4.

723 21 13
                                    

Günüm her zaman olduğu gibi rutin işlerimle başlamıştı. Bora' nın adasındaydık buraya geleli iki gün olmuştu etraf oldukça sessiz, sakin ve huzur vericiydi fakat aklım bulanıktı. Ayın ortalarına yaklaşmıştık annemle İpek' i görmek istiyordum ikisinide çok özlemiştim bu konuyu birazdan kahvaltı masasında borayla konuşacaktım.

Üstümde son rütuşlarıda yaptığımda aklımdan iki gün daha eledim 359 bulunduğum odadan çıkıp merdivenlere yöneldim tek tek indim. Topuklu ayakkabı giymeye alışmıştım gerçi Bora' nın yanında alışmamak saçmalık olurdu öğretmenim adaya getirilmediği için bey efendi dersleri kendi veriyordu saatlerce dinlenmeme bile izin vermeden tahta, mermer, beton fark etmez her zeminde yürütüyordu. Bora her ne kadar öğrenmen alışman için dese de ben Denizoğlunun adasında yaptığım şey yüzünden olduğunu düşünüyordum.

-Günaydın.

Merdivenler bittiğinde duyduğum sesle başımı kaldırdım dalmış olduğumu yeni fark ediyordum.

-Günaydın.
-Dalgınlığının sebebi ne sabah sabah ?

İkimizde yemek masasına yürürken bir birimize soru yöneltiyorduk.

-Annem ve İpek' i çok özledim onları görmeye ne zaman gidebilirim ?
-Ada' dan döndüğümüzde gidersin.

Aynı anda sandalyelerimizi çekip oturduğumuzda sebastian servise başladı.

-Bu akşam davet var.
-Davetten hemen sonra mı döneceğiz ?
-Davet bittiğinde eve geleceğiz rahat bir şeyler giydiğimizde yola çıkarız.
-Tamam, bir de davet için giyeceğim kıyafeti seçtin mi ?
-Ben niye seçiyorum ?
-Yok genelde giyeceğim kıyafetleri sen seçiyorsun da ondan dedim.
-İstediğini giy Mine.

Alttan alttan verdiğim mesajı algılamıştı, sessizce kafasını kahvaltısına gömdü kahvaltılarımız çok uzun sürmezdi, aksine kısa ve sessizdi fakat bu sabahki kahvaltı biraz huzursuz geçecek gibi duruyordu Bora yerinde kıpırdandı.

-Ne oldu şekilden şekle girdin ?
-Başım tuttu odama çıkacağım önümüzdeki bir saat beni yanlız bırak olur mu -
-Bora ne oluyor ?
-Bir saat sonra döneceğim dönmezsem kapıdaki adamlardan birini yolla yanıma, sen gelme.

Hızla masadan kalktığında, ben de oturduğum yerde doğrulmuştum Bora odasına çıktığında kapısı da sertçe çarptı mutfakta olduğunu düşündüğüm Tüna' ya çığlık atarcasına seslendim Tina ayağındaki topuklulara rağmen koşturarak yanıma gelmişti.

-Tina Bora' nın nesi var ?
-Mine hanım Bey bey...

Yarım ingiliz aksanıyla anlatmaya çalışıyordu.

-Sinir hastalığı atakları geçiriyor, daha önce bu kadar sık tekrarlanmıyordu.
-Arasanıza birini, vardır bi bilen annesi, babası, ne bileyim yok mu kardeşi ?
-Mine hanım şu an kendi haline bırakmalıyız.
-Siz delirdiniz mi, kedi mi bu kendi hâline bırakacaksınız.

Ayağımdaki ayakkabıları hızla ayağımdan çıkarıp merdivenlere koştum Tina arkamdan defalarca kez bağırıp uyarıyordu fakat duymazdan geliyordum. Bora' nın odasını gelen cam kırıklarının sesinden bulduğumda kapıyı açtım kapıyı açtığım gibi ayağıma gelen vazo parçalanırken bir parçası bacağımda fazla olmasa da derin bir kesik oluşturdu. Anlık bi bağırışın ardından Bora' ya baktım kendinden geçmiş gibi yatağının ucuna düşmüştü elleri dizlerinin üstündeydi gömleğinin çoğu düğmesi kopmuş göğüsü ortaya çıkmıştı bir kaç adımda yanına eğildiğimde beni fark etti, zar zor çıkan sesiyle.

-Sana gelme demiştim sana zarar verebilirim.
-Bir şey olmadı.

Aldığı nefesler sıklaşmıştı avucunun içinde derin olup olmadığını tam seçemediğim sıyrıklar vardı o an neden olduğunu bilmediğim bi duygu Bora' ya sıkıca sarılmam gerektiğini söyledi minicik cüssemle koca adamı saracağımı hiç düşünmemiştim ama yapmıştım bir kaç saniye boyunca, kollarımın arasında tuttuğum koca adamı inceledim sonrasında gözüm elindeki kesiğe kaydı kesikteki kanı durdurmam gerekiyordu fazlaca kanıyordu aslında bacağımda kanıyordu üzerimdeki ince bayiyi kollarından indirip çıkardım bir yandan Tina' ya sesleniyor bir yandan Bora' nın elini üstümden çıkardığım badiyle sarıyordum.

Kupa Kızı Ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin