8.

623 22 2
                                    

-Yapmak zorundaydım.
-Neyin zorunluluğu ya bu !
-Mine sakin olup beni dinler misin babana para teklif ettim kabul ediyorum ama...
-Aması ne Bora aması mı var bu işin.
-Babandan seni bana vermesini istedim çünkü seni almazsam kendisi gibi ayyaş arkadaşına verecekti seni, karşılığında da yüklü bir miktar para alacaktı senin hayatın kararıcaktı bi nevi üzerinden açık arttırma yaptı, izin veremezdim.

Duyduğum şey beni dumura uğratmıştı doğru mu söylüyordu yoksa beni yalanlarıyla zehirlemeye devam mı ediyordu.

-İnan bana Mine bunca şey yaşadıktan sonra senin daha fazla acı çekmene razı gelemezdim.

Sesim az öncekine nazaran yumuşadığında Bora' nın gözlerine baktım. Bir insanın dili yalan söylesede gözleri yalan söyleyemezdi.

-Babamı geçtim Bora, ben onun yalanlarına alıştım, peki sen Bora sen gözlerime baka baka nasıl yalan söyledin bana, hiç mi vicdanın sızlamadı ?
-Ben sana kıyar mıyım Safir gözlüm, Mine...

Kollarını iki yanımda duran kollarıma uzattı önce kollarıma dokundu ardından ellerimi tuttu

-Ben sana aşık oldum, inanamayacaksın ama seni gördüğüm o geceden beri sana karşı adını koyamadığım tarifsiz bir duygu var içimde bütün bunları da o lanet duygu yüzünden yaptım seni korumak için
-Koskoca Bora Özdağ, gece konudan bozma bi evde büyümüş barmen kıza mı aşık oldu, benimle uğraşma Özdağ senin dengin ben değilim.
-Tam olarak sensin. Demgim de dengemde sensin.
-Özdağ biz çok farklı dünyaların insanlarıyız.

Kalbim bedenimde hızla atarken vereceği cevabı bekledim fakat umduğum gibi olmamıştı Bora konuşmak yerine susup gözlerime bakmıştı bir ara gözüm duvardaki saate takıldı şafak sökmek üzereydi ellerimi Bora' nın ellerinden çektim.

-Beni hemen annemlerin yanına götür.
-Tamam gideceğiz ama nolur bi düşün her şeyi tart kafanda olur mu ?
-Bora,sen bu değilsin benim tanıdığım Bora bu kadar yumuşak karınlı bir adam değil, benim tanıdığım Bora kaşları çatık gezer, hep ciddi ve emircidir.
-Sensin işte benim yumuşak yanım senin yanında istesemde sert davranamıyorum, o kadar masum, çocuksu bir ruhun var ki bi an kendimi altı yaşındaki Bora olarak buluyorum ayarlarımla oynuyorsun, işin kötüsü ben bu durumdan hiç şikayetçi değilim.

Yine rüya mı görüyordum acaba, bir kaç kez gözlerimi açıp kapadım rüya değildi, Bora karşımda neredeyse bana aşkını haykırıyordu oysaki ben aşk nedir bilmiyordum, ben bir insan nasıl sevilir onu bile bilmiyordum nasıl aşık olacaktım ki sessizlik hakkımı kullanıp Bora' dan bir hamle bekledim beklediğim hamle biraz geçte olsa gelmişti.

-Tekneye gidelim hadi gel.

Elimi hiç bırakmadan tekneye kadar bana eşlik etti tekneye bindiğimizde kaptan olmadığı için kendisi geçti dümene, üstünde dün geceden kalma beyaz gömleği duruyordu serbestçe bıraktığı gömlek kollarını yukarı kıvırdı tekneyi çalıştırdığında adaya dönüp son kez baktım gerçi kahve kupasını ağaçların altında unutmuştum ama umarım biri fark edip alırdı çünkü unutulursa içindeki kahve, fincanla beraber fosilleşecekti. Saatlerce uçsuz bucaksız maviyi izledim, bir süre uyudum, biraz tekneyi dolaştım kıyıya yanaşana kadar kendimi oyaladım fakat Bora ile hiç konuşmadım.

-Mine.

Yumuşak bir sesi baş ucumda hissettiğimde uyuduğumu fark etmiştim.

-Hıı.

Dedim, Bora olduğunu bildiğim adama.

-Limana yanaştık araba bekliyor.
-Tamam.

Sersemce kalkıp sendelediğimde tekneye tutundum dengemi sağladığımda ise arabayı görüş açıma aldım.

Kupa Kızı Ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin