18. Bölüm Mektup

1.3K 95 123
                                    


Limix ertesi gün kalktığında kendini hasta gibi hissetti çok az uyumuştu belki 1-2 saat. Uyandığında gözlerini açmakta büyük zorluk çekti ki zaten Melanie onu uyandırmasa hala uyuyor olurdu. Zar zor kalkarak boy aynasının karşısına geçti ve kendini incelemeye koyuldu.

Aynada gördüğü sıfat ona "Salazar! Bu ben miyim?!" Dedirtti, çünkü aynadaki hali tam bir felaketti. Gözleri ağlamaktan ve uykusuzluktan şişmiş, gözaltıları mosmor olmuş, yüzü tüm rengini kaybetmişti, ayrıca saçları kabarmıştı.

Gözleri şoktan kocaman açılmış bir biçimde aynada kendine bakarken Melanie bunu anlayarak en yakın arkadaşının yanına gidip

- Sanırım bu gün ekstra makyaj lazım.

Dedi Limix bunu onaylarcasına kafa salladı. Ve makyajın o sihrine kendini bıraktı.

Kahvaltıya inerken her zamanki gibi mükemmel görünüyordu, saçları, gözleri, yüzü.

O en narin ve zarif adımlarla yerine geçerken Malden uzun bir ıslık çaldı.

- Vayy Prenses, güzellik uykundan uyanmışsın.

Limix kıkırdayarak yerine oturdu ve

- Evet öyle işte her zamanki halim.

Demesine rağmen içinden "Ahh sen öyle san Malden" diye geçirmesini ihmal etmedi. Aklına dün geceki olay gelince Slytherin masasında Ronin'i aradı, yakışıklı çocuk arkadaşlarıyla oturmuş gülüşüp eğleniyordu. Sanki hiçbir şey olmamış gibi mutluydu. Limix buna şok oldu nasıl bu kadar hızlı atlatmıştı bu olayı ama Limix ondan cesaret alarak bu günü harika geçireceğine ve bir daha asla onu kafasına takmayacağına söz verdi.

Ronin onu bu kadar çabuk unutmuşsa o da Ronin'i unutucaktı. Limix inatçılığını ve rekabetçiliği bozmadan savaşa katıldı. Şuan dan itibaren Limix ve Ronin sessizce anlaştıkları bir rekabet içindelerdi, kim ötekini daha çabuk unutup kendi hayatına dönecekti ?

Limix hızlıca kahvaltısını bitirdi ve Lucius'un yanına ortak salona gitti. Lucius Malfoy, şömine karşısına oturmuş elindeki demirle şömine ateşiyle oynuyordu. Karanlık Prenses cazibesiyle, ona hızlı bir selam vererek tam karşısındaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı.

- Selam.
Diye karşılık verdi Malfoy. Limix çapkınca kıkırdadı ve ona doğru eğilerek fısıldadı.

- Aslında neden burada olduğunu biliyorsun dimi Malfoy ?

Lucius sıkıntıyla iç çekti sonra eğlenir bir suratla eski kız arkadaşını cevapladı.

- Sanırım Narcissa'yla neden ayrıldığımızı sorucaktın?

Limix yüzünde memnun bir ifadeyle kafa salladı, sonra doğrulup arkasına yaslandı ve alayla

- Malfoy'ların bu zekasına hep hayran kalmışımdır.

Lucius cevap vermeyince Limix daha anlayışlı, otoriter ve emir veren bir sesle.

- Hey anlatmak ister misin?

Dışardan bakıldığında Limix sadece kibarca bir soru soruyor gibiydi, ama aslı hiçte öyle değildi. Bir emir veriyordu ve Lucius'un bu emre karşı çıkması olanaksızdı.
Lucius Malfoy derin bir nefes alarak anlatmaya başladı,

- Yüzük konusu, Narcissa geçen gün beni bir kızla konuşurken gördü. Yanlış bir şey yoktu sadece konuşuyorduk, ama kız bana yürümeye başladı, tabiki de bende ona kız arkadaşımın olduğunu söyleyerek oradan uzaklaştım. Narcissa'da böyle olduğunu gördü ama sonra bana "Yüzüğünü taksan böyle bir şey olmazdı" dedi, ona anlatmaya çalıştım yüzük takmama gerek yok ben zaten bana gelen kızları reddetiyorum diye, sonra her zamanki haklı çıkma bahanelerini kullandı "Ama ben yüzüğü takıyorum, sen beni öyle görsen" falan filan. Konu bu Narcissa onun yüzüğünü takmamı istiyor ama ben yüzük takmak istemiyorum ve bana öyle çok kızlar peşimde koşmuyor, ama görüyorsun Narcissa'ya herkes koşuyor. Ayrıca o yüzüğü takmayı istiyor ama ben sırf takmıyorum diye inadına o da çıkarmak istiyor. (Bir süre ne dediğini düşündü sonra derin bir nefes alarak düzeltti) istiyordu. O yüzden ayrıldık konu çok gereksiz büyüdü.

Karanlık Prenses, Limix LancerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin