23 - AŞK KOKAN KIRIK KALPLER

41 9 1
                                    

"Kalbim bir kefen içinde.

Ancak hâlâ senin için atıyor.

Duyuyor musun, sevgilim?

Sevgin bana iyi geliyor, yaşatıyor."

 🕯️

Göğüs kafesimizdeki kalbimiz kırık. Ancak hâlâ aşk kokuyorlar. Ellerimiz arasında paramparça bir beden, bir de kalp... Söylesene, hangisini yaşatsam hissederim seni? Bedenimi mi, kalbimi mi?

Hayır, hislerimi.

Ama çok geçti.

Elindeki balyoza bakıyor, sırıtıyordum. Biliyordum, böyle bir şey yapacağını biliyordum ancak sadece emin olmak istemiyordum. Onun beni kırmayacağını düşünerek geldiğimiz bu yolda, en büyük ihaneti ondan yiyeceğimi biliyordum.

Hayır, sadık kaldım.

Ve hayır, sesimi çıkarmadım.

“Bana doğru yaklaşıp elindeki balyozu ellerim arasında tuttuğum kalbime indirmeyi ne zaman düşünüyorsun?” dedim, sırıtarak. Aslında acıdan kıvranıyordum ve şu an onu düşmanım belliyordum. “Kalbimi balyozla kırıp ezebileceğini biliyorsun, değil mi? Neden hâlâ orada duruyorsun? Gel, gel hadi! Öldür beni!” Soğuk bakışlarında hiçbir duygu yoktu ve bu, ondan nefret etmeme sebep oluyordu.

“Konuşsana! Hadi! Hadi, kır kalbimi!”

“Hilal,” dedi soğuk sesle. Bana doğru bir adım attığında bütün vücudumun buzlar altında kaldığını hissetmiştim. O bir adımı nasıl atabiliyordu bana doğru? Hiç mi sevmemişti beni?

“Öldür beni,” dedim tekrar. Öldürmesini ve her şeyin burada sona ermesini istiyordum.

“Dinle beni,” dedi göz temasından kaçınmayarak. Bana doğru bir kez daha adım atarken için titredi tekrar. “Sana bir şey söylemem gerek.”

Öldüreceksen öldür artık,” dedim, gözlerimi yumup derin bir nefes alarak. “Çok oyalanıyorsun. Ve bundan nefret ediyorum.”

“Sana beni dinlemeni söyledim.” Gözlerimi açıp keskin bakışlarımı onun soğuk ve ifadesiz gözlerine diktim. Dudaklarım aralanırken içimden fışkıran intikam duygusunu bastırmaya çalışıyordum.

“Ne diyeceksin?” dedim, öfke dolu bir sesle.

“Seni ben hâlâ çok seviyoru-“

“Yemezler, Mahir Sayer!” diye bağırdım gür bir sesle. Sesim boş mekanın duvarlarında yankılandı. “Yemezler...”

“Ne dersen de, ne yaparsan yap, ben seni hâlâ seviyorum ve seveceğim!” dedi o da benim bağırdığım kadar. Elindeki kanlı balyozu yere fırlatırken bana doğru yaklaştı tekrar. En sonunda aramızda iki adımlık mesafe bıraktı ve bir şeyler anlatmaya çalışan gözlerini benimkilere dikti.

Ama artık onu dinlemek istemiyordum.

“Boş konuşma ve yap şunu. Ölmek için geç kalıyoruz.” Derin bir nefes daha aldım bıkkınlıkla. Saniyeler sayıyordum içimden.

67, 68, 69, 70, 71...

“Seni öldürmek istemiyorum,” dedi, neredeyse inandırıcı bir sesle. Ama hayır, inanmadım. Beni öldürmek istediğine adım kadar emindim artık. “İnsan sevdiğine zarar vermez, Hilal. Sana bunu söylemiştim ve ben o cümleye her zaman sadık kalacağım. Sana zarar vermeyeceğim.”

MAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin