𝟐.𝟖

625 251 7
                                    

Lal Yarkın

Yastığımın altındaki telefonum, Zeynep Bastık'ın aynada kendisini o zannedeceği kadar coverladığı Dua Lipa'nın son çıkan hareketli şarkısıyla titreye titreye çalmaya başladığında el yordamıyla telefonu bulup alarmı kapattım.

Soru 1; Bir insan öğretmense ve yaz tatilindeyse neden sabahın körüne kurduğu alarmla uyanır?

Cevap; Çünkü alışmıştır.

Her sabah erkenden gözlerimi aralayıp, hani bakayım güneşim doğmuş mu efendim diyerek başımı cama çevirip, evet doğmuş efendim demeden güne başlarsam o gün hiçbir şey yolunda gitmeyecekmiş gibi hissediyordum.

Hayır hayır, şaka değildi. Annem, doğum belgemizi önümüze koyup aha da kanıt diyerek delille sabitlemese, aynı rahimde dokuz ay boyunca göt göte yaşadığım şahsın kendisi olduğuna asla inanmayacağım ikizimin aksine sabahın ilk ışıklarında uyanıp güneşi selamlamayı gerçekten severdim.

Hatta en sevdiğim faslı ise gerinme faslıydı.

Kollarımı iyice açıp kemiklerimi çatırdata çatırdata bütün vücudumu gevşeteceğim anda sağ koluma değen bir şeyle irkilirken hızlıca açtım gözlerimi ve bana değen o şeye baktım.

Uzun, esmer bir bacak...

Dirseklerim yardımıyla bedenimin üstünü havaya kaldırıp bacağın sahibinin yüzünü görmeye çalışırken ayaklarımı örten krem rengi çarşafın üstünde yılanı anımsatan dağılmış, upuzun ve kapkara saçlarını gördüm.

Bu saçları gördükten sonra onun Nilay olduğunu anlamamam için hafıza kaybı geçirmiş olmam lazımdı.

Başının ağırlığıyla sıcacık olmuş ayaklarımı Nilay'ı rahatsız etmeden kendime doğru çekip, geniş salonun zeminine boydan boya serdiğimiz yatakları kızların herhangi bir yerini çiğnemeden aşmak biraz uğraştırsa da başardım.

En az kendi evim kadar rahat hissetmekle birlikte avucumun içi gibi de bildiğim evde çıplak ayaklarımın halısız yerlere basarken çıkardığı çıp çıp sesleri eşliğinde mutfağa girdiğimde köşedeki gri buzdolabından soğuk su şişesini çıkartıp tezgaha koydum. Ela'nın, her birinin farklı farklı desenleri olduğu yarım litre genişliğindeki sıralı bardaklarından elime ilk geleni alıp tamamını suyla doldurduğumda elimde bardağımla birlikte mutfağın balkona bağlanan kapısından geçtim.

Her daim oturup dertleşmek için hazır halde bulunan küçük yuvarlak masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekip üzerine kurulurken bir bardak soğuk su eşliğinde beyin sorgulama saatini bugünlük erken başlattığımın farkındaydım.

Çünkü içim çok sıkkındı ve saat sabahın altısı olması yeniden uyumam için yeterli değildi.

En azından bugün.

Yoksa bu saatte uyanıp evin içinde hayalet gibi gezmiyordum, erken uyanmayı seviyoruz dediysek hasta da değiliz hani. Güneşle bakıştıktan sonra tabii ki de yeniden uyuyordum.

Ama bugün onu yapasım da gelmiyordu çünkü alnımın gülen yazısıyla dün gece mecburi bir ayrılık yaşamıştık ve bunun tam da aramızın limonî olduğu bir zamana denk gelmesi ise ne kadar şanssız bir kul olduğumun en net kanıtıydı.

Suyumdan büyük birkaç yudumu sıkkın olan içime yollarken, keşke Teo bana isteğini söyledikten hemen sonra tuvaletim geldi yalanıyla koşa koşa odadan çıkıp, Aren'in ismini bizim kuzenlerden biriyle değiştirmiş olarak geri dönseydim diye düşündüm bir an.

Prensesler De Ağlar |  DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin