☆³³

1.5K 162 690
                                    

you're gone and i gotta stay high

6 Kasım, 17:23

Taehyung elini zile dayamış, çekmeden bastırıp duruyordu. Zilin sesinden kendisi rahatsız olmuşken Jungkook'un olmayıp da kapıyı açmaya gelmemesine anlam verememişti. İkinci bir seçenek evde olmamasıydı. Bilmiyordu nerede ya da kiminle olduğunu, Jungkook'a uzun zamandır ulaşamamıştı.

"Kanka, filmlerdeki gibi kartla mı açmayı denesek?"

"Yalan oğlum o."

Jimin birkaç günlük boş vaktinde ailesini ve arkadaşlarını ziyaret etmek için Seul'e geldiğinde kendisini Jungkook'un dedektifliğini yaptığı bir halde bulmayı beklemiyordu ama sıkıntı değildi, Jungkook iyi bir çocuktu. 

Jungkook o zamanlar yeni tanışmalarına rağmen evini açmış, yemeğini paylaşmış ve Jimin'in birkaç gün kalmasına müsaade etmişti. Kötü haldeyse yardımcı olmak boynunun borcu sayılırdı. En azından Taehyung öyle olduğunu söyleyip kolundan tuttuğu gibi Jimin'i buraya sürüklemişti.

"Evde yok bence."

"Bana evdeymiş gibi geliyor," dedi Taehyung. Jimin omuz silkti, "Öyleyse bile açmıyor işte."

Taehyung, "Ben açacağım şimdi," dediğinde Jimin daha lafının sonunu getirmesini beklemeden hemen atıldı, "Sen bu kapıyı aç ben de apartmandaki herkese götümü vereceğim."

Taehyung şaşkın bakışlarla beraber eğilip kapının önündeki paspasın altından yedek anahtarı çıkardı. Sonrasında da güldü, "Dünden meraklıydın sanırım."

"Ben kırmaya falan çalışacaksın sanmıştım," dedi Jimin. Taehyung anahtarı deliğe sokup çevirirken umursamazca omuzlarını silkti, "Laf ağızdan bir kere çıkar."

Kapıyı açtıkları anda içerinin uzun zamandır havalandırılmadığı belli olan rahatsız edici kokusuyla çarpıldılar. Evin içinde oldukça yoğun bir alkol kokusu vardı. Bir de kedi-köpek sahiplerinin gerekli bakımı yapmadığında tüm evi saran o insan kaçırtan kokusu da vardı. 

Jimin içeri geçerken şaşkındı, "Ne olmuş lan buraya?"

Evin içi adeta savaş alanı gibiydi. Dağınık ve pisti. Ağzına düğüm atılmış bir sürü çöp poşeti, her yerde kıyafetler, asla yıkanmamış ve dağ gibi birikmiş bulaşıklar, Bam'in dışarı çıkarılmamasını protesto etmek amaçlı kapının girişine bıraktığı bir adet dışkı, salondaki sehpanın üzerinde koleksiyon gibi dizilmiş bir sürü boş alkol şişesi ve karşısındaki koltukta ceset gibi yatan Jungkook.

"Durum sandığımdan da kötüymüş," dedi Taehyung kendi kendine. Daha önceden gelmediği için kendisine kızdı. Jungkook'un görüşmek istemeyeceğini düşündüğü için gelmek istememişti ama şu karşısındaki manzarayla ne kadar yanıldığı suratına sertçe çarptı. Jungkook kesinlikle görüşmeye ihtiyaç duymuştu, belliydi.

Jimin, Jungkook'un yanına gidip parmağının ucuyla Jungkook'un tişörtünden açıkta kalan çıplak kolunu dürttü. Tepki alamayınca bu sefer kolunu tutup sallamaya başladı, yine tepki yoktu. Jimin analiz eder gibi kafasını salladı, "Ölmüş galiba."

Taehyung, "Mal mısın amına koyayım," diyerek bu sefer kendisi sarsmaya başladı Jungkook'u. Göğsü inip kalkıyordu, gözleri kapalıydı, vücudu da bir o kadar gevşekti. Hiçbir şekilde tepki vermiyordu, o kadar sakince uyumaya devam ediyordu ki sarsılmaları hissetmiyor olmalıydı. Sağlam sızmıştı.

"Ağzını burnunu kapatıp nefesini kessek uyanır mı?" diye sordu Jimin. Taehyung sinirle bir nefes alıp kızgınca Jimin'e baktı. Jimin masum masum bakınırken sakince salağa söyler gibi söyledi, "O zaman gerçekten ölür."

if i weren't | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin