Luhan havanın karardığını görünce Sehun'un gelmeyeceğini kabullenip ayağa kalktı. Yoldan geçen bir genç kızın önüne geçti.
"Bayan?" Kız bakmayınca koluna dokununca yüzüne inen tokatla şaşkınlıkla gözleri büyüdü ve yanağını tuttu.
"B-Ben yolu soracaktım."
"Sapık!" Genç kadın bağırıp hızla ilerleyip gidince Luhan şaşkınca arkasından baktı.
"Kore'de yolu sormak sapıklık mı? O zaman nasıl bulacağım bu evi?!" Yoldan geçen adamı görünce heyecanla önüne geçti.
"Benim bir yolu sormam lazım...ama lütfen bana vurmayın!" Luhan sevimlice bağırıp yanaklarını tutunca adam sırıttı.
"Tabii yardımcı olabilirim. İsterseniz benim evimde birlikte bir gece geçirebiliriz." Adam sırıtıp yaklaşınca Luhan yapmacık bir şekilde gülümsedi.
"Gerek yok. Siz sadece bana nerede olduğumu söyleyin." Adam hızlıca tarif edip elini Luhan'ın beline koydu.
"Gitmek istediğin yere kadar kötüreyim mi?"
"Gerek yok." Luhan sinirle tıslayıp hemen uzaklaştı. Telefondan hızla Sehun'u aradı.
"Seni göt herif! Senin yüzünden ne hallere düştüğümden haberin var mı?!" Luhan sinirle bağırıp uzakta onu inceleyen çocuğa baktı.
"Sehun neredesin?"
"Eve dönüyorum."
"Lütfen...sana ihtiyacım var." Luhan gözlerini kapattı.
"Kendi başının çaresine bak."
"S-Sehun yolu bilmiyorum, hava karardı ve ayrıca ben cidden aşırı üşümeye başladım." Sehun sırıtıp telefonu kapatınca Luhan elleri ile üşüyen kollarını okşadı. Tek çaresi kalmıştı. Wufan'ın telefon numarasını çaldırdı.
"Wufan sana ihtiyacım var."
"N-Ne?! Neredesin Luhan? Çabuk söyle ne istiyorsun hemen yapayım."
"Sobangseo-gil civarlarındayım." Az önce tarif eden çocuğun söylediği kısmı söyleyip yakınındaki bir kaç tabela ismini söyledi. Kaldırıma oturup ellerini birbirine sürtüp gözlerini yumarak bekledi.
Uzun süre daldıktan sonra üstünde kalın bir hırka hissetti ve soğuk zeminle teması kesilmişti.
Luhan'ın başı öne düşünce kafasını geriye atıp gözlerini açtı. Arabada olduğunu fark edince gözlerini yumdu.
"Teşekkür ederim Wufan." Luhan sesli solumaları duyunca tuhaf hissetti. Kızmış gibi nefes alıyordu. Şimdi Wufan'ı kızdıracak ne yapmıştı ki?
"Wufan ha?! Seni tekrardan mı orada bırakmamı mı istiyorsun?" Luhan gözlerini açıp Sehun'a baktı.
"Sehun!"
"Evet Sehun. Wufan değil. Ne o üzüldün mü?" Sehun direksiyonu daha çok sıkarak sorduğunda Luhan üstündeki Sehun'un hırkasına daha çok sokuldu.
"H-Hayır, sadece gelmeyeceğini düşündüm." Sehun cevap vermeyince arabanın sessizliğine Luhan'ın telefonunun sesi hakim oldu.
"Wufan ben..."
"Sen neredesin? Tanrım! Yoksa biri sana bir şey mi yaptı? Konuşsana Luhan çıldırmak üzereyim!" Wufan seslice bağırdığında zaten sessiz olan arabada herşey duyuluyordu. Sehun, Wufan'ın çığırmalarını duyunca gözlerini devirdi. Hızla telefonu çekti.