chanel elbise, dior çanta, valentino parfüm, inci kolye, pembe ruj, şiddetli evlilik, kapatılması gereken morluklar, uyulması gereken kalıplar ve kenar mahallenin kafa karıştıran sanatçı ruhlu serseri çocuğu
öncelikle şunu söylemem GEREKİYOR Kİ ben bu bölümü aşşırı yumuş yumuş hissettiğim bir duygu haliyle yazdım ve eğer 🎇 kaos entrika dram gözyaşı 🎇 bekliyorduysanız üzgünüm ama bu bölüm sadece fazlaca yumuşluk içeriyor!!! 🌼🐣
ben söyleyeyim de siz ona göre hazırlayın kendinizi, keyifli okumalarrr 🎀
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"her şeyi unutup yaşayalım seninle bu anı sadece"
22:09
Kenetli ellerini sallaya sallaya savsak bir yürüyüş şekliyle apartmana girip merdivenleri çıkarken ikinci katın merdivenlerinin başında dili dışarda, kuyruğu havada Bam'i görmek ne Jungkook'un ne de Lisa'nın beklediği bir şey değildi.
Bam'in evin içinde olması gerekiyordu, dışında değil.
Sanki Bam cevap verebilecekmiş gibi, "Sen nasıl dışarı çıktın?" diye mırıldandı Jungkook, tuhaf bir şok halindeydi. Çıkarken kapıyı açık bırakmadığına emindi, üç kere kilitlemiş ve hatta merdivenlerden indikten sonra tekrardan yukarı çıkıp kontrol dahi etmişti.
Jungkook birkaç basamak daha çıktıktan sonra basamaklardan birinde durup kendi dairesini görmeye çalıştı. Lisa ise tam arkasında duruyor, Jungkook'un gerginliğini hissedebiliyordu, "Ne oldu?" diye sorduğunda Jungkook birkaç basamak daha çıktı, adımları oldukça tedbirliydi. Sokak kapısı görüş alanına girdiğinde sağlam bir siktir çekti.
Kapı ardına kadar açıktı.
"N'oluyor amına koyayım," diye hayıflandı Jungkook. Bir tür koruma içgüdüsü bedenini titrettiğinde kolunu kendisi gibi basamakları yavaşça çıkan Lisa'nın önüne atıp arkasına doğru ittirdi. Lisa'nın şaşkın bakışlarının aksine Jungkook'un bakışları her an olabilecek bir aksiyona karşı tedbirli bir şekilde etrafta dolanıyordu.
"Ne oluyor?" diye sordu Lisa ama Jungkook sadece, "Burada bekle," deyip Lisa'yı cevapsız bıraktı. Jungkook'un bu hareketleri ve derin ses tonu Lisa'nın içini fazlaca bir korkunun kaplamasına sebep olmuştu, "Jeon," diyecek oldu ama Jungkook hızlıca basamakları tırmanırken Lisa'yı konuşturmadı, "Bekle dedim."
Jungkook kapısı ardına kadar açık olan dairesinin önüne geldiğinde görmeyi beklediği şeyi gördü, savaş alanını andıracak kadar kurcalanmış bir dağınıklık. Üniteden düşen televizyonun cam parçaları etrafa dağılmış, koltuklar devrilmiş, masa bir yanda sandalyeyeler bir yanda, evde ne varsa salona dökülmüş ve paramparça edilmiş, mutfak dolapları ve içindeki tabak-bardaklar şöyle dursun, buzdolabının içindeki şeylere kadar talan edilmişti.
Jungkook cebindeki anahtarları çıkarıp sivri kısımlarını yumruk yaptığı elinin parmaklarının arasından geçirirken evin içini tarıyordu bir yandan. Kimsenin olmadığı belliydi ama tedbiri elden bırakmamak en iyisiydi.
