111. BÖLÜM

131 28 0
                                    

Son 5...

Bölümler azaldıkça duygularım depreşiyor ama ne yapalım, başlangıçta da Hüma'nın dediği gibi her başlangıcın bir de bitişi var... 🥺

Neyse ağlamıyoruz, en azından şimdilik ama bölüm içinde ağlayabiliriz. 🥲

Hadi geçelim artık bölüme, iyi okumalar diliyorum.

Yıldızı patlatmayı unutmayınn. 😇

🪽🪽

Bir başlangıcın bir de bitişi vardı.
Başlangıç ne kadar mutluysa bitiş de o kadar hüzünlüydü.

Sabah buraya geldiğimizde Aren ile heyecandan ölürken şimdi ise kalbimiz paramparça oluyordu. Muhafızlar çitin arkasından gitmemiz için beklerken çocuklardan ayrılacak olmamız kalbime dokunuyordu.

Onlara bu kadar kısa sürede alışıp bu kadar kısa sürede ayrılmamız adil değildi.

Çocuklar dolan gözleri ile Aren ile bana bakarken boğazımdaki oluşan düğümden Aren'de de olduğunu biliyordum. Öne kaykılarak yerimden kalktığımda Güneş beklemediğim bir anda bacaklarıma sarıldı.

“Gitmeyin.” Dudaklarım buruldu, ağlamak istiyordum delicesine ama ağlamamalıydım.

“Bebeğim.” dedim ellerimi omuzlarına koyarken. Onu kendimden uzaklaştırdım biraz ve gözlerinin gözlerime değmesini sağladım. “Gitmek zorundayız. “

Aren kılını kıpırdatmıyordu, öylece donmuş bir halde dururken diğer ikisi de Güneş gibi bacaklarıma sarıldılar.

Tanrı'm çok zorlanıyordum!

“Bizi bırakmayın! “ Tek damla gözyaşım düştü mavilerim gökyüzüne ulaşırken. “Anne bizi bırakmayın! “

Dayanma noktamın en sonuna gelmiştim. Onların bana anne, diye hitap etmesi bir yanayken yalvarmaları bambaşka bir duyguydu.

Hanedan mensuplarının söylediği gibi onlara tekrar geleceğimize dair ümit veremezdik, zira onlara yapılabilecek en büyük kötülük bu olurdu. Hiçbir şey diyemezdik, bu saatten sonra kelimeler kifayetsiz kalırdı.

“Çocuklar.” dedi Aren sonunda kendine gelirken. Sesini sert tutmaya çalışıyordu. “Gitmemiz gerek. “

Ağlamaya başladılar, gözyaşlarını içlerine akıtırken sarsılan omuzlarından sarıldım her birine de. Acılarını acımda hissediyordum ama yapabileceğim hiçbir şeyim olmaması canımı daha da yakıyordu.

Bilemezdim, böyle olacağını tahmin edemezdim.

“Ne zaman gelirsiniz bir daha? “ Sorusuna da cevap yoktu, kahretsin! Neden bütün kelimeler hükmünü yitirmişti?

“Gelmeyeceğiz.” dedi Aren net sesiyle. Çocuklar şaşkınlıkla babalarına döndüler.

“Bizi sevmiyor musunuz? “ Gözyaşlarım bir kez daha aktı.

“Sevmez olur muyuz güzel kızım. “ diyerek elimi saçına götürdüm Mercan'ın. “Çok seviyoruz hem de. “

Minik elleri yanaklarımı buldu, ıslatan yaşlarımı minik parmakları ile sildi. “Ağlama.”

Bedenimi kastım, karşılarında ağlamak kader berbat bir durum daha yoktu. Yüzümdeki minik elini avucumun içine alıp dudaklarıma götürdüm. Elinin üstünü öptüğümde gülümsemeye çalıştım.

“Ağlamıyorum ama siz de üzülmüyorsunuz tamam mı? “

“Bir daha gelmeyeceksiniz değil mi? “ Onlar zeki bir çocuktu, yalan söylemenin manası yoktu.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin