KIZLAR ÇOK ÖZLEMİŞİM ÇOK 🍓🍒🍉
YAZMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE BU KADAR ÖZLEDİĞİMİN FARKINDA DEĞİLDİM 🌷🎀🩰 SİZ DE ÖZLEDİĞİNİZİ SÖYLÜYORDUNUZ, HEPİNİZİ YORUMLARDA GÖRMEK İSTİYORUM 🌼🌹🌻
you're the man but i got the power
15:50
"Lisa, gidelim hadi."
Lisa, buz gibi havaya rağmen Jungkook'un elinin kendi eli üstündeki sıcaklığını hissediyordu, yumuşak sesinin tonu sayesinde ne olursa olsun güvende olduğunu da anlıyordu ama ne yerinden kıpırdayabiliyordu ne de kıpırdamak istiyordu.
Dohyeon'un sesini duyduğu anda içini kaplayan o ürpertiden, kalbini yerinden çıkacakmış kadar hızlı attıran o korkudan nefret etmişti. Karşısında her seferinde güçsüz kalmaktan, kafasını döndürüp yüz yüze gelmeye cesareti olmamasından nefret etmişti. Hele ki gözlerine hücum eden ve yanmasına sebep olan o yaşlar, en çok onlardan nefret etmişti.
Yaşları kovalamak için gözlerini yukarı kaldırıp kirpiklerini kırpıştırırken dudakları titriyordu ama hayır, ağlamayacaktı. Artık Dohyeon'un istediği her an üzerinde hakimiyet kurabileceğini sandığı o kız değildi. Çok fazla yol gelmişti, çok fazla zorluğu atlatmıştı.
Jungkook'un endişeli bakışları bir saniye bile Lisa'nın üzerinden ayrılmıyordu, "Bende kal," dedi yumuşacık bir sesle. En çok korktuğu şey buydu, Lisa'nın kendisinde kalmamasıydı.
Dohyeon aralarındaki uzunca mesafeyi azaltıp birkaç adım atarak, olduğu yerde buz tutmuş gibi donan Lisa'ya yaklaştı, "Güzel karım benim," dediğinde Jungkook sinirle soludu, dili sinirle dudaklarının üzerinde gezindi, "Sence de artık konuşmamızın zamanı gelmedi mi?"
"Tek bir adım daha atarsan," dedi Jungkook tehditkar bir şekilde parmağını Dohyeon'a doğru uzatarak, "Seni öyle bir sikerim ki-"
Lisa çevresine karşı kapanmış bir halde ne olduğunu duymadan ya da ne olduğunu görmeden, o an sadece kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu ana kadar bu anı düşünerek hep kendisini hazırlamak için uğraşmıştı. Boşanma konusu ilk ortaya atıldığından beri Dohyeon'la illa ki karşı karşıya geleceğini biliyordu. Mahkeme salonunda karşı karşıya geldiklerinde asla çekinmeden ve korkmadan dimdik durabilmek için kafasında pek çok farklı senaryo yazıp çizmişti.
Bu şekilde karşılaşacaklarını hiç tahmin etmemişti. Yine de ilginç bir şekilde kendi kendine düşünürken hayal ettiği kadar zorlanmış hissetmiyordu, çok daha kolay gibiydi. Bunu bu kadar geç fark ettiği için kendisine sinirlenmişti ama o an artık biliyordu ki Dohyeon o kadar da büyük değildi. Lisa kendi kafasında Dohyeon'u büyütüp durmuştu.
Ciğerlerini temizleyen kar kokan havadan derince bir nefes aldı ve artık hazırdı. Kafasını kendisine özgü o zarafetiyle döndürüp Dohyeon'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i weren't | liskook
Fanfictionchanel elbise, dior çanta, valentino parfüm, inci kolye, pembe ruj, şiddetli evlilik, kapatılması gereken morluklar, uyulması gereken kalıplar ve kenar mahallenin kafa karıştıran sanatçı ruhlu serseri çocuğu