"“Mumu üfle.
Mumu üfleyince her şey geçecek.
Tıpkı; doğum gününde mum üfledikten sonra yeni geçtiğin yaşın gibi...”🕯️
Bir Hafta Sonra...Bir haftadır okuldaki kimseye bahsetmedim Ares’in dediklerini. Mahir ile ilişkimiz sürüyor, gayet güzel devam ediyordu. Hiçbir zaman da aramızda bir uğursuzluk olsun istemiyorduk. Çünkü birbirimizi seviyorduk ve... Ondan ayrılmak istemiyordum.
Aramızda iki zehirli kalp vardı. İkisi de bize verilmişti ve biz, onların birleşmesi için ikimizi yap-boz gibi birleştirmemiz lazımdı.
Biz iki zıt parçayız, sevgilim. Bizi birleştirecek tek şey, sadece kalbimiz olacak.
Takvim 21 Aralık’ı gösteriyordu. En uzun gece... Ve bugünü özel kılan bir şey vardı. Hepimiz buna heyecanlıydık ve bu akşam mükemmel olacaktı. Bundan emindim.
Bugün... Mahir’in doğum günüydü. 21 yaşına giriyordu!
Eğer bu gece o 21 yaşına girerse, biz ondan iki yaş küçük olacağız, Hilal.
Benim doğum günüm bu sene 5 Nisan'da kutlanmıştı. Yani üzerinden bayağı bir geçmişti... Sıra Mahir Sayer’deydi!
Hızla yataktan kalktım. Saat tam 7’ydi. Üzerime rahat birkaç kıyafet alıp çantamı hazırlarken odama küçük Gökalp girdi. Bu saatte ayakta olması şaşırtmıştı çünkü bir çocuk bu saatlerde kalkmayı sevmezdi. Kendimden bilirdim.
“Gökalp?” dedim ona doğru yaklaşarak. Yüzüme bir gülümseme takındım. “Neden bu kadar erken kalktın? Gidip uyusana yatağında? Yoksa çişin mi geldi?”
Başını aşağı yukarı salladı ve eliyle gözünü okşarken “Hem çişim geldi, hem sende erken kalkıyorsun diye sana bakmak istedim... Canım sıkılıyor evde sen olmayınca. Gökhan’da seni seviyor aslında ama babamı özlüyor. Ondan sana böyle davranıyor, Hilal abla.”
Başımı aşağı yukarı salladım alt dudağımı dişleyerek. “Biliyorum, ablam...”
“Ona kızmıyorsun, değil mi?” dediği an, başımı iki yana sallayarak “Hayır!” dedim. Sesimde hafif bir şefkat vardı. Onlara karşı kötü veya sert davranmamak için kendimi ayarlıyordum. Onları iyi hissettirmek istiyor, iyi bir abla olarak sahip çıkmak istiyordum. “Ona kızmıyorum, sana da... Anlıyorum ben onun halini, o yüzden hak veriyorum. Onu da çok seviyorum, seni de... Bir daha böyle konuşmayalım bir tanem, olur mu? Üzülürüm yoksa.”
“Tamam tamam, üzülme sakın!” diyerek uzaklaştı benden ve koridor ortasına geçip bana el salladı. “Ben yatacağım odamda, tekrar uykum geldi... Sana iyi dersler, Hilal abla! Hemen gel, tamam mı?”
Sesli bir şekilde güldüm ve elimle ona bir öpücük yapıp “Tamam, hemen geleceğim tatlım,” dedim. Ardından hızla koşarak benim odamın yanındaki odasına geçti. Kapısını kapattığını işittikten sonra da derin bir nefes aldım ve verdim. Abla olmak gerçekten de zordu, bütün gerçekleri bilmene rağmen...
Onlar senim kardeşin artık, Hilal. Onlara ablalık yapmak zorundasın. Onlara iyi hissettirmek, onlara bir yuva olmak zorundasın.
Biliyordum, elimden geldiğince de olacaktım.
Çantam hazırdı, üzerim hazırdı, artık tamamen hazırdım... Odamdan çıktım ve cebime telefonumu koyup ardımdan kapıyı kapattım. Koridoru aşıp merdivenlere ulaşıp merdivenleri de inince, hızla mutfağa girip bir şeyler atıştırdım. Buzdolabından bulduğum krem çikolatayı dilim ekmeğin üzerine sürüp yerken doyduğumu hissettim. Zaten sabahları çok şey yemezdim, hemen doyar ve evden ayrılırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHİR
Novela JuvenilHer taraf karanlık olacak. Aydınlık bir alan bulmak için çaba sarf edeceksin. O ellerin çok üşüyecek. Isınmak için ufacık bir mumun izini süreceksin. Kaçacaksın, belki de kurtulmuş olacaksın. Ama başından beri hata, sen olacaksın. Korkacaksın. Yeri...