𝟐.𝟕

662 240 185
                                    

Ağrıyan başımın çok kısa bir an bana şaşırmam için müsaade edişini izledikten sonra gözlerimi yumduran bıçak gibi sızısıyla Yağmur'un beni niçin aramış olabileceğine dair fikir yürütmeye çalıştım.

Ama o da çok beklemedi zaten. "Abim için aradığımı tahmin etmişsindir."

Şu an ben hiçbir şey tahmin edemem Yağmur, bildiğin gibi değil yani.

"Evet," dedim olağan bir sesle, hiç açık vermeden. "Ettim."

Abin niye aramıyor da sana aratıyor diye bıcırık görümceme karşı çirkefleşme fikri çık aklımdan seni dava ederim.

Minik bir sessizlik sonrası içine çektiği nefesi usulca bırakan Yağmur, "Abimden ne istiyorsun, Ela?" diye sorduğunda, "İyiyim canım sen nasılsın?" demek üzere araladığım dudaklarımı son anda birbirine bastırıp susmuştum.

Ne demişti o?

Oysa öyle sakin ve huzurlu bir ses tonu vardı ki, bana nasıl olduğumu değil de hesap sorduğunu anlamam zamanımı almıştı.

Sıfır şaka.

Kız bu ses tonuyla konuşan biriyle de kavga edilmez ki!

"Anlamadım?" dedim, onun nahif sesine mukabil dümdüz bir sesle. "Ne demeye çalışıyorsun, Yağmur?"

"Demeye çalışmıyorum, açık açık diyorum: Sen benim abimden tam olarak ne istiyorsun? Canını mı?" Odadan çıktığına dair bir hışırtı sesi doldu kulağıma hattın öbür ucundan. Bir kapı yavaşça kapanıp diğeri açılırken ben ise gözlerim kapının kulpunda takılı kalmış bir vaziyette bana sorduğu soruyu algılamaya çalışmakla meşguldüm.

Ben Akif Yağız'dan ne istiyormuşum? Canını mı istiyormuşum?

Hele hele bıcırık dediğimiz Yağmur'un sorulara da bakıverin.

"Ben abinden canını falan istemiyorum da senin benden belanı istediğin açık gibi Yağmur. Ha? Ne dersin?" Yatışa geçmiş hücrelerimin uyku bantlarını gözlerinden atarak ayaklandıklarını sezerken üst dudağımı emip tırnağımdaki ojeyi süzdüm. "Doğrusu henüz tanışmadığın, özellikle abinin sevgilisi sıfatını taşıyan biriyle bu şekilde konuşman bana pek akıl kârı gelmedi."

Belki de regli olması gerekiyordur ama günü geçtiği için asabiyetten sataşacak yer arıyordur ve sen denk gelmişsindir aşkım, takma kafana sakin ol.

Ya da belki bir grup arkadaş toplanmış dc oynuyorlardır ve cesaret diyen Yağmur'a 'henüz kendisiyle yüz yüze tanışmadığın yengeni ara ve ona saçma sapan sorular sor' demiştirler ve Yağmur da el mahkum yapmış da olabilir kuşum, sen yine takma kafana sakin ol.

Biricik ve küçücük müstakbel görümcesine sinirlenmemek adına iç sesinin ürettiği senaryolara inanmak için götünü parçalarken nasıl da mala benziyor insan...

"Sen benim abimin sevgilisi sıfatına uymayı başaramıyorsan bu benim problemim değil." Hırslı bir tavrı vardı Yağmur'un bana karşı; sanki ona farkında olmadan bir zarar vermişim de benden bunun intikamını alır gibiydi.

"Yağmur, ben çabuk sinirlenen biri değilim ve şu an sinirlendiğimi hissediyorum. Bilmem anlatabildim mi?" Şayet o düşmanıymışım gibi konuşuyorsa benimle, pekâlâ ben de ona istediği dille karşılık verirdim. Nezaketimi rafa kaldırmamı istiyorsa hay haydı.

Sadece derdi neydi, onu gerçekten merak ediyordum.

"Burda sinirlenme hakkı olan biri varsa o benim, sen değilsin." Keskin bir sesle bana veto bildiren Yağmur burnunu çekti bir hırsla. "Senin abimi gerçekten hak etmediğini düşünüyorum, biliyor musun? Adam senin yüzünden elin memleketinde ölümlerden döndü, gık demedi sana. Haberin bile yoktu zaten, değil mi?"

Prensesler De Ağlar |  DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin