19.

252 13 5
                                    

Üç hafta Sonra İstanbul Gece 2:12

Bir insan karanlıkta kalınca ne yapardı ? ya kalkar ışığı açardı ya da yatmaya devam eder sabah olmasını beklerdi ben, ne kalkıp ışığı açabiliyordum ne de yatıp sabah olmasını bekliyordum gözlerim bağlıydı ellerimde, bacaklarımda bir yerde oturuyordum ama neresiydi bilmiyordum rüya olsun istedim...değildi gerçekti ben bunları şu an yaşıyordum bir çift eli kafamda hissetmeye başlamıştım gözüme bağladıkları şeyi çözüyordu.

-Kimsin sen benim burda ne işim var ?

Konuşmadı üstünde beyaz gömlek takımı altında siyah pantolonuyla yanımdan uzaklaştı bağırmam fayda etmiyordu aradan kaç dakika geçmişti bilmiyorum fakat dakikalar sonra geri gelmişti bu sefer yanında iki adam daha vardı olduğum yerden ipleri sökerek beni kaldırmışlardı.

-Nereye götürüyorsunuz beni, bırakın !

Kollarımı daha sıkı tuttular uzunca bir koridoru yürüdüğümüzde bağırış sesleri duymaya başladım ses tonu tanıdık geliyordu ama seçemiyordum, ancak biraz daha yaklaştığımızda ses netlik kazandı ses Bora' ya aitti o da burdaydı peki neden, biz neden buradaydık ?

-Karıma dokunursanız dokunduğunuz ellerinizi keser zevkle ölmenizi izlerim !!

Bora' nın bulunduğu odaya girdiğimde çığlık atmamak için kendimi zor tutmuştum elleri duvardaki kelepçelerle bağlanmış, vücudu çizik şeklinde yaralarla doluydu sağımdaki ve solumdaki adamlar az ilerdeki sandalyeye yürüdüklerinde tekrar bağlanacağımı anlamıştım.

-Derdiniz benimle karımı bırakın.
-Olmaz bırakamam.

İçeri sahibinden önce giren ses tüylerimi diken diken yapmıştı omzumun üstünden başımı çevirdiğimde kanım çekilmiş gibi hissetmiştim çünkü karşımda duran isim o kadar tanıdıktı ki Milen Özdağ, üstünde giymeden sadece omuzuna attığı siyah kürkü, açık sarı saçlarıyla uyumlu siyah gözlüğü, yinede içimde bir umut kurumuş dudaklarımı araladım.

-Milen hanım yardım edin bizi ancak siz kurtarırsınız.

Beni görmezden gelerek oğlunun yanına yürüdü.

-Hiç bir zaman arkandan iş çevirmedim Bora aksine, sen ne dersen onu yaptım ama sen, beni, anneni dinlemeyip bu kızla evlendin şimdi ve şimdiden sonra olacakların sorumlusu ben değilim, sensin Bora.
-Derdin benimle, Mine' yi bırak hamile olduğunu biliyorsun.

Bana yaptığı gibi oğlunu da görmedi, duymadı işaret ve orta parmağını birleştirip bulunduğumuz harabe odaya birilerini çağırdı mavi önlükleri ve maskeleriyle içeri giren altı doktor ellerinde büyük büyük çantalar taşıyorlardı.

-Anne sakın !

Elini kaldırıp oğlunu susturdu algılayamıyordum, iki adam beni sürüklerken Bora sadece bağırıyordu ben ise çırpınıyordum. Ben önde doktorlar arkamda Milen Özdağ ise en arkada yan odaya girdik odada yan odayı gören kocaman bir cam, üstü mavi örtülü bir sedye ve neşter takımları vardı.

-Milen hanım lütfen yapmayın, beni boşverin bu bebek sizin kanınızdan canınızdan almayın onu benden yalvarırım.
-Oğlum Bora, akıllı olduğu kadarda salak anlamaman çok normal.

Milen Özdağ arkasını dönüp odadan çıkarken iki adam kol ve ayak bileklerimden bedenimi sedye' ye kelepçelediler.

-Lütfen yapmayın yalvarıyorum.

Camdan Bora' yı izliyordum beni gördüğüne emindim, doktor eline neşteri alıp baş ucuma geldiğinde maskenin açık bıraktığı gözlerine baktım.

Kupa Kızı Ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin