-Ya Bora, uyansana.
-Ne oldu gecenin bu saatinde Mine ?Aniden uyur uykumdan uyanıp Bora' nın odasına kestaneli pasta aşerdiğimi söylemek gelmiştim, akşam akşam pasta canım çekmişti.
-Bak biliyorum saçma ama...
-Ne oldu Güzelim.
-Pasta istiyorum.
-Anlamadım ?Yastığının altında olan elini çekip hızla doğruldu üstünde tişörtü yoktu ellerimle gözlerimi kapattığımda Bora uykulu uykulu gülüyordu.
-Birincisi aç şu gözlerini, ikincisi bu saatte nerden açık pastane bulayım kızım ben.
-Birincisi açamam çıplaksın çünkü, ikincisi bilmiyorum nerden buluyorsan bul pasta istiyorum.
-Korkma yemeyeceğim, hem öyle bir niyetim olsa bile benim yatağımda benim dünyamdasın çoktan ye...
-Tamam tamam, açacağım gözümü ama lütfen şu konuyu kapat.Yanaklarım kızarırken gözlerimi açtım Özdağ cidden baştan sonra 'vay anasını avradını' bir adamdı, ten rengi, kokusu, duruşu, vücudu, kasları, konuşması, ve daha saatlerce sayabileceğim tonlarca şey.
-Ama sende, yavaş bak insan süzmeninde bi adabı var canım.
-Gülme Bora, gülme pasta istiyorum ben, hem de çok.Karnına ufak bir yumruk vurduğumda elimi tuttu.
-Normalde insanlar vurunca acımıyor ama sen vurunca acıdı.
-Hadi canım ordan, hem hadi kalk ya bana kestaneli pasta alacaksın.
-Kestaneli pastamı nasıl bir zevkin var senin.Sızlanarak kalktı odadaki koltuğunda olan tişörtünü üstüne giydi.
-Nerden çıktı şimdi pasta bu saatte ?
-Ben böyle hasta olunca son günlerinde canım tatlı istiyor yani genelde pek tatlı yiyemiyorum ama bence sen bana alabilirsin.
-Bir de alabilirsin diyor, senin canın kestaneli pasta istedi diye şu an, sırf kestaneli pasta üreten bir pastane açmayı bile düşünüyorum. 'Safir Pastanesi' nasıl ama bence güzel sen bi düşün bu fikri.Fikrini oldukça ciddi söylüyordu gerçi istesem onu da yapardı emindim, karşımdaki Özdağ delinin önde gideniydi.
-Saçmalama bir pasta alsan yeter.
-Tamam gidip geleceğim evdeki hizmetliler yok ama adamlarım dışarda bir sorun olursa onlara söyle.
-Merak etme ben oturur seni beklerim.Bora' yı kapıdan geçirdiğimde mutfağa girip iki tabak ve iki çatal çıkardım ardından Bora' nın odasına geri çıktım. Odaya çıktığımda geniş camdan Bora' nın arabasına bindiğini gördüm adamları ona kapıyı açtı Bora da kapıdan çıkıp gitti kendimi yatağa bıraktım bir süre boş boş tavanı sonra komodinin üstünde duran siyah telefonu fark ettim elimi uzatıp telefonu aldım şifresi yoktu arama yerine girdiğimde ezbere bildiğim annemin numarasını yazdım telefon ikinci çalışta açıldı.
-Alo.
Diyen ürkek, uykulu bi ses işittim.
-Alo anne benim Mine.
-Mine ! kızım, nerelerdesin sen her yerde seni arıyorum.
-Annecim ben çok iyiyim, beni merak etmeyin siz nasılsınız.
-İyiyiz çok şükür, İpek okula başladı devlet bize yardım için yüklü miktarda para yollamış bir de daire tutulmuş orda kalıyoruz.
-Babam...Dedim, annem ise iç çekip konuşmaya başladı.
-Eski evimizde kalıyor, onu buraya almıyorlar kesin içip içip dolanıyordur sokaklarda, sen nerdesin kızım onu söyle bana.
-Anne ben yeni bir iş buldum, getirisi de çok yüksek, bir süre yurt dışında olacağım ama en kısa zamanda yanınıza döneceğim bir de anne bu numaradan beni bir daha arama olur mu.
-Neden kızım ?
-Patronumun telefonu izinsiz aldım şimdi kapatmam gerek arama bildirimini sileceğim beni arama, ben sana ulaşırım.
-Tamam kızım bizi habersiz bırakma dikkat et kendine.
-Sende annem sende, İpek' i çok çok öp benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kupa Kızı Ve Sinek Valesi
Misterio / Suspenso~Sana bir teklifim var ~Kabul etmeyeceğimi bildiğin teklifler etme Odadan çıkacağım sırada arkamdan bağırdı ~On iki milyon yani borcunun tamamı Topuklarım üzerinde dönüp kara gözlerinin içine baktım ~Ne istiyorsun benden ~Benimle 365 gün geçir...