Bu bölüm için gerçeken çok uğraştım, o yüzden bi 40 beğeni istiyorum🙈🙈 Çok çok iyi okumalar❣️
4 Kasım Pazartesi 1977
Limix ertesi sabah dün gecenin yorgunluğuyla uyandı. Başta çok yorulduğundan uykusunu alamadığı için ve her yanının ağrıdığı için şikayet edici bir homurtu çıkardı. Sonra zihnine dün gece yaşananlar doluştu. Doğum günü partisi, Ronin ile dansı, yiyecek savaşı, balon batlatma derken kendini bir anda babasının yanında buluşu ve işaret.
Limix hızlıca gözlerini açıp yerinden doğruldu. Hemen sol kolunu açtı ve orada simsiyah parlak kurukafa ve yılan sembolünü gördü, kurukafanın başındaki taç sembolü ona güvence veriyordu.
Lakin bu çok büyük bir sorumluluktu ve babasını hayal kırıklığına uğratmamalıydı. Bu işaret hayatı boyunca saklamalıydı, işin kötü kısmı ise Karanlık İşaret herhangi bir tılsım veya Çok Özlü İksir ile saklanabilicek bir şey değildi. Görünenin aksine o işaret deriye değil ruha damgalanırdı.
Limix gördüğü işaretle dün gecenin rüya değil gerçek olduğunu anladı, derin bir nefes vererek rahatladı. Ama hissettiği ani bir acı ile inlemesini bastıramadı. Ses çıkınca direkt olarak ağzını kapadı ve etrafı dinledi. Tam hiçbir sesin gelmediğini ve kızların hala uyuduğunu düşünürken perdelerin ardından yumuşak bir ses onun kulağına ulaştı.
- Limix, uyandın mı?
Çıkan sese bakılırsa Yaxley cadısıda en az kendi kadar yorgun, uykusuz ve kendine gelememişti. Genç kız kıkırdadı ve yatak perdelerini açarak arkadaşına uykulu gözlerle baktı. Kış aylarına girdikleri için şanslıydı, böylece uzun kollu giyebilir ve kimsenin dikkatini çekmezdi. Tabi havanın bir gecede oldukça fazla soğuduğunu göz önüne alırsa donmamak için bir çok kişi kazak giyicek gibiydi.
Hızlıca yataktan doğruldu, uyuşukluk ve tembellik etmek ona göre değildi. Üşümemek ve işaretini saklamak için kışlık okul kıyafetlerini alarak banyoya doğruldu ve arkadaşına seslendi.
- Ben banyoya giriyorum Mell.
Melanie sadece yorgun argın kafasını sallayınca o da sesizce banyoya girdi ve kıyafetlerini çıkarmaya başladı. İşaret kendini "Ben buradayım!" dercesine belli ediyordu. Limix onun hiç durmaksızın acı ile sızladığı gerçeği görmezden gelerek duşa girdi. Çünkü biliyordu ki ilk yirmi dört saat boyunca kesintisiz acı ve sızlama olacak, hatta zaman geçtikçe acı katlanarak artacaktı.
İşaretin zorlu yan etkilerinin yanında birde "Yirmi Dört Saat Kuralı" diye adlandırılan bir koruma büyüsü vardı. İşareti yirmi dört saat boyunca herkesten saklaman ve gizlemen gerekiyordu. Yoksa acı aylarca sürebilirdi, Limix bugünün ne kadar zorlu geçeceğini adı kadar iyi biliyordu. Peki ya korkuyor muydu? Asla!
Duşunu alıp kalın okul formasını giydikten sonra pırıl pırıl sanki canlı bir yaratıkmış gibi parlayan işaretine son bir kez baktı. Daha sonra onu yeşil kazağının altında iyice gizledikten sonra banyodan çıktı. Kapının yanındaydı ki, Melanie'nin Bellatrix'i uyandırma çabalarına sırıtmadan edemedi.
- Kalk Bella! Ders Darkness!! Geç kalalımda bizi azarlasın mı istiyorsun?!
Bella yastığı yüzüne bastırarak inledi.
- O adamdan nefret ediyorum!!
Limix kollarını göğüsüne bağlamış banyonun kapısına yaslı bir biçimde kıkırdadı. Kızların dikkatlerini ona vermesiylede konuştu.
- İnan bana Bellatrix o adamdan tüm Hogwarts nefret ediyor, lakin bizzat Sihir Bakanlığı tarafından okula yerleştirilmiş bir profesör olarak dokunulmazlığı var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prenses, Limix Lancer
FanfictionLimix hayatı boyunca babasının takdir ettiği bir evlat olmaya kendini adamıştı. Ama elinde olmadan sürekli kendini bir belanın içinde buluyordu, anne tarafının gizemli ve sırlarla dolu soyunu keşfederken sürekli yeni bir şeyle karşılaşıyor ve bununl...