“Her insan gülerken illa mutlu değil.
Her insan ağlarken de güçsüz değil.”🕯️
Ø
Yazarın Anlatımıyla....
Günahı olmayan bir insan yoktur, bulamazsınız da. Herkesin bir günahı var. Kötülüğü var, pisliği var... Var da var.
Ama tek sorun şu ki, neden biri iyiliği seçmiyor? Bunu düşündün değil mi? Sende düşündün bunu ‘Neden bana bunu yaptı’ ya da ‘yaptılar’ diye. Sende ihanete uğradın. Sende sırtına bir hançer yedin. Sende öldün, gerektiğinde parçalandın. Sonra toplamaya başladın, yaptın. Sonra yine birisi veya birileri geldi.
Güvendin, sevdin.
Peki yine ne oldu? Kırdı. Kırdılar.
Ben ruhuma bir düğüm yaptım, sarmaşıklar sardım etrafıma. Uçlarını tuttum, dikenlerin batmasını umursamadan bağladım uçlarını, düğüm yaptım.
Bu sarmaşık en azından beni çevremden koruyacaktı. Ya koruyamazsa?
Eğer koruyamazsa, biz parçalarız o zaman.
Bir vuruş.
İki vuruş.
Son vuruş.
Son vuruşta bütün hançerleri kalbine yiyeceksin. Kalbine sahip çık, çok kişi zarar vermek istiyor.
İhanetin yine en çok gezindiği saatlerden biriydi. Saat 4’dü 5 geçe.
Arya, okuldan çıktığı gibi Aren’in peşinden gidiyordu. Ceylan, Aren’in yanında onunla gülerek bir şeyler anlatıyor, Aren ise yapay bir gülümsemeyle onun dediklerini dinliyor ve tepkiler veriyordu. O kadar yalancı bir gülümsemeydi ki bu, Ceylan bile bunu fark etmişti.
Arya ise kıskançlıktan bir yerlerini yiyordu.
Onların peşlerinden gizli gizli ilerliyor, ikisine de görünmemeye çalışıyordu. En küçük harekette bir yere saklanıyor, sonra tekrar peşlerinden devam ediyordu.
Bunlar nereye gidiyordu? Aren neredeyse onunla hiç konuşmamıştı. Yoksa, onunla olan ilişkisini bitirmiş miydi? Hayır. Olamaz!
Ceylan ile Aren, konuşa konuşa devam ettiler yollarına. Arya ise takip etme konusunda bir sorun yaşamadı neyse ki. Hiçbir şey olmadan onlar bir kafeye geldiler. İkisinin de elleri birleşikti. Çok kötü görünüyorlardı. Arya, tekrar kıskançlık yaparken kafenin bahçesinde masa kapan Aren ile Ceylan'ı izlemeye devam etti. İkisi de tuttukları ellerini bırakıp birbirine gülümserken “Garson!” diye seslendi Aren, elini kaldırıp. “Buraya bakar mısın?”
Yanına gelen garsondan bir şeyler isteyip yanından gönderdi onu. Bir süre ikisi sohbet edip konuştular. Oysaki Arya ne konuştuklarını bile anlamıyordu. Duyamadığı için de çıldıracaktı. Duymalıydı, bir şey yapmalıydı! Ama ne?
O anda dayanamadı. Saklandığı duvarın arkasından ayrılıp başına kapüşonlu kıyafetinin şapkasını geçirdi ve kamuflaj olarak onların yanından geçti, konuştukları sırada.
“...olabilir belki ama bence ikimiz birlikte gidebiliriz. Ne dersin...” Nereye gideceklerdi? Hemde sadece onlar?
Tuvalete doğru ilerledi sonra, şüphe çekmemek için. Tuvalet koridorundan geçip kızlar tuvaletine adımını attı. Çıldıracaktı. Üzereydi de. Eğer biraz daha dayanamazsa ikisini de orada öldürecekti. Sakinleşmeliydi, hemde acilen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHİR
Teen FictionHer taraf karanlık olacak. Aydınlık bir alan bulmak için çaba sarf edeceksin. O ellerin çok üşüyecek. Isınmak için ufacık bir mumun izini süreceksin. Kaçacaksın, belki de kurtulmuş olacaksın. Ama başından beri hata, sen olacaksın. Korkacaksın. Yeri...