14:30
"Ne oldu, poğaça yanak? Ne bu surat?"
Jungkook sandviç dondurmasını yerken avcunu Jennie'nin suratına yapıştırıp kafasını sağa sola salladı. Jennie'nin şuan hiç keyfi yoktu. Jungkook'un elini sinirle ittirdi, "Siktir git."
"Ne kadar ayıp," diyerek cık cıkladı Jungkook. Jennie'nin suratı hala asık durmaya devam ediyordu ve Jungkook, Jennie bu haldeyken onunla uğraşıp daha da sinirlendirmeye bayılıyordu, "Sen şimdi nasıl gelinlik seçeceksin? Kaşların o kadar çatık ki gözüne giriyor."
Rosé başını iki yana sallayarak susması için işaret yaptı Jungkook'a, "Bulaşma."
Jungkook, kaldırımın kenarına oturmuş olan Jennie ve Rosé'nin tam önüne çöktü. Durum ciddi gibiydi. Jungkook'un da bakışları ciddileşti, "Biri mi bir şey yaptı?"
Jennie bir hışımla ayaklandı, "Siktir git dedik ya!" dedi ve iki adım öteye gidip oraya çöküp oturdu.
Jungkook, Jennie'nin sinirli ve tripli hallerine alışıktı. Hatta çoğu zaman kendisi kızdırırdı Jennie'yi ama şuan durum farklı gibiydi. Merakla Rosé'ye döndü. Sormasına fırsat kalmadan Rosé açıkladı, "Lisa'yla gerildiler biraz. Kavga ettiler gibi bir şey."
Jungkook şaşırmıştı. Lisa gibi sakin ve tatlı ve sevimli ve iyi kalpli ve... Düşüncelerinden sıyrılmak için odağını Rosé'ye verdi. Kısacası Lisa gibi bir kızın kavga edebileceğini düşünmemişti. Gözlerini devirdi, "Bu muydu? Barışırlar."
"Ya küsmezler onlar zaten de Jennie biraz ağır konuştu. Şimdi kendine kızıyor."
Jungkook kafasını sallayıp birkaç adım öteye geçen Jennie'nin yanına doğru uzandı. Bir kolunu Jennie'nin omzuna doladı ve kendine çekti. Bu tür anlarda nasıl davranması gerektiğine dair hiçbir zaman bir fikri olmuyordu ama elinden geleni yapmaya çalıştı, "Kendini bu kadar kötü hissediyorsan arayıp özür dilesene."
Jennie, Jungkook'un kolunu ittirdi, "Ne zekisin sen öyle, tebrikler! Aradım zaten, açmadı."
Jennie, konuşma bittikten sonra kendisine çok kızmıştı. Haksız olduğunu düşünmüyordu ama yine de bunları Lisa'ya haykırmasına gerek yoktu.
Arabayı otoparka bırakan Taehyung ve ablası Jisoo en sonunda gelinlikçinin önüne geldiklerinde Taehyung, kızları kaldırımda suratı asık şekilde otururken görünce direkt olarak Jungkook'a döndü, "Yine ne yaptın?"
Jungkook ellerini kaldırdı, "Bu sefer ben yapmadım."
Rosé hızlıca olanları özet geçince Taehyung'un bakışları düştü. Hem Jennie'nin kendisine sinirli oluşuna hem de Lisa'ya söylediklerine üzülmüştü. Jungkook'un ise yavaş yavaş içi şişmeye başlamıştı. Sağdan soldan geliyorlardı. Zaten hava çok sıcaktı, afakanlar basmaya başlamıştı.
Jisoo olaydan kopuktu ama yine de ortamdaki en büyük kişi olarak dahil oldu, "Jennie'cim, biraz moralini düzeltmeye çalış. Bugün senin günün, mutlu olman lazım. Hem birazdan annemler de gelecek, seninkiler de gelecek. Seni böyle mi görsünler?"
Jennie derin bir of çekti. Bir bakıma haklıydı Jisoo. Pişmandı ama yapacak bir şey yoktu şuan. Lisa zaten aramalarına cevap vermiyordu. Yavaşça ayaklandı. Hep beraber dakikalardır önünde durdukları gelinlikçiye girdiler.
Jungkook, çoktan erimiş olan dondurmasını tek lokmada ağzına tıkıştırıp arkadaşlarının peşinden dükkana doğru koşuşturdu.
※
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i weren't | liskook
Fanficchanel elbise, dior çanta, valentino parfüm, inci kolye, pembe ruj, şiddetli evlilik, kapatılması gereken morluklar, uyulması gereken kalıplar ve kenar mahallenin kafa karıştıran sanatçı ruhlu serseri çocuğu