chanel elbise, dior çanta, valentino parfüm, inci kolye, pembe ruj, şiddetli evlilik, kapatılması gereken morluklar, uyulması gereken kalıplar ve kenar mahallenin kafa karıştıran sanatçı ruhlu serseri çocuğu
kızlaarr ✨ profilimden iiw playlistine bakın ve bence bölümü jungkook'un içini dağlayan şarkılarla dinleyin 🦋🦋🦋
bu arada bu bölümü okurken kriz geçirmemeniz için şimdiden söyleyeyim ✌🏻 jungkook'un micha'ya karşı olan tüm tavırları arkadaşça 🥰🥰🥰 jennie'ye ve rose'ye davrandığı samimilikte davranıyor ki önceki bölümlerde de çok sık dile getirmiştim ne kadar samimi bi insan olduğunu. sakince okuyun💖
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
but my weakness caused you pain
21:07
Eunwoo, Jungkook'un gelmesini beklerken hem sigara içmek hem de içerisinin boğucu havasızlığından kurtulmak için dışarı çıkmıştı. Hava oldukça soğuktu, ellerini cebine tıkmış, ağzındaki sigarasını ustalıkla ellerini kullanmadan içiyordu.
Jungkook ayılıp bayılıp büyük bir aşk yaşadığı motoruyla gelmemişti bu sefer. 35 dakikalık yolu yürümeyi tercih etmişti. Soğuk havanın suratına çarptığında insanı yenilemek, tazelemek gibi bir etkisi vardı. Kulağında müzikle çok daha etkili oluyordu.
"Bakıyorum da yine çok tipsizsin," dedi Eunwoo. Jungkook'un suratı asıktı ve keyifsiz bir ifadesi vardı.
Jungkook oflayarak Eunwoo'nun yaslandığı gibi kafenin dış cephesine sırtını yasladı. Yerdeki ufak tefek taşları botunun ucuyla yuvarlarken Eunwoo sormamasına rağmen daha çok kendi kendine konuşuyormuşçasına dökülmeye başladı, "Atlattım diyorum kendime. Sonra saçma sapan ufacık bir şey oluyor, yine en başa dönüyorum."
Eunwoo sakince kafa salladı, ne zaman Jungkook'un suratını böylesine asık görse olayın Lisa'yla alakalı olduğunu anlıyordu.
Jungkook, Eunwoo'nun ağzından sarkan sigaraya uzanırken konuşmaya devam etti, "Neymiş, bana Jeon diyebilir miymiş? Desin amına koyayım, desin. Adım değil mi? Ama yok, kendi adımı duyunca bile kötü olmam gerekiyor. Salağım çünkü."
"Sigaramı geri ver," dedi Eunwoo. Elleri hala cebindeydi, hava durumu ne olursa olsun elleri her zaman buz gibi olan o insanlardandı ve bu soğukta elini dışarıda tutarsa her yeri çatlardı.
"Paylaşmak güzeldir," dedi Jungkook ve baş parmağı ile işaret parmağı arasında tuttuğu zehirden uzunca bir nefes aldı. İşi bitince ve zehirli dumanla içini rahatlatınca Eunwoo'nun ağzına dalı geri koymaya yeltendi. Eunwoo ağzına tıkılmaya çalışan sigaradan kafasını kaçırdı. Jungkook böyle şeylerden tiksinmese de Eunwoo çok tiksiniyordu. Eunwoo almayınca sigara Jungkook'a kalmıştı.
"Yani," dedi Eunwoo uzunca iç çekerek, "Ben çok sıkıldım senin bu muhabbetinden."
"Hadi ya? Halbuki ben çok eğleniyorum aşık olduğum kızın arkasından köpek gibi sürünürken. Sen nasıl sıkıldın öyle?"