129. BÖLÜM

53 18 0
                                    

Geldik bugünkü bölümeee, buraya kadar nasıldı bakalım bölümler?

Az kaldığını söylemek istiyorum biraz buruklukla 🥲

Ama her şeyin bir sonu var, bakalım Vera'nın sonu nasıl olacak?

Geçelim mi bölüme?

Tabii önce oylamayı ve okurken yorum yapmayı unutmamayı hatırlatayım.

İyi okumalar canlarım. 😘

🪽🪽

Vera’dan…

İnsanın nasıl bir parçası olmadığında bedeninde eksik hissediyorsa annem ve babam olmadan yaşarken eksik hissediyordum.

Ben Vera Tamar. Babamı hiç görmedim, ben doğmadan öldüğünü söylerdi annem ama ondan hep bahsederdi. Hatta baş ucumda fotoğrafı dahi vardı babamın, bazı gecelerde annemle ona bakar ve birlikte ağlardık. Onun babamı çok özlediğini biliyordum ama ona çare olamamak zoruma giderdi, yine de teselli etmek için sımsıkı sarılırdım ona.

Ve sonra o da gitti benden. On yaşındayken hayatımın en güzel gününde annemi kaybettim ben. Neşeyle çıktığımız yolda sonumuz hüsranla bitmişti ve en son da hayal kırıklığı ile.

Hep o hastaneden güle oynaya çıkmayı hayal etmiştim annemle, hep el ele tutuşup çıktığımızı. Olmamıştı, annem beni yalnız bırakmıştı.

Kendisi soğuk tabuta girmişti ama ruhumu da yanında götürmüştü.

Annem günlerce yoğun bakımda kaldığında bir an bile başından ayrılmamıştım eğer uyanırsa gördüğü ilk ben olayım diye. Her gün, her saat dua ettim Tanrı'ya annemi iyileştirsin diye ama kabul etmedi duamı, annem iyileşmedi.

Benden gitti, babamla kavuştu.

Onda sonra kendime gelememiştim bir süre, aslında hiç gelememiştim, çünkü biliyordum insan annesiz yaşayamazdı. Ben de yaşayamadım. Ben hep annemi bekledim bir gün gelir diye, gelmedi.

Babam da annem de beni bir başıma bırakıp gittiler bu koca dünyada.

Sekiz yıl… Koskoca sekiz yıl geçirdim annemsiz, sekiz yıl daha büyüdüm, sekiz yıl daha ayrı kaldık.

On sekiz yaşındaydım. Babam hiçbir anımı görmemişti, annem de on yaşından sonraki anılarımı görmemişti. Büyümüştüm, birçok karnem olmuştu, hiçbirini de gösterememiştim onlara. Sadece kuru toprağa…

Her karne alışımda annemin mezarını ziyaret etmiştim, annem gözlerime bakıp içlerindeki mutluluğu göremese de mezarında kendimi teselli etmiştim. Okuldan çıkıp mutlulukla annemin yanına gelir, kuru toprağın üstüne yatıp gözyaşlarımı akıtırdım toprağına. Onun kokusunu duymak isterdim, eşsiz kokusunu, Sakura'yı.

Bahçemizde onun kokusu vardı hep, dedem o ağacı annemin diktiğini ve büyüyene kadar gözü gibi baktığını söylerdi. Hatırlıyordum, annemle çoğu zamanımız o ağacın altında geçerdi, dökülen pembe yapraklarının altına oturur annemin bana kitap okumasını isterdim.

Benden gittikten sonra onun kokusunu o ağaçta bulmuştum, çünkü annem Sakura kokuyordu.

Bugün lisenin son günüydü, son kez karnemi alacaktım. Sabah güzelce hazırlanıp okula gitmiştim ve öğleye doğru karnemi alabilmiştim. Okul çıkışı arkadaşlarım eğlenceli bir şeyler yapmak istediklerini söyleyip beni de davet ettiklerinde onları geri çevirmiştim, çünkü uğramam gereken başka bir yer vardı.

Hep olduğu gibi annem.

Elimde karnem heyecanla okuldan çıkıp annemin olduğu mezarlığa ilerledim hızlıca. Mezarlığın girişindeki güvenlikten geçtiğimde artık ezbere bildiğim o yollardan geçtim elim kalbimde. Bu yollar ilk zamanlar daha çok acıtıyordu canımı ama artık alışmıştım, o kadar da acımıyordu.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin