15 Eylül, 22:46
Jungkook evde oturup YouTube'a bağlandığı televizyondan birkaç saat önceki basketbol maçının kritiğini izlerken kapısının çalmasıyla ayaklandı. Kimseyi beklemiyordu, şu sıralar sosyal hayatından biraz geri kalmıştı. Tüm odağı Lisa'da olduğundan ve herhangi bir aramaya koşup gidebilmek adına pek fazla aktivitede bulunmuyordu. Bu durumu sorun ediyor da değildi, hatta tam tersine Lisa arasın da tekrar görüşebilsinler diye inanmadığı tanrılara dualar ediyordu adeta.
Kalkıp kapıyı açtığında çapraz alt katında oturan komşusuyla karşılaştı. Pek bir muhabbetleri yoktu, tek bildiği ismi ve üniversite öğrencisi bir kız olduğuydu. Ah, bir de durmadan evine limon almayı unuttuğuydu çünkü limon için Jungkook'un kapısını çok kez çalmıştı. Buna ek olarak da apartmanda karşılaştıklarında birkaç kez ayaküstü muhabbet etmişlerdi.
"Selam," diye mırıldandı kız. Jungkook direkt gülümsedi, "Limon?"
"Oh, aslında hayır," dedi kız neşeli gözükmeye çalışarak ama tam aksine üzgün gözüküyordu. Jungkook'un kaşları havalandı, "Um, bir sorun mu var?"
Kız kolunu kaşıyarak konuşuyordu, "Bunun için seni rahatsız etmemeliydim ama..."
Jungkook dondurmadan kalkıp kapıyı açtığı için hala oynamaya devam eden spor programını kaçırıyordu, bu yüzden sabırsız bir şekilde kıpırdandı, "Konuşacak mısın, Minseo?"
Minseo, Jungkook'un ani çıkışması üzerine hızlıca lafa girdi. Ezberinde olan cümleleri sıralamaya başladı, "Eski sevgilim aradı ve beni korkutacak birkaç şey söyledi, anlarsın ya. Huzursuz oldum ve evde durmak istemedim, belki gelip de rahatsız edebilir. Seni de az çok tanıyorum, güvende hissedene kadar biraz burada dursam sıkıntı olur mu?" Kız konuşurken sesini inceltiyor ve kafasını yana eğerek tatlı gözükmeye çalışıyordu.
Jungkook bu tarz olaylara karşı her zaman sağduyulu birisi olmuştu ama özellikle Lisa'yla tanıştığından beri bizzat bu durumların içinde olduğu için daha da hassaslaşmıştı. Kapıyı ardına kadar açıp kenara kaydı, "Ah, şey tabii, içeri geç," diyerek buyur etti kızı. Nasıl bir yardımı dokunacağını bilmiyordu ama evine geri yollaması büyük kabalık olurdu, korktuğu söylemişti sonuçta.
Minseo içeri geçerken daha önce hiç gelmediği evi inceledi. İçerisi oldukça sıcak olduğu için biraz havasız gibiydi, mutfak tarafındaki pencere sonuna kadar açıktı. Loş bir ışık vardı, zaten Jungkook'un aydınlık ortamları çok sevmediği belli oluyordu. Penceresinden hiçbir zaman tamamen açık bir ışık görülmemişti. Doberman cinsi köpek tekli koltuğun üstünde oturuyordu, orta sehpanın üstünde de biraz atıştırmalık ve koca bir bardak bira vardı. Jungkook'a döndü, "Eğlenceni falan bölmüyorumdur umarım."
Jungkook ışığı tamamen açıp sehpanın üstündekileri kaldırdı, "Youtube'dan bir şeyler izliyordum," dedi. Minseo eş zamanlı olarak koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı, "Köpeğin olduğunu bilmiyordum."
"Apartman yönetimine söylemezsen sevinirim," dedi Jungkook. Minseo gülümseyerek birkaç şey söyledi ama Jungkook'un aklı basket maçında kaldığı için pek dinlemedi. Birden yayın donunca Jungkook şaşkınca bakakaldı. Minseo elinde kumandayı sallayarak Jungkook'un görüş açısına girip gülünce Jungkook da zoraki bir gülümseme takındı, "Dalmışım pardon."
Biraz garip bir ortam oluşmuştu çünkü Jungkook'un Minseo'yla ayaküstü havadan sudan muhabbeti dışında başka bir muhabbeti yoktu ve Minseo durmadan konuşmaya çalışıyordu. Bu sorun değildi, Jungkook yeni arkadaşlar edinmeyi severdi ama Minseo'nun davranışları biraz fazla cilveliydi. Konuşurken çok fazla el kol kullanıyor ve fazla temas ediyordu. Normal şartlarda bu da bir sorun değildi ama hiçbir samimiyeti olmadığı birisinin bu kadar temas içinde bulunması huzursuz ediciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i weren't | liskook
Fanfictionchanel elbise, dior çanta, valentino parfüm, inci kolye, pembe ruj, şiddetli evlilik, kapatılması gereken morluklar, uyulması gereken kalıplar ve kenar mahallenin kafa karıştıran sanatçı ruhlu serseri çocuğu