32.

173 9 6
                                    

Sabahın ışıklarıyla hastaneden çıktığımızda Bora heyecandan arabaya uçarak gidiyordu ben ise sadece Bora' ya bakıp sessizliğimi koruyarak yürüyordum. Arabanın yanına vardığımda kapıyı açıp bindim.

"Cinsiyeti tahmini ne zaman öğreniyoruz, Mine sen Rüzgar' ın kini ne zaöan öğrenmiştin ?öğrendiğimiz gibi direkt alışveriş yapalım, bana kalırsa kız olacak ama sen ne hissediyorsun ?"

Hiç bir şey demedim Bora ise biraz daha konuşup sustu çünkü yüzümün düştüğünü fark etmişti bu sırada da hastaneden uzaklaşmıştık Bora bir müddet hem yolu hem suratımı kontrol etti ardından arabayı sağ çekerek durdurdu.

"Ne oldu güzelim ne bu surat çok mu yorgunsun ?"
"Bora sana söylemek istediğim bir şey var."
"Dinliyorum."
"Farkındayım Rüzgar' a hamileliğimde yanımda değildin, onun doğumunu, büyüdüğünü göremedin şimdiki hamileliğime ise çok heveslisin fakat ben bu bebeği doğurmak istemiyorum."

Bora sessizce yutkundu arabayı tekrar çalıştırıp yola döndüğünde kısa süre içinde de eve varmıştık. Bora kapıyı çalıp beklemeye başladı kaç dakika kapıda bekledik bilmiyorum ama nihayetinde kapıyı uykulu gözleriyle Mert açmıştı.

"Hoşgeldin abi."
"Hoşbulduk, da bu ne hâl bütün gece beşik sallamış gibisin."
"Gibisi az kalır sabah kadar salladım çünkü, Deniz ve İnci sağolsun uyuyup kaldıkları için Rüzgar' a ben baktım Rüzgar' da yeni uyudu ben de tam yatmıştım ki siz kapıyı çaldınız."

İçeri geçtiğimizde bu evdeki bir kaç anı canlandı kafamda sonrada yediğimiz kestaneli pastalar, o zamanları ne kadar sevmesemde güzel zamanlardı.

"Mine odana çıkıp dinlen kahvaltı hazır olunca sana haber vereceğiz."

Bora' nın hâlâ soğuk çıkan sesiyle nasıl baş edeceğimi bilmiyordum kalbime bir şeyin battığını hissediyordum yinede kafamı sallayıp yukarı çıktım bir kaç odayı es geçtikten sonra eskiden bizim odamız olan odaya girdim hâlâ eskisi gibiydi düzenliydi.

Oda kapısını kapatıp camın yanına yürüdüm camdan koskoca bahçe ve Bora' nın bana hediye ettiği sera görülüyordu hatta hatırladığımdan daha da büyüktü bir süre camdan serayı izledim o kadar güzeldi ki gözlerimi perdelere çevirdiğim sırada Bora' nın elinde siyah bir saksıyla seraya girdiğini fark ettim hatta bir saniye ağlıyo gözleri kıp kırmızı olmuştu burdan bile fark ediliyordu.

Elim ağızımı kapatığında diğer elim karnıma gitti benim yüzümden mi böyleydi boynumdaki çantayı yatağa atıp koşar adım merdivenlere yürüdüm, merdivenleride iki iki indiğimde bahçeye açılan büyük kapıya yöneldim sürgülü kapıyı sürerek seraya doğru yürümeye başladım yeşil çimlerde sessizce ilerliyordum seraya bir kaç adım kala durdum Bora bir şeyler fısıldıyordu fazla duyduğum söylenemez sadece seranın camında asılı kağıda bir sayı yazdı.

"Bora."
"Mine !"

Elinin tersiyle burnunu sildi omuzlarını dikleştirdi aklınca hiç bir şey yok iyiyim imajı veriyordu.

"Sera hâlâ burda hatta hatırladığımdan daha da büyük."
"Doğrudur."
"Bora böyle yapma."

Ellerimi Bora' nın çenesine yerleştirdim gözlerime bakmasını umuyordum ama umduğum gibi olmamıştı.

"Ne yapmayayım Mine."
"Bana da hak ver."
"Sana hak verdiğim için sesimi çıkarmıyorum."

Bir müddet ikimizde çimleri izledik ardından derin bir nefes aldım.

"Bora sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle."
"Gözlerime bak."

Ellerimin arasında olan çenesi hafifçe kaldırıp gözlerime baktı.

Kupa Kızı Ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin