Sehun avucunu içini alnına vurdu. Diğer durağa doğru yavaş bir şekilde yürürken aklına gelen görüntülerle uzun bacaklarını hızlandırdı. Luhan hala o arabadaydı. Hem de o kalabalığın içinde. Adımları git gide büyürken bir kaç dakika sonra uzun bacakları sayesinde durağa ulaştı. Luhan, duraktaki küçük banka oturup parmaklarıyla oynuyordu.
"Luhan!" Sehun nefes nefese olmasına rağmen bağırıp, daha hızlı koştu. Luhan'ın önünde eğilip, titreyen elleriyle Luhan'ın yanaklarını kavrayıp telaşla inceledi. Tişörtü çekiştirip boyunda başka yeni bir iz eklenmişmi diye baktı. Kollarınada bakıp bele bakmak için tişörtü kaldıracağı sıra Luhan durdurdu.
"N-Ne yapıyorsun S-Sehun?"
"Bir şeyin var mı? İyi misin?" Luhan Sehun'un telaşına şaşkın olsa da yavaşça başını salladı.
"Sana dokunmadılar değil mi?" Luhan duyduğu soruyla başını eğince Sehun şüphelenip tek kaşını kaldırdı.
"Konuşacak mısın?"
"Dokunmaya çalıştılar ama yumruk atıp çığlık attığımda ne olduğunu anlatamadan beni arabadan attılar. Bende buraya kadar yürüdüm." Luhan dudaklarını öne çıkararak sanki yumruk atan o değilmiş gibi sevimli bir şekilde konuştu.
"Nerene dokundu o piç?" Luhan elini kalçasına götürdüğünde Sehun sinirle ayağa kalktı.
"Kalçana mı?! Şimdi başka bir arabaya binsem yakalarım!" Luhan Sehun'un yükselen sesiyle gözlerini kırpıştırdı.
"Ne kalçası? Sadece popomu kaşıdım." Luhan poposunu kaşırken konuştu.
"Ayrıca sadece belime dokundu. Zaten onu dokunduğuna pişman ettim. Çok sert vurdum. Tıpkı bir erkek gibi."
"Ya...evet öyle yapmışsındır." Sehun alayla konuştuğunda Luhan bunu fark etmeyip gülümsedi. Ayağa kalkıp Sehun'un koşarken birbirine giren saçlarını düzeltti. Parmak uçlarında yükselip, elleriyle saçları düzgün bir şekilde ayırdı. Sehun düşmemesi için ince beli tutup kolaylık sağladı. Luhan, gülümseyip geri çekildi. Sehun'un elini tuttu.
"Şimdi nereye gidiyoruz?"
"Aç mısın?" Sehun Luhan'ı geldiği yöne doğru yürütürken sordu. Luhan ilerlerken ayaklarını izliyordu.
"Bir iki saniye sessiz kalırsan karnım sana cevap verebilir."
"Sessiz kalmadan da duyabiliyorum. O sesleri." Sehun sırıtınca Luhan somurtup karnını ovuşturdu.
"O zaman niye soruyorsun?"
"Sen hep bu kadar çok konuşur musun?"
"İyi bir daha konuşmam ama sadece senle."
"Bu sanırım cezadan çok bir ödül gibi." Luhan duyduğu şeyle dudaklarını büzünce Sehun sırıtıp Luhan'ın saçlarını karıştırdı.
Luhan küçük adımları yüzünden Sehun'a yetişmekte zorluk çekiyordu. Hafifçe hızlanıp Sehun'un elini çekiştirdi.
"Biraz yavaşla."
"Benim yavaşlamam değil, senin hızlanman gerekiyor."
"Üzgünüm, at gibi bacaklara sahip değilim."
"Bacaklarını fazla ezmemelisin bence." Sehun Luhan'ın bacaklarına bakıp çarpık bir şekilde sırıttı. Luhan gözlerini devirdi ve geldikleri kafeye baktı. Abartılacak kadar büyük olmasa da oldukça modern bir kafeydi. Luhan içeri girdiğinde eğilen çalışana baktı. Neden eğilmişti ki?
Arkasını döndüğünde Sehun'u gördü ve gözlerini devirip cam köşesinde bir masaya oturdu. Sehun karşısına geçtiğinde konuştu.
"Neden herkes önünde eğiliyor ki saçmalık."