DR- Senden istediğim karşılığı hatırlıyor musun Jennie?
Üzerime doğru eğilmeye başladığında geriye doğru gitmiştim ama yapabildiğim tek şey yatağa sırtımı yaslamak ve onun üzerime çıkmasına ortam sağlamaktı.
Şu an elleri başımın iki yanında duruyordu. Vücudu bana değmiyordu hiçbir şekilde ama yüzü çok yakınımda duruyordu. Öyle ki nefesi dudaklarıma çarpıyordu.
Nefes alışverişlerim hızlandığı için benim nefesimin de ona çarptığını hissediyordum. Gözlerimi ısıran gözyaşlarım benden izin bekliyorlardı ama şu an onlara o izni veremiyordum. Verirsem yine kabullenmiş olacaktım her şeyi, her bir dokunuşu, kalbime açılacak her bir yeni yarayı.
Yüzünü bana yaklaştırmaya başladığında kalp atışlarım hızlanmıştı.
DR- Senden istediğim karşılığı hatırlıyor musun Jennie?
Nefesi yüzüme çarpacak kadar yakınımdayken kalp atışlarım göğüs kafesimi zorluyordu. Şuan gözlerimin tam içine bakıyordu.
Yalancı. Yalancı. Yalancı.
Belki saçma ama zihnimde onun böyle bir şey yapmayacağını düşünen, ona güvenen, doktor olduğunu, insanları iyileştiren birinin bir başkasına zarar vermeyeceğini düşünen bir tarafım vardı ve tek söylediği şey hayal kırıklığıyla yalancı olduğuydu.
O tam bir yalancıydı. Gece beni bulduğu gibi baktığımı görmüyor muydu? Görmüyor muydu gece gördüklerini? Oysa gördüğünü söylemişti. Bu yüzden o bir yalancıydı.
Dün gece görmüş olsaydı eğer acılarımı bu iğrenç karşılığı isteyebilir miydi benden? Görmüş olsaydı yaralarımı, iğrençliğimi, korkaklığımı, acizliğimi bana dokunabilir miydi?
Fakat suç bendeydi. Ben dünyanın en aptal insanıydım. Yaşadığım şeylerden gram ders almayı bilmeyen korkağın tekiydim. Daha dün gece susarak başka birinin bana dokunmasına izin vermiştim. O ise iğrenç ellerden beni çekip almıştı.
Bunun için mi kurtarmıştı yani? Onlara izin verdiğimi düşündüğü için mi? O da mı faydalanmak istiyordu benden?
Midemin kasıldığını hissediyordum artık. Atağımın harekete geçmemesinin tek nedeni hala bana dokunmuyor oluşuydu ama ne gerek vardı ki? Bu kadar yakınımda olması ve eninde sonunda bana dokunacak olduğunu bilmem yeter de artardı bile.
Kalbim acıyla sıkışırken gözlerim dolmuştu. Artık bir an önce işini bitirip gitmesini istiyordum. Bir an önce işini bitirip çekeceğim acılarımla yalnız bırakmasını istiyordum.
Gözyaşlarımı dökmek istiyordum. Kendime kızmak istiyordum. Kelepçe vurulmuş dilimi, karşı çıkmayı bilmeyen bedenimi cezalandırmak istiyordum ama o sanki bana işkence çektirmek istermiş gibi öylece durup nefesini yüzüme üflüyordu.
Gözlerim dolup ve ardından taşmaya başladığında bakışları oraya kaymıştı. Gözyaşlarım yavaşça kayıp saçlarıma karıştığında yenileri de gelmeye başladı. Sessizdim. Yine konuşuyordu ya göz yaşlarım ne gerek vardı işlevini bir türlü yerine getirmeyen dilime?
Birden elini kaldırınca gözlerimi kapadım korkuyla. Soğuk elleri yanağımı bulduğunda gözyaşlarım daha da hızlanmıştı. Baş parmağıyla yanağımı okşadığında titremeye başlamıştım. Sıcaklığın tüm bedenimi ele geçirdiğini hissettiğimde sırtımda oluşan ter damlacıklarını da hissedebiliyordum.
Birden bire parmakları yavaşça yukarı çıkıp gözlerimin kenarına geldi. Gözyaşlarımı silmeye başladığında şaşkınlıkla bir an nefesimi tutmuştum. Yutkunduğumda kalp atışlarım daha da hızlı atmaya başladı. Gözlerim hala kapalıyken ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴅᴇ'ᴀᴍᴏʀ|𝟾
Fanfictionᴄ'ᴇsᴛ ᴛᴏᴜᴛ ᴄᴇ ǫᴜ'ɪʟ ᴍ'ᴀ ᴅɪᴛ ᴄᴇ ᴊᴏᴜʀ-ʟᴀ̀ᴅᴇ'ᴀᴍᴏʀ.. 𝟽 ʜᴏᴍᴍᴇs, ᴜɴ ᴘᴇ́ᴄʜᴇ́...