"Luhan?" Sehun Luhan'ın odasına girip seslendi. Luhan Sehun'a dönüp baktı.
"Efendim?"
"Luhaan?" Sehun Luhan ile göz teması kurmayıp uzakta birine sesleniyormuş gibi bağırınca Luhan Sehun'un ne yapmak istediğini anlam veremediği için başını sevimlice yana yatırıp anlam vermeye çalıştı. Sehun Luhan'a bakıp kahkaha attı.
"Odadan en son çıktığımda on dokuz yaşında bir çocuk bırakmıştım." Luhan'ın köpekli pijamasına bakıp tekrar gülmemek için yanağının içini dişledi.
"Şimdi bir baktımda on iki yaşlarında bir çocuk var odada."
"İyi! O zaman git kendine büyük gözüken bir oyuncu bul." Luhan bavuluna ilerleyeceği sıra Sehun kollarından tuttu.
"Tamam sakin ol hemen kızma." Luhan kollarındaki eli ittirdi.
"Çık."
"Ha?"
"Uyuyacağım Sehun."
"Tamam ufaklık." Luhan'ın saçlarını karıştırınca Luhan sinirle dudaklarını dişledi.
*
Luhan sabah kalkınca boğazındaki kuruluktan rahatsız olup su içmek için mutfağa indi. Mutfakta Sehun bir şeyler ile ilgilenirken mutfağa sesli bir şekilde Jongin geldi ve Sehun'a sarılmak için kollarını açtı. Sehun kollarını açınca Jongin' in ilgisini mutfakta su içen Luhan çekince kollarını o yöne doğru çevirdi. Sehun havada kalan kollarını aşağı indirdi. Luhan bardağı tezgaha koyup ona doğru açılan kollara baktı. İşaret parmağıyla kendini gösterdi.
"Ben mi?" Tanımadığı biri ona kollarını açınca şaşırmıştı tabii.
Jongin Luhan'a sarılınca Luhan gözlerini irileştirdi. Sehun ikiliye gözlerini devirerek baktı. Jongin Luhan'dan ayrılıp Sehun'a döndü.
"Sarıldığım güzelliğin kim olduğunu öğrenebilir miyim?" Jongin su doldurup içerken Sehun cevapladı.
"Eşim oluy-" Sehun'un sözünü Jongin'in ağzından çıkıp yüzünü ıslatan sular bölmüştü. Gözlerini kapatıp kolunun tersiyle yüzünü sildi. Jongin Luhan'a bakıp Sehun'a geri döndü.
"Sübyancı mısın?!"
"Ne saçmalıyorsun?"
"On altı yaşında biriyle evlenmen yasal değil."
"O zaman sorun yok çünkü on dokuz yaşında." Luhan sıkıntıyla nefesini verdi.
"Tanrım cidden! Yaşımla alıp veremediğiniz ne?" Mutfaktaki ikili Luhan'ın ne dediğini umursamadan konuşmaya devam etti.
"Hem seninle birgün görüşmedik nasıl hemen evlenirsin ve bu güzelliği benimle paylaşmazsın." Jongin yalandan burnunu çekince Luhan ikiliye boş boş baktı.
"Eşya mıyım ben?" Sehun ikilinin sorularına cevap vermekten yorulunca elini alnına vurup derin bir nefes aldı.
Kısa sürede herşeyi Jongin'e özet geçince Jongin'in yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Hayır Jongin." Jongin Luhan'a bakıp pis pis sırıtırken Sehun hafif kaşları çatık Luhan'a baktı.
"Odana çık Luhan."
"Ama sıkılıyorum."
"Jongin tarafından becerilmek mi istiyorsun?" Jongin Luhan'a gülümseyip göz kırpınca Luhan gülümsedi.
"O öyle bir şey yapmaz."
"Çocukluk arkadaşımı benden iyi mi tanıyorsun?" Jongin kolunu Luhan'ın beline sardı.
"Üzgünüm o haklı Luhan." Luhan hızla Jongin'den kaçıp salona girince Sehun alayla sırıtan Jongin'e baktı. Kafasına sert bir şaplak attı.
"Yah! Karıma sulanmayı kes." Jongin kafasını ovuşturdu.
"Gerçek bile değil niye sahipleniyorsun ki?" Sehun cevap bulamayınca boğazını temizleyip önüne döndü.
*
Jongin ile Sehun bir süre sonra Luhan'ın gittiği odaya girdi. -Babasının odası-
"Luhan babamı rahatsız etme dinlensin." Sehun konuşarak gülüşen ikiliye bakınca sustu.
Luhan, Bay Oh'un yanında duran koltukta otururken gülüyordu.
"Babamı rahatsız etmiyorsun umarım."
"Sehun sen nasıl bir iyilik yaptında onun gibisini buldun?" Sehun yapmacık bir şekilde gülümsedi.
Sehun Jongin'le gezmeye çıkarken Luhan, Sehun'un babası ile oturup sohbet ediyordu. Sehun titreyen telefonunu cebinden çıkarıp kulağına götürdü.
"Ne var?"
"Sehun baban-"
"Geliyorum."
"Öyle değ-" Sehun kucağında oturan kızın belinden elini çekip, hızla itti ve Jongin'i arkada bırakarak çıktı.
Sehun arabayı kullanırken istemsizce direksiyonu sıkıyordu. Hızlı sürüşünün sayesinde normalde uzun süren yolu kısa zamanda tamamlayıp eve varmıştı. Kapıyı hizmetçi açınca hızla babasının odasına koştu.
"B-baba?" Kesik kesik nefesler alırken odaya daldı. Babası hala Luhan ile konuşmaya devam ediyordu. Rahatlıkla nefes verip kalbini tuttu ve sonra bakışları keskinleşti.
"Luhan hayatım bir dakika gelir misin?" Dişlerini sıkıp tıslayınca Luhan Sehun'a döndü. Ayağa kalkıp, Sehun'u takip ederken Sehun ince ve dar bir koridora geldi.
"Sehun?" Sehun yürümeye devam edip aniden durdu ve Luhan'ın bileğini tutup sertçe duvara itip üzerine yaklaşınca Luhan yüzünü buruşturdu.
"Niye yaptın bunu şimdi? Aish! Belim ağrıdı sen-"
"KAPA ÇENENİ!" Sehun kükrediğinde Luhan korkup yerinden sıçradı.
"Baban senden birşey almanı isteyecekti onu söylememi istedi ama sen fırsat vermedin."
"Babam benim için çok değerli anlıyor musun? Senin gibi bir çocuk bunu henüz anlayamaz çünkü baban hasta değil!"
Sehun Luhan'ı son kez duvara sertçe itip gözlerine baktı. Gözleri öncekinden daha fazla parlıyordu. Yoksa gözlerimi dolmuştu. Daha dikkatli baktığında derin bir acı görüyordu. Canını yaktığı için mızmız bir bebek gibi ağlayacak mıydı yoksa? Alayla sırıttı ve koridorda ilerlerken kalbine bıçak gibi saplanan sözleri duydu.
"Doğru çünkü hasta olacak bir babam yok." O an Luhan'ın kendini tanıtırken söylediği şeyler aklına geldi. Gerçek ailesi onu başka bir aileye vermişti...
-BuingBuing.