“Her giden geri dönmez,
Dönerse de gidişi geri gelmez.”🕯️
Ø
Ceylan; Arkadaşlar, Hilal’e ulaşabilen var mı hiç? Kaç kez mesaj yazdım ama cevap vermiyor.
Kumsal; Aradım ben onu hatta ama meşgul çaldı hep.
Ceylan; Allah Allah, ne oldu ki acaba?
Aren; Ailesi ile ilgili bir şeydir yine. Biliyorsunuzdur, küçüklükten beri Hilal’in geçmişi pek iyi değil.
Kumsal; Bunu herkesin içinde söylemek zorunda mıydın peki Aren? Özel bir durum bu farkındaysan.
Aren; Ya, özür dilerim. Ben... Ne bileyim yani, tahminimden bahsetmiştim sadece...
Kumsal; Bir daha onun özel yaşamı hakkında burada tek bir laf edenin, ağzını kuracağım ve bizzat kapınıza gelip yapacağım bunu. Bir kahvenizi de içerim artık.
Kumsal; Ben ona her türlü ulaşmaya çalışacağım. Eğer ulaşamazsam bizzat polislere başvururuz.
·
Saatlerce odada annemle babamın aptalca ve saçma konuşmalarını dinlemek zorunda kaldım maalesef ki. Mahir nerede, bilmiyorum ama neredeyse bir saattir gelmemişti odaya. Yemeğim gelmiş ve çoktan yemiştim. Üstelik hemşire hanıma da Mahir’i tarif edil sormuş, ama o da bilmediğini ve hiç görmediğini söylemişti. Artık onun için korkuyor ve geriliyordum.
Babam telefonunu açtı ve “Saatimiz daralıyor,” dedi. Ayağı kalktı ve üstünü başını düzeltti. “Hadi gidelim artık Akay. Kız da biraz yalnız kalsın.” Ben her zaman yalnızdım ki şimdi siz gidince yalnız kalayım?
“Peki,” dedi ve annem de ayağı kalktı. Onların ikisine de bakışlar atarken “Mahir denen o çocuk nerede?” dedi babam. Omuz silktim ve “Bilmiyorum,” dedim. “Ama gelir herhalde birazdan.”
“Pekala,” dedi babam ve ikisi de yan yana bir şekilde kapıya yaklaşırken, “Güle güle kızım,” dedi babam. Başımı salladım ona gülümseyerek. Tam kitabıma uzanırken ve babamlar kapıdan dışarı çıkacaklarken “Pardon,” diyen bir erkek sesi duydum. Ve hayır, bu Mahir’e ait değildi.
Peki kimdi?
Başımı çevirdim kapıya ve gördüğüm kişiyle birlikte şok içinde gözlerimi açtım. Bu oydu. Bu Zemheri’ydi. Bu geri zekalı hâlâ ne dolanıyor etrafımda?
İçeri girdiği an beni buldu bakışları. Ardından kapıyı kapattı ve “Selam,” dedi bana gülümseyerek. Gülümsemeni s*keyim. İçimdeki pis küfürlere engel olamıyordum ki “Senin burada ne işin var?” diye bağırdım gür bir sesle. Küfür etmiş gibi hissediyordum.
Bana çapkın bir gülümseme attı o pis suratıyla. İşte şimdi gerçek yüzünü gördüm senin, Zemheri Akbulut.
“Geçmiş olsun demeye geldim,” dedi. Bana doğru ağır adımlarla yaklaştı. Sağ kolunun omzuna astığı siyah çantayı biraz uzağımdaki koltuğa koydu. “He, bir de biraz dinlenmeye ihtiyacım olduğu için, oturmaya.”
Piç herif.
Derin bir iç çektim. Sessiz kalmaya çalıştım, ancak bu durumda pek başarılı olamadığım için “Mahir nerede?” diye sordum. Kaşlarımı çattım öfkeyle.
“Bilmem,” dedi rahatına düşkün bir şekilde. Koltuğa oturdu ve ellerini başının arkasında toplayıp bacağını bacağının üzerine attı. “Kendisine sormak lazım, değil mi? Belki de farkına varmıştır her şeyin?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHİR
Fiksi RemajaHer taraf karanlık olacak. Aydınlık bir alan bulmak için çaba sarf edeceksin. O ellerin çok üşüyecek. Isınmak için ufacık bir mumun izini süreceksin. Kaçacaksın, belki de kurtulmuş olacaksın. Ama başından beri hata, sen olacaksın. Korkacaksın. Yeri...