Limix yarın sabah kalktığında hala aklında dünkü olay vardı gözlerini kapayıp hatırladı.
Limix camdan kaçarken, göz yaşlarını tutamadı tam aşağı yere demişti ki güm! diye bir ses duydu ve Bellatrix'in kapıyı kırdığını anladı içinden "Çüşş Bella!!" Diye geçirdi sonra bunun zamanı olmadığına kanaat getirerek ara sokaklardan Hogwarts'ın yolunu tuttu, koşmak istemiyordu ama hızlı hızlı yürüyordu. Az önce olan şeye inanamıyordu babası kardeşi gördüğü kişiyle öpüşüyordu. Limix içinde büyük bir kıskançlık ve öfke duymuştu acaba onlar aralarındaki yaş farkının farkındalar mıydı(?)
Limix hızlıca kestirmelerden ilerledi, iyiki üstüne bir şey almıştı yoksa üşüyebilirdi, birkaç dakika sonra Hogwarts arazisine girdi.
İçeri ortak salona girip ağlamaya başladı, ağladı ağladı taki göz yaşları bitene kadar o anda da merdivenlerden aşağıya Severus Snape' indi.
-Limix sen iyi misin n'oldu böyle?Limix burnunu çekti ve anlatmaya başladı.
-Bu sabah bana bakanlıktan bir mektup geldi, miras için başta bende çok şaşırdım çünkü bunun nedenini bilmiyordum. Sonra ablaya söyledim ve o da Lord'un bununla bir ilgisi olmadığını söyledi ve Lord'un bu akşam üstü ona gelmemi istediğini söyledi. Neyse Rod'u Alex'i ve -Bellatrix'in adını ağzına alamadı- işte hep beraber Lord'a gittik ve konuştuk sonra geç oldu ve Lord kalın kalın diye ısrar etti ama ben gitme taraftarıydım neyse o gece orada kaldık sonra gece yarısından sonra uyandım ki -Bellatrix'in adını ağzına alamadı, ama Severus bunu anlayarak genç kızın ellerini tutarak konuşmaya teşvik etti çünkü sadece konuşursa rahatlardı- onu onunla g-gördüm o-o-onla-ar...
Limix titrek bir nefes aldı ve ağlamaya başladı Severus anladı ve genç kıza kollarını sayarak onu sakinleştirdi. Her şeyin düzeliceğini, iyi olacağını söyleyip durdu ve bu Limix'i o kadar çok rahatlatmıştıki...
Bir süre sonra Limix'in keyfi iyice yerine geldi ve Severus'a sarılarak teşekkür etti. Yatakhanesinin yolunu aldı, yolda giderken bir şey fark etti çok garip bir şeyi Bellatrix'in yokluğu onun canını yakmıyordu. Yakmıyordu işte çünkü o boşluğu Severus ile kapatabiliyordu. Ve öylede yapıcaktı.
Hatıradan çıktı ve hemen kalkıp duşa girdi, çıktığında üstü başı yırtılmış toz toprak içinde, heryeri morarmış ve çizilerek kanamış berbat haldeki Bellatrix'i gördü ona bir kez daha bakmadan. Doğruca aşağı kahvaltıya indi Bellatrix'in üstünde dal parçaları vardı bu da demek oluyordu ki, yasak ormandan büyük bir macera yaşayarak çıkmıştı ama Limix onu görmezden gelmeyi tercih etti öylede yapacaktı zaten.
Kahvaltıya indiğinde ortamın çok neşeli oluşu onun işine geldi.
Hatta Cissy ve Reg geçmişteki komik olayları anlatıyorlardı.Limix doyunca kalktı ama o tam kalkarken Bellatrix geldi berbat görünüyordu. Gözleri şişmiş ve altları morarmıştı, yüzü incelleşmişti sanki kemikleri görünüyordu ve her yeri sargı bezleriyle kaplıydı yara bere içindeydi ve en kötüsü o her zamanki kendinden emin, kibirli, burnu havada Bellatrix gitmiş yerine pısırık, zayıf, zavallı Bella gelmişti. Limix tek kelime etmeden tüm asaleti ile kalktı yürürken heykel gibi dimdikti ve endamlı endamlı süzülüyordu, saçları... simsiyah parlak dalgalı saçları o adım attıkça sallanıyor adeta kraliyet dansı ediyorlardı.
Limix çok dikkat çekici bir kızdı ve bir çok kişi ona hayrandı. Ve şimdide olduğu gibi herkes gözleriyle onu izliyordu. Kapıdan geçince sihirli yaratıklar dersine ilerlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prenses, Limix Lancer
FanfictionLimix hayatı boyunca babasının takdir ettiği bir evlat olmaya kendini adamıştı. Ama elinde olmadan sürekli kendini bir belanın içinde buluyordu, anne tarafının gizemli ve sırlarla dolu soyunu keşfederken sürekli yeni bir şeyle karşılaşıyor ve bununl...