in the end it's him and i
23:17
Bellerindeki silahlarla uzun boylu ve yapılı adamlar, her an saldırıya geçmeye hazır bir şekilde tehditkar bakışlar atarken Dohyeon, keyifle Jungkook'a bakıyordu. Jungkook'un gücün kimde olduğunu anlaması gerekiyordu.
Jungkook adamlarla bakışırken hızlı düşündü. Normalde olsa bu şekilde tehdit edildiği için saçma sapan erkeklik gururu zedelenmesin diye deli kanıyla geri adım atmazdı ama şuan, Lisa tek başına evde ve Jungkook'un gelmesini beklerken Jungkook'un kendisine özellikle dikkat etmesi gerekiyordu. Bir şey olacağından korktuğu için değil, işin ucunda Lisa varken boş risk almaya değmezdi.
Jungkook bakışlarını silahlı adamlardan Dohyeon'a çevirince iğrenç bir şeye dokunuyormuşçasına sertçe ellerini Dohyeon'un yakasından çekti, "Kötü adam konuşmanı bitir de siktirip git."
Dohyeon'un yüzündeki alaylı bakış, o sırıtış, o kadar dokunuyordu ki Jungkook'un sinirlerine, tam o ağzının ortasına yumruğu geçirmemek çok zordu.
"Ne kadar sevimlisin," dedi Dohyeon o bakışlarını asla değiştirmeden. Bilerek yapıyordu, Jungkook'un sinirlerine dokunmak istiyordu, "O gece düğünde sapık bakışlarını tehdit olarak görmemiştim ama şu hale bak. Belli ki şimdi karımı sikiyorsun."
Jungkook hiçbir şekilde kendisine hakim olamadı. Olması mümkün değildi. Dohyeon'un iğrenç iğrenç konuşan ağzına tüm gücüyle yumruğu öylesine sert geçirmişti ki eklemleri acımıştı. Geri çektiği elinin acısı geçsin diye elini hafifçe aşağı yukarı doğru sallamaya başladı, "Midesiz orospu çocuğu."
Dohyeon, yana savrulan kafasını tekrardan Jungkook'a doğru çevirdi. Yarası henüz iyileşmeye başlamış dudağı yeni bir darbeyle tekrardan kan sızdırmaya başlamıştı. Hiçbir şey yapmadı. Öne doğru atılan adamlarına eliyle durmaları için işaret verdikten sonra takımının yaka cebinden bir mendil çıkardı ve dudağından damlayan kanları sakince sildi. Hala daha sırıtmaya devam ediyordu.
"Biliyor musun Jungkook, seni şu ilerideki ara sokakta hiç zorlanmadan öldürtebilirim ve ertesi sabahın haberlerine çıkmazsın bile. Serserinin teki sokak kavgasına karışıp ölmüş derler, ölümünün peşine düşecek tek bir kişi bile çıkmaz. Ama hayır, bunu yapmayacağım. Neden biliyor musun?"
"Yapmazsan senin ben götünü sikeyim."
Dohyeon güldü, "Yapmayacağım çünkü bu çok basit olurdu. Seninle uğraşacağım, Jungkook. Seninle o kadar çok uğraşacağım ki her sabah korkuyla uyanacaksın, için asla rahat etmeyecek. Bugünü hatırlayıp, keşke beni o ara sokakta öldürseydi, diyeceksin."
Bu sefer Jungkook güldü, alayla karışık sinirli bir gülüştü, "Sadece beni tehdit edebilmek için bile peşine dört tane it takmışsın. Senin ben neyinden korkayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i weren't | liskook
Fanfictionchanel elbise, dior çanta, valentino parfüm, inci kolye, pembe ruj, şiddetli evlilik, kapatılması gereken morluklar, uyulması gereken kalıplar ve kenar mahallenin kafa karıştıran sanatçı ruhlu serseri çocuğu