Bölüme uyan bir şarkımı bilemem ama, bu bölüme ithaf edebileceğim bir şarkı; Figen Genç-Güzelim sensen.
-
Kürşat'ın arabaya dönüşü yaklaşık bi on beş dakikayı bulmuştu. Fırının oradaki tartışmaya nazaran daha sakinlerdi sanki.
Garip bir şekilde konuştuklarını benden gizlemeleri daha da merak etmeme sebep oluyordu. Normalde her olayı üstüne alınan ilgi delilerine gıcık olduğum için hiçbir şeyi üstüme alınmıyordum ama nedense konuştukları şeyi söylememe sebebinin benimle alakalı bir konu olduğu için olduğunu düşünmeye başlamıştım. İkisi de uzak tutuyordu çünkü beni bu konudan. Belli etmemeye çalışmaları daha çok işkillenmeme sebep oluyordu.
Kürşat'ı zorlamak gözüme cazip gelen bir fikir değildi çünkü bana taviz verecek kadar yakın olduğunu düşünmüyordum.
Arabaya bindiğinde Gökhan bana hiçbir şey demeden kendi arabasına binip gitmişti. Kürşat ise sanki hiçbir şey olmamış gibi arabayı çalıştırıp beni geçen götürdüğü uçurumun kenarına götürmüştü.
"Yine niye buraya geldik?" Diye sordum oturduğum yerden biraz ilerideki boşluğa bakmaya çalışırken.
"Sevmedin mi?" Diye sorduğunda bakışlarımı hemen yanımdaki adama çevirdim. "Burada çay içmek güzel oluyor, kalabalık yok, ses yok." Diye devam ettiğinde sesi beni ikna etmek ister gibi çıkıyordu.
Gözlerinin dikkatle üstümde olduğunu görünce duraksadım. "Yok ondan demedim." Yana doğru dönüp tamamen ona çevirdim bakışlarımı. "İkinci kez aynı yere geldik diye merak ettim." Dediğimde yanlış anlamasını istemediğimi fark ettim. Kürşat'ın normalde birine laf anlattığını ya da umursadığını görmediğim için böyle anlarda kendimi açıklamak zorunda hissediyordum.
"Babam da annemi hep buraya getirirmiş." Dediğinde yüzünde belirsiz, çok küçük bir tebessüm oldu lakin çok çabuk silindi. Bakışlarını benden çekip arkasına yaslandığında gözlerini camdan dışarıya çevirdi. "Güzel yer işte." Diyerek kısa kestiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Özel bir yerini benimle harcıyorsun şuan." Dayanamayıp içimden geçeni söylediğimde samimiydim. Böyle önemli bir yeri sevdiği ile kullanmasını daha çok isterdim açıkçası.
Bakışları yüzüme çevrildi. Gözleri bir şey demeden yüzümde turladığında o konuşmadan konuşmama kararı aldım. "Harcıyorsun diyorsun yani." Dediğinde gözlerimi kıstım. Ne düşünmem gerektiği konusunda zaman talep edebilirdim belki.
"Sen öyle düşünmüyor musun?" Diye sorduğumda bakışları yüzümden ayrılmamıştı. Öyle dikkatli bakıyordu istemsizce utanıyordun. Normalde sevdiğim insan dışında utanmazdım ama sanırım Kürşat'ı gözümde çok büyütmüştüm, bu yüzden çekinip utanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER OĞLAN | GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. "Ne zaman kuzu postundan sıyrılırım sence?" Diye sordum alaydan yoksun bir gülüşle. "Kendinin bir kuzu olduğunu düşünmeyi bırakarak." Dediğinde alt dudağımı ısırıp keyifle omzuna yaslandım. "Oldukça yüzeysel bir tespitti." "Kesinlikl...