16. BÖLÜM

1.1K 235 11
                                    

Selamlarrr. Bugün bir fikirle geldim bakalım beğenecek misiniz🤗

Diyorum ki artık günde tek bölüm değil de iki bölüm mü paylaşsam?

Evet, bundan sonra böyleeee. Günlük iki bölüm gelecek.

Haberimi de verdikten sonraa iyi okumalar diliyorum. 💫⭐

Ha bu arada bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalımm. ❤❤

🪽🪽

Dilime vurulmuş prangalar okyanus mavilerimin hırçın dalgalarından kaynaklanıyordu. Sükut beni ele geçirirken zamanın hiçbir hükmü kalmamıştı nazarımda.

Aren ve ben.

Mavi ve grinin soğuk savaşı başlamıştı, aramızdaki sükut yalnızca bunu gösteriyordu. Hiçbir duyguya yer yoktu, hiçbir söz anlatmazdı içinde bulunduğumuz durumu. Gözlerimizdeki sessiz savaş hükmünü korur, bizi esareti altına alır ve yok ederdi. Bu savaşın kazananı olamazdı, zira savaşın içindeki herkes kaybetmeye mahkumdu…

Ona ne olmuştu bilmiyordum, neden bu şekilde davranıyordu bilmiyordum ama en önemlisi de neden kendine hakim olamıyordu bilmiyordum.

Onun hakkında yanılmadığıma adım gibi eminken sergilediği bu davranışı ile o kadın da emin olmuştu. Aren'de bir şey vardı, ona kendini kaybetmesine neden olacak bir şey yapılmıştı. Ve bunu da Wizard'dan başkası bilemezdi.

Şu dakikada ise ona gitmeye, onunla konuşmaya ya da gözlerinin içine bakmaya korkuyordum. Ya bana da zarar verirse diye gıkımı çıkarmadan oturduğum ikinci saatimdi bu ama üçümüz arasında ilerlemeyen dakikalar gibiydi.

Aren'in özrüne hiçbir cevap vermeme rağmen yanımdan ayrılmamış, benim gitmeme de izin vermemişti. Kadın ise hâlâ olayın şaşkınlığı ile duvar dibine çökmüş bomboş gözlerle bakıyordu etrafa.

Sessizlik canımı sıkarkan kalbimi yerinden edecek kapı sesi duyuldu. En ufak bir sesten bile korkmaya başlamıştım artık. Yerimden sıçrayıp ayağa kalkmamla korku dolu gözlerimi Aren'e çevirmem bir olmuştu. O da bana bakıyordu ama korkuyla değil, hüzün ve şaşkınlık ile.

"Vera? "

Salondan adımı seslenen Asra'nın sesi ile rahat bir nefes verdiğimde kalbimin duracağını hissediyordum. Gözlerim kapıya bakarken kısa sürede onun varlığı doldurdu boş kapıyı.

"Vera! " dedi bu sefer de endişe dolu bir sesle. "Ne oldu sana, yüzün bembeyaz olmuş! "

Korku beni esareti altına alırken tek yapabildiğim Asra'ya bakmaktı göz kırpmadan. Burada bir şeyler döndüğünü anlamıştı halimizden ama olayların büyük olabileceğini tahmin etmiyordu anlaşılan.

"Aren! " Bu sefer de ona döndü. Şaşkınlık ve öfke dolu bir sesle adını zikretti. İkimizden de bir cevap alamayınca kadına döndü bu sefer de.

"Feris! " Asra kadının adını bildiğine göre onu tanıyor olmalıydı, kim bu kadın diye düşünmek isterdim içinde bulunduğum duruma nazaran.

Hiçbirimizden de bir cevap alamadığında sinirle ayağını yere vurdu. Burada dönen olayları kimden duyacağını merak ediyordum ama benden duymayacağı kesin bir gerçekti.

"Biriniz bana burada neler döndüğünü anlatacak mı!?"

"Aren." diye söze başladı Feris. Hepimizin gözleri de ona döndüğünde o şaşkınlığının atmış öfke dolu gözleriyle Aren'e bakıyordu. "Boğazımı sıktı birdenbire. "

"Ne!? "

Pekala boğazını sıktığı kısım doğruydu ama birdenbire kısmı biraz şüpheliydi. Ne de olsa Feris koluma dokunmuş ve sıcaklığımı hissetmişti. Aren de onu korkutmaya çalışırken kontrolünü kaybetmişti.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin