130. BÖLÜM

47 19 1
                                    

Hellolarrr, bugün unutmadan geldim bölümü paylaşmaya. :)

Nasılsınız öncelikle onu sorayım, beni soracak olursanız ben iyiyim. 🤍

Bölümü soracak olursanız da cevabı size bırakayım. 🤗

Hadi bölüme geçelim, iyi okumalar bebekler. 🌺

Yıldızı boyamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ✨

🪽🪽

Hüma’dan…

Günler hiç acımadan geçip gitmişti, Araf'ta tek mevsim yaşanırken Dünya'da birçok kez aynı mevsim yaşanmıştı. Bir yerden sonra geçip giden günleri saymayı bırakmıştım ama hep o günü bilirdim.

Kızımın doğum gününü…

Bugün ondan gittikten sonraki sekizinci doğum günüydü, kızım on sekiz yaşına girecekti.

İçimde buruklukla harmanlanmış bir mutluluk kol gezerken her seferinde olduğu gibi Arenle birlikte Dünya'ya gitmek için hazırlık yapıyorduk. İkimizin de çok kısa sürede hazırlığı bittiğinde hızlıca saraya gidip Dünya'ya gitmek için hazırlanan büyüden içmek için arabaya bindik.

Aren oldukça sessizdi, keza ben de öyle. Bugün, her zamankinden farklı olarak içimde tarif edilemez bir huzursuzluk vardı. Nedenini bilmiyordum ama sanki ölü kalbim bir farklı atıyordu bugün.

Aren'e baktım yollar altımızdan kayıp giderken, gözleri sadece yolda geziniyordu. Tekrardan önüme döndüm ve akıp giden yola baktım.

Kısa sürede sarayın önüne geldiğimizde yavaşça arabadan inip içeriye doğru ilerledik. Sarayın büyük kapısından geçip yedi heykelden ileriye gittiğimizde sarmal merdivenleri çıktık. Her zamanki gibi hanedan mensuplarının olduğu odaya girdiğimizde onlara saygıyla selam verip ilerledik.

“Merhaba.” dedim tam karşılarında dururken.

Bahram'ın gözleri gözlerimi buldu. “Hoş geldiniz Hüma, biz de sizin hakkınızda konuşuyorduk.”

Kaşlarımı çatarak sordum. “Neden ki?”

“Bugün kızının doğum günü biliyoruz ve siz de büyüyü almaya geldiniz ama…” Ama mı, anlamamıştım. “Bu seferlik gidemeyeceksiniz, üzgünüm.”

Kaşlarım daha da çatılırken neden olduğunu sorgulamaya çalışıyordum içimde. “Ne oldu?”

İçimdeki soruyu benim yerime Aren sorduğunda Bahram her ikimize de baktı ve ardından arkasını döndü. Diğerlerinin yanına gidip Uriel'in elindeki kağıdı aldı ve elindekini uzattı.

Uzatılan kağıdı elinden sertçe çekip aldığımda katlanan yerlerinden açtım ve mavilerimi üstünde yazılan siyah mürekkepte gezdirdim.

“Sayın Hanedan Üyeleri,

Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bendeniz Antonius, aslında Uriel size benden bahsetmiştir fakat ben de bu mektubumda kısaca bahsetmek isterim. Ben Uriel'in yakın arkadaşı Talia Rossi'nin bir arkadaşıyım. İkisi ile oldukça fazla vakit geçirdim ve birbirimizi tanıma şansımız böylece oldu. Çok uzatmak istemiyorum efendim, ben ve Uriel birbirimize kopmayacak bir bağ ile bağlandık ve sizin huzurunuzda da bunu gerçeğe dönüştürmek istiyoruz.

Eğer müsaadeniz varsa hemen bugün nikahımızın kıyılmasını temenni ediyoruz. Vereceğiniz her türlü karara saygım vardır efendim.

Saygılarla…
Antonius”

Anlamayarak başımı kağıttan kaldırdım ve Bahram'a baktım. Bana üzgün gözlerle bakarken kağıdı Aren’e uzattım, o da yazılanları okumaya başladığında sordum.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin