Luhan hızla ayakta dikilen Sehun'un yanına koştu.
"Sehun bir şeyin var mı?" Luhan parmaklarını Sehun'un yumruk yediği dudakta dolaştırırken Sehun bileği tutup eli uzaklaştırdı. Sehun bahçeden çıkarken arkadan Sehun'u takip etti.
"Sehun-ah?" Sehun'un sırtına dokundu. Merdivenlerden çıktıklarında Sehun elini kendi odasının kapı koluna koydu. Luhan son kez şansını denemek için tekrar elini kaldırdı.
"Sehu-" Sehun havadaki eli kavrayıp Luhan'ın kollarını tutup sertçe kapıya yasladı.
"Sehun-ah?" Sehun kolları daha çok sıktı.
"Şimdi bana her şeyi anlatacaksın." Luhan başını olumsuz bir şekilde sallayacağı sıra çeneyi tutup sıktı.
"Sana.anlatacaksın.dedim." Dişlerini sıkarak konuştuğunda Luhan yutkundu. Sehun kapıyı açıp Luhan'ı yatağa oturttu ve kollarını göğsünün altında birleştirip kaşlarını çattı.
"Anlat."
"Bir lamba eksik." Luhan kıkırdayarak konuştuğunda Sehun anlamadığı için tek kaşını kaldırdı.
"Hani sorguya çekerken yapıyorlar ya."
"Luhan!"
"Tamam be! Sen de hemen bağırıyorsun." Luhan bağdaş kurup daha rahat bir pozisyon aldı.
"2 yıl boyunca Wufan'la sevgiliydik."
"Öpüştüğünüz resimlerden bunu anlayabiliyordum.""Sehun! Her neyse...patronumun oğluydu ve zaten o şekilde tanışmıştık. Uzun zaman mutlu bir şekilde devam ettik ama bu süre zarfında Wufan'dan çoğu kez korktuğumu fark ettim. O-Onun dokunuşları farklı hissettiriyordu...ürpertiyordu. Buna hazır olmadığımı söyleyince biraz üsteliyordu ama en sonunda pes ediyordu. Gayet mutluyduk ta ki ben bir şeyi fark edene kadar. Yavaş yavaş bana yakın insanların yok olduğunu fark ediyordum. Arkadaş diyebileceğim kim varsa Wufan'ın onları işkence zoruyla ülkeden gönderdiğini öğrendim. Bunu gitmeden önce beni gitmeden önce uyaran bir arkadaşımdan öğrendim. Wufan'ı takip etmeye başladım. Lanet olsun ki haklıydı. O hastaydı. İnsanlarla göz teması bile kurunca kızmaya başladı. Git gide kabalaşıyordu. Sanki ilk tanıdığım Wufan değildi ya da o tanıdığım Wufan onun gerçek yüzünü gizleyen bir maskeydi. S-Sonrasında..." Yutkunup parmaklarıyla oynamaya başlayınca Sehun yatağa oturdu.
"Devam et."
"Sadece bir elemana gülümsemiştim Sehun... O-o gün bir cezadan bahsetti. İlkten ne bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Üstündeki kıyafetlerin yere düşmesiyle kafamda bir şeyler oluşmaya başlamıştı ama bunu yapabileceğini tahmin etmemiştim. Korkuyordum. Tanrım daha 17 yaşındaydım. O bana dokunmaya başlayınca reddettim ama her zaman ki gibi olmadı. Durmadı Sehun, ona yalvarırken daha da ileri gitti. Bana bunu bir ay süre boyunca yaşattı. Sanki ceza vermek için bilerek yapıyordu. Her şeye kızıyordu. Vücudumun tükendiğini hissettiğimde daha fazla dayanamadım. Onu hastaneye kapattırdım. Bu sadece onu orada dört ay tutmuştu çünkü mükemmel bir oyuncuydu. Sonra iş yerindeyken aniden karşıma çıkınca bir şaka olduğunu düşündüm. Bana yüzündeki korkunç gülümseme ile ilerleyen bir şaka. Onu kızdırdığımı söyledi. Yine aynısını yapacaktı. Yumruk attığım sıra babası gördü. Görmesi ile kovulmam bir oldu. O gün evime geldiğinde sen olmasan yine aynı şeyler tekrarlanacaktı. Gitmeliyim Sehun." Sevimlice burnunu çekip kolunun tersi ile yanağından akan yaşları sildi.
"Her geçen gün daha çok kızıyor. Cezam artıyor. Popom oturulmaz hale gelecek ha?" Buruk bir şekilde gülümsedi.
"O herife bir yumruktan fazlasını atmalıymışım." Sehun yumruğunu sıktı. Luhan kıkırdadı.
"Ama o sinirlenirse çok kötü olabiliyor." Sehun gözlerini devirdi.
"O sadece senin üzerinde işe yarıyor." Luhan yavaşça Sehun'a vurdu.
"Yani şimdi sen ilk birlikteliğini 17 yaşında oldun ha?" Luhan başını eğdi.
"Neden hiç konuşmak istemediğim kısmı merak ediyorsun?" Sehun Luhan'ın çenesini tuttu ve göz teması kurabilecek şekilde kaldırdı.
"Evet on yedi yaşımda o olaydan sonra bana dokunan herkesin dokunuşlarından tiksindim." Sehun tuttuğu çeneye baktı. Ondan tiksinmiyor muydu? Elini bele koydu.
"Bir şey deneyeceğim." Sehun Luhan'a yaklaştıkça Luhan hafifçe çekildi ve dudaklara bakıp yutkundu.
"Luhan." Dişlerinin arasından tısladı. Luhan gözlerini kırpıştırarak baktığında Sehun aniden enseyi kavrayıp sertçe kendine çekti. Dudaklara yapıştığında kendi dudaklarını küçük dudaklar üzerinde oynattı. Luhan karşılık vermediğinde kaşları çatıldı. Luhan'ı yavaşça yatırıp üstüne çıktığında Luhan ellerini Sehun'un göğsüne koyup uzaklaşmaya çalıştı.
"Sehun?" Uzaklaşamadığı için Sehun'un dudaklarına fısıldadı. Sehun ensedeki elini aşağıya indirip beli tuttu.
"Sadece benden tiksinip tiksinmediğine bakmak istiyorum."
"Bunu sorsanda cevap veriri-mmgh..." Sehun başını yana eğip dudakları sanki sömürmek istercesine öptüğünde Luhan hafifçe Sehun'un tişörtünü sıktı. Dudağa son kez öpüp boyuna öpücükler kondurduğunda Luhan gözünü sıkıca kapattı.
"Mmh..." Luhan mırıldandığında Sehun başını kaldırdı.
"Bir daha inleme." Sertçe konuştuğunda Luhan neden kızdığını anlamadı.
Sehun elini tişörtten içeri sokup beli hafifçe okşarken boyunu dişledi.
"Ahhm..." Sehun sertçe kalçaya vurdu.
"Lanet olsun! Sana inleme dedim!" Sehun hızla tuvalete doğru ilerlediğinde Luhan hiçbir şey anlamadığı için başını eğip önünü gizleyerek giden Sehun'un arkasından baktı.
•
Yazım hatalarını kontrol etmeye zamanım olmadı. Varsa özür dilerim.-BuingBuing.