"Odalarda ışıksızım, katıksızım, viraneyim!" Yanağıma yapışmasını engellemeye çalıştığım tutamların inadına beni daha da darlamasıyla sesim titrerken dudaklarımı ıslatan gözyaşlarımı emip şarkıma devam ettim. "Seni sensiz duvarlara yazan benim, divaneyim!"
Sesimin bok gibi olması umrumda bile değildi. Zaten hayatım bok gibiydi, sesim de öyle olsa ekstra ne kaybederdim ki?
"Kanım aksı-"
"Ay yeto! Cidden yeto!" Tıpkı kendisi gibi ince sesinden dökülen çığlıkla ortamda adeta flüt sesi çıkaran Nilay kıvırcık saçlarını savura savura delirirken sarkıttığım dudaklarıma kayan simsiyah gözlerini sabır dilercesine yavaşça kapatıp açtı. "Ela artık gerçekten dur be kızım ya! Ağlama hayır! Ağla diye demedim ki ben! Ağlama lütfen ya!"
İçimi çeke çeke ağlamaya koyulduğum koltukta ölü pozisyonuna geçerek kendimi hayattan tamamen koparmayı dilerken ben, havada küçük bir cismin uçtuğunu görür gibi oldum ama emin de olamadım. Zira ağlamaktan şişen, dolayısıyla da baktığımın yüzde on beşlik kısmını zor gören gözlerimin yanlıgısı olma ihtimali de çok yüksekti.
Ancak Nilay'ın Sİ notasından çıkardığı yeni bir çığlıkla havada bir cismin gerçekten uçtuğuna ve gidip de Nilay'ı vurduğuna emin olmuştum.
"Kes sesini be kaşmer!" Tok sesinin asabiyeti bile ayrı bir karizma, ayrı bir seksi olan fettanlar kraliçesi Asu doğuştan alınmış gibi biçimli ve güzel kaşlarını çatarak Nilay'a bakarken arı sokmuşcasına şiş gözlerimi daha da kısarak ona dikkatle baktığımda sol ayağındaki terliğin artık orda olmadığını gördüm.
Demek ki Nilay'a fırlattığı şey anamın topuklu terliğiydi.
"Zaten üzgün kız, dört saatten beri bozuk musluk gibi aralıksız su akıtıyor. Bir de gelmiş burda yeni müstakbel flörtünle düzgünce mesajlaşamıyorsun diye atar gider yapıyorsun kıza!" Flört falan demişken... Benim canım sevgilim... Eskiden olan canım sevgilim... "Empati yoksunu pis kaşmer seni!"
Bu kız avukat olmadan önce de bu kadar agresif ve ters biri miydi yoksa mesleği mi onu bu hale getirdi, bilmiyordum. Sadece... Asu sinirlendiğinde çok korkunç bir insana dönüşüyordu, onu biliyordum.
Korkuyorum a dostlar!
Asu Nilay'ın ağzına sıçar, Nilay da ona kendini açıklama derdiyle götünü yırtarken tepişerek odadan çıktılar. Ben de oluşan sessizlikten istifade etmek suretiyle koltuğun sırtına yüzümü dönüp biraz da bu şekilde ağlamayı düşlediğimde ayak ucumdaki boş kısımda hissettiğim ağırlıkla vücudum minikçe silkelendi.
Sonra üstüme doğru vuran bir karartı hissettim. "Kuşum?"
Feyza'nın kısık sesle mırıldanışıyla kirpiklerim titredi ama ayrılmadı. Zor geliyordu esasen artık gözlerimi aralamak. Etrafa bakmak. Konuşmak. Gülmek. Her şey çok zor geliyordu. Başım zonkluyordu. Bir de kalbim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum.
Saçlarımda hissettiğim şefkatli dokunuşu yüzüme değiyor, ıslak yanaklarımı parmaklarıyla kurutuyorken arkamdaki minicik boşluğa poposunu sığdırıp oturan Feyza'nın ciğerlerine sıkıntılı bir nefes çektiğini duyumsadım. "Bebeğim içme dedik o kadar, dinlemedin içtin. Prensesler de ağlar tamam, birazcık ağla dedik ama sen iyice bokunu çıkarttın. Tamam artık biraz nefes al, gel bir dışarıya çıkalım kafamızı dağıtalım dedik, mezara girer gibi şu koltuğa gömüldün."
Bir damla gözyaşı daha nereden geldiğini anlamadığım yerden süzülüp diğerlerinin peşinden koşarak ilerlerken Feyza onu da tıpkı diğerlerine yaptığı gibi parmaklarıyla imha etti. "Bak boşuna yıpratıyorsun kendini bu kadar, barışırsınız aşkım vallahi barışırsınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesler De Ağlar | DÜZENLENİYOR
Chick-Lit❗️Hikaye düzenlemededir❗️ Onun adı Ela Sever ama siz kısaca Prenses de diyebilirsiniz. Ya da son muhafazakâr bükücü. Seçim size kalmış. Y/N: Prensesler De Ağlar isminde yazılan ilk ve tek hikayedir. İsminin ve/ya içeriğinin (ç)alıntılanması durumund...