Elimi tuttu. Avuçlarımın içine bir kolye bıraktı. Son kez yüzüme baktı.. ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. O giderken ağlayışlarım artmıştı. İçimde sebepsiz bir öfke vardı,her yeri kırıp dökmek ve bağırıp çağırmak istiyordum. Bileklerim aynı anda hem enerji ile dolup taşıyor, hem de bütün enerjim parmak uçlarımdan akarak beni terk ediyordu.
Konuşmak, son kez bir şey söylemek istedim ona. Ama yapamadım. Kelimeler çıkmadı dudaklarımdan. Merdivenlerden inmeye başladığımda artık onu göremiyordum. Yere bıraktım kendimi. Bacaklarım taşımıyordu artık bedenimi.. bu benim vedam, benim yakarışım,benim uğurlamamdı. Bu benim yasımdı..Kabullenmişlikle kendimi attığım yerden kalktım hızla. Göz yaşlarımı sildim.. ve koşarak indiği merdivenlerden indim onu takip ederek.
Son bir umut.. sadece gitmemiş olmasını umdum.. kırık hatta boş bir umuttu. Bana gitmemiş olduğunu ne düşündürmüştü bilmiyorum belkide şansımı zorluyordum fakat değerdi buna. Uzun merdivenler bittiğinde etrafıma bakındım. Kimse yoktu.. gitmişti..J- J-Jong..
Sesim titremişti konuşurken. Pişmanlık ve özlem duyuyordum. İçimde bir boşluk vardı. Ve bu canımı daha da acıtan şeydi. Yıllar sonra bulmuşken onu şimdi bırakmak istemiyordum. Çünkü biliyordum ki o geri dönmeyecekti.. bir şey olmuştu ve bana söylemiyordu. Önümde duran kişiye baktım anlamsızca. B-bu Min Jun'du?
J- M-min Jun?
Ellerim anında titremeye başlamıştı. Ben korku içinde öylece kalmışken söylediği şeyler kalbimin daha da hızlanmasını sağlamıştı.
"Kaldığımız yerden devam edelim mi?"
Kafamı kaldırıp daha da bir korkuyla baktım ona. Kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı. O an ağzımdan Jong'un adı çıkmıştı. Hala burda olduğunu ve gitmemiş olmasını umarcasına. Min Jun'u benden ayıran ellerle derin bir nefes vermiştim. Kim olduğuna baktım merakla. Jimin'di? Burada ne arıyordu bilmiyorum ama iyiki buradaydı. Bana yaklaşıp konuştuğunda korkum daha da artmıştı.
"Tekrardan geleceğim ve o zaman asla kaçamayacaksın!"
Jimin'e ve bana son kez bakmış ve yanımızdan ayrılmıştı. Jimin ise titreyen vücudumu fark etmiş olacak ki bana sarılmıştı. Nasıl olmuştu bilmiyorum ama vücudum titremeyi bırakmıştı.
JONG'TAN
Avuçlarının içine bıraktım kolyeyi.. son kez baktım o güzel yüzüne. Ve ona daha da fazla acı yaşatmamak için arkamı döndüm ve uzaklaştım yanından. Onu terk etmiyordum. Bir gün dönecektim geriye. Sadece beni bırakmamasını umdum. Korktuğum şeyler vardı. Bunları düşünmemeye çalıştım. Uzun merdivenler bittiğinde adımlarım durdu. Bir süre baktım etrafıma. Şehire.. bizim şehrimize.. merdivenlerden gelen sesleri duyduğumda köşede gördüğüm duvarın arkasına saklanmıştım. Jennie'ydi.. Henüz ayrılalı beş dakika olmasına rağmen bitkin görünüyor. Etrafına bakındı.. beni aradığı aşikardı.. beni göremeyince başını eğdi. Ve o an dudaklarının arasından döküldü ismim.. yanına gitsem belki biraz daha iyi hissederdi ama gitmedim.. çünkü diyeceği şeyleri çok iyi biliyordum. Gitme diyecek hatta yalvaracaktı. Tam arkamı dönecekken yanına bir adam geldi. Kim olduğunu anlamaya çalıştığımda o günkü kuzeni olduğunu söyleyen piç olduğunu anlamıştım. Jennie'nin yüzünde büyük bir korku oluşmuştu. Elleri anında titremeye başlamıştı. Adam bir şeyler söylediğinde kafasını kaldırıp daha da büyük bir korkuyla ona bakmıştı. Adam kolunda tutup onu çekiştirmeye başladığında onu engellemeye çalışıyordu. Jennie'nin dudaklarından ismim tekrardan dökülmüştü. Yardım istercesine ve bir umut hala burada olduğumu düşünürcesine.. Tam yanına gidecektim ki gelen Jimin'i görmemle durdum. Adamı ondan ayırmıştı. Adam ise ilgi alanında sadece Jennie olduğunu belirtircesine Jimin'e hiç bakmadan Jennie'ye birşeyler söylemiş ve oradan ayrılmıştı. Jennie'nin titreyen vücudu Jimin'in ona sarılmasıyla durmuştu?.. şaşkınca onlara baktığımda emin olduğum şeyler canımı daha da acıtmıştı. Orada onları izlemek istemedim o yüzden arkamı döndüm fakat dönerken kenarıda duran kutulara çarpmamla bakışları bu tarafa dönmüştü. ve karanlık sokaktan yürüyerek oradan uzaklaştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴅᴇ'ᴀᴍᴏʀ|𝟾
Fanfictionᴄ'ᴇsᴛ ᴛᴏᴜᴛ ᴄᴇ ǫᴜ'ɪʟ ᴍ'ᴀ ᴅɪᴛ ᴄᴇ ᴊᴏᴜʀ-ʟᴀ̀ᴅᴇ'ᴀᴍᴏʀ.. 𝟽 ʜᴏᴍᴍᴇs, ᴜɴ ᴘᴇ́ᴄʜᴇ́...