|Geçmişte Tutsak|

127 10 136
                                    


(Jennie'nin kuzeni Min-Jun'u medyada bulabilirsiniz.)

J- Gerek yok. Sizinle dönebilirim.

DR- Jennie seni yemem merak etme.

JN- Jennie yorgun görünüyorsun zaten inat etmede Jong bıraksın işte

J-Tamam. Fazla geç kalmayın.

Ayağa kalkıp Jong'un yanına gittim.

Masadan anahtarlarını ve telefonunu aldı ve sonrasında restorandan çıktık.

Arabaya doğru ilerlediğimizde arakadan gelen sesle oraya dönmüştüm.

"JenJen sonunda seni bulabildim"

Bir anka kuşuna da dönüşsem hiç bir şey değişmeyecekti.. ne olursa olsun geçmiş her zaman benimle. Geçmişimin küller beni hala takip ediyor. Ta ki bir gün yeniden alevlenene kadar..

...

Dudaklarında kötü bir gülümsemeyle yavaş adımlarla yanımıza geldi.

Jong arabanın kapısını kapatıp yanıma geldi.
Üzerimde hala Jong'un verdiği lanet kıyafet vardı. Arsızca bacaklarımı süzdükten sonra yüzünde ukalaca bir gülümseme oluşmuştu.
Jong ceketini çıkartıp belime bağlandığında beni arkasına geçirmişti.
Korkak bakışlarımı Jong'a çevirdim. Kalbim daha da bir hızlı çarparken o yerde olan bakışlarını gözlerime çıkardı. Normal bakan gözleri yavaşça kısılmış ve kaşlarını çatmıştı. Gözlerim tekrar dolarken ağzımı açabilmiştim sonunda

J- J-jong

İsmini nasıl söyledim veya sesim nasıl çıktı ben bile bilmiyorum. Ama hemen sonra gözlerinde beliren endişe kırıntılarını görmüştüm. Ne yapacağını bilmez bir şekilde bana baktı bir kaç saniye. Ardından hemen bir adım atmış konuşacaktı ki hareketlenmeyle durmuştu. Bakışları hemen karşıya kaydı tek kaşı kalkmıştı. Kim olduğunu anlamaya çalışırmış gibi bir hali vardı. Veya ne olduğunu. Bakışlarını bana çevirdi hızlıca. Yüzümde gözlerini gezdirip en son gözlerime bakmıştı. Orada ne gördüğünü biliyordum. Her zaman görmüştü zaten. Gözlerimin açıp okuyabileceği bir kitap olduğunu söylemişti. Ve şuan o kitabı okuyordu. Görüyordu ve belki de.. hissediyordu? Gözleri bendeyken dişlerini sıktığını o sert çenesinin seğirmesinden anlayabilmiştim. Bakışlarını mekanik bir şekilde tekrar ona çevirmiş ve kaşları anında çatılmıştı.

DR- Kim bu?

derken sesi çelikten bir zırhmışçasına sağlam ve sertti. Bakışları daha da sert olan şeydi. Bilmiyorum ama nedense onun kim olduğunu anlamış gibi bakıyordu. Sanki emin olmak istiyormuş gibi sert bakışlarını yüzünde gezdirip onu inceliyordu..

"Ben kuzeniyim"

dediğinde dişlerimi sıkmıştım. Gözlerim dolmuştu istemsizce. Ellerimi sıktığımda kalbim acıyla sıkışmıştı. Bakışlarımı doktora çevirdim. Jong'un arkasında durduğum için bu tepkilerimi göremiyordu ama o rahat bir şekilde görüyordu. Bakışlarını gözlerimde gezdirip sorarcasına tek kaşını kaldırdı. Yutkunup dişlerimi dahası mümkünmüş gibi daha da fazla sıktım. Zorla kafamı aşağı yukarı hareket ettirerek onay vermiştim. Gözlerime öyle bir bakmıştı ki sinirini hissedebilmiştim. Buna inanmamıştı elbette ama ben aksini söyleyene kadar da bir şey yapamazdı. Bunu biliyordum.

"Sen kimsin peki?"

DR- Seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum.

"Pek saygısız bir şeysin sen. Jennie'nin arkadaşı falan olamadığın çok belli."

ᴅᴇ'ᴀᴍᴏʀ|𝟾Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin