Büyük Valide Gülbahar Sultan, Valide Sultan dairesine yerleşmiş ve Selma Valide Sultan'ın unvanını adeta işgal etmişti. Devleti gizlice yönetiyor, gizli gizli paşalarla görüşüyordu. Saltanat Naibesi değildi. Zira Padişah 25 yaşında ülkeyi yönetebilecek kapasitedeydi. Fakat Yıllarca Harem'de kök salmış bir Büyük Valide'den bahsediyoruz. Öyle kudretliydi ki onu Eski Saray'a göndermek bile cesaret isterdi. Bugün Büyük Valide Gülbahar Sultan'a hizmet etmeye başlayacaktım. Kapısını çaldım. 'Gir' dedi Büyük Valide. İçeriye girdim ve başımı eğerek selamımı verdim. Ardından 'Günaydın Sultan'ım' dedim. Suratıma baktı ve elinde ki kahvesini bilerek yere döktü sonra da bana 'Büyük Validem diyeceksin!!!' diyerek 'Temizle!' dedi. Yere dökülmüş kahveyi, temiz, ıslak bir bezle temizledim. Ardından bana bakarak 'Kuşhane mutfağına söyle tatlı yapsın ağalar. Kahvaltıdan sonra güzel oluyor tatlı yemek. Özellikle baklava ve tulumba tatlısı güzel oluyor. Cevizli ve fındık kavurmalı olsun' dedi. Kuşhane mutfağına gidebilmem zordu. Zira oraya cariyeler sürekli girip çıkamıyordu. Ağaya söyledim, o da mutfağa iletti. Tatlılar hazır olunca ağadan teslim aldım ve Büyük Valide'ye sundum. Büyük Valide tatlıları eline aldı ve yemeye başlarken bana 'Tatlı yiyelim tatlı konuşalım Fransız köle!' diyerek beni rencide etti. 'Hünkar'a hediye edilmen hiç bir şeyi değiştirmez. Sen bir kölesin. Burada bizi memnun etmek için varsın. Hünkar'ı da rüyanda görürsün. Ayrıca ne mağlum casus olmadığın. Fransızlara güven olmaz' diyerek burun kıvırdı ve tatlısından bir lokma daha aldı. 'Fakat... İyi hizmet edersen ve söylenenleri kusursuz bir şekilde yaparsan seni Hünkar'a halvete yollarım.' dedi yaşlı cadı Büyük Valide Sultan. Ardından içeriye Valide Sultan girdi. 'Büyük Validem, hayır duanızı alıp el öpmeye geldim' dedi Valide Sultan. Büyük Valide bastonunu yere vurarak ' Destursuz nasıl girersin Küçük Valide! Bu ne saygısızlık! Bir kez daha bunu tekrarlarsan canına okurum!' dedi. Valide Sultan cariyelere tekrar rezil oldu. Büyük Valide'nin elini öper öpmez Has Oda'ya gitti. Söylentilere göre Büyük Valide Sultan'ı Eski Saray'a yollamak için Hünkar oğlunu ikna etmeye çalışıyordu. Fakat nafile. Hünkar, Büyük Valide Gülbahar Sultan'a düşkündü. Babasının emanetiydi ona. Nasıl gönderirdi Eski Saray'a. Teammüllere göre Eski Valide Sultan Eski Saray'a gider, yenisi Topkapı'da kalır ve Harem'i yönetirdi. Fakat Devleti örümcek ağı gibi sarmış güçlü bir kadın sultandan bahsediyoruz. Bu imkansızdı. Aniden içeriye Padişah sinirli bir şekilde girdi ve Büyük Valide'nin karşısına geçti. 'Anlaşılan Validem'in canını sıkmış ve kalbini kırmışsınız. Bu hakareti kabul edemem Büyük Valide! Sizi Eski Saray'a sürüyorum. Orada huzurlu bir şekilde yaşarsınız!' dedi Hünkar Büyük Valide Gülbahar Sultan'a bakarak. Çıkarken göz göze geldik. Bana öyle bir baktı sanki gözleriyle yiyordu beni. Baş Haznedar'ın kulağına fısıldayarak odadan çıktı ve Has Oda'ya geri döndü. Baş haznedar, Kızlar Ağası ile fısıldaşıyordu. Büyük Valide Sultan odasını darmadan edip kırıp dökmeye başladı sinirden. 'Çıkın dışarı! Defolun!' diyerek bizi odadan kovdu. Selma Valide Sultan sesleri duydu fakat müdahele etmedi. Darüssaade Ağası, beni yanına çağırdı ve halvete hazırlanmam için beni hamama götürdüler. Güzelce gül suyuyla beni yıkayarak temizlediler. Ardından harika bir ipek kumaş ve aksesuarlar ile beni süslediler. Tepeden tırnağa süslenmiştim ve güzel kokularla adeta endamdım. Kızlar Ağası hemen Selma Valide Sultan'a halvete gideceğimi ve Padişah'ın beni halvete çağırdığını haber etmişti. Valide Sultan beni yanına çağırdı. Kulağında ki küpeleri, kolyeyi ve bileziği çıkartıp bana verdi. 'Al bakalım kızım. Bunlar sana uğur getirsin. Lakin saygında kusur etme ve sivrilme! Aksi taktirde seni cehennemin dibine yollarım!' dedi. Öyle korkmuştum ki iki tane kayınvalidelerin kayınvalidesiyle uğraşıyordum.
Derin bir nefes aldıktan sonra Altın Yol'a geldik. Kızlara Ağası bana başımı eğerek içeri girmemi ve eğilip Padişah'ın eteğini öpmemi ve Hünkar'ın beni çenemden tutup yavaşça ayağa kaldırmaya çalıştığında kibarca ayağa kalkmamı ve Hünkar'ı fazla yormamamı söyledi. Altın Yol, sapsarı mermerlerle işlenmiş geniş uzun bir yoldu. Sultanlığa giden yoldu bu Altın Yol. Darüssaade Ağası, 'Eğer gebe kalır ve erkek evlat doğurursan Sultan olursun. Bu sebepten dolayı Hünkar'ı mutlu et. Eğer onu kendine meftun edersen ve şehzade doğurursan bir dediğin iki olmaz ve sırtın yere gelmez.' dedi. Karşımıza aniden Has Oda Başı çıktı. Has Oda Başı, Has Oda'nın güvenliğinden ve Hünkar'ın hizmetinden sorumluydu. Farklı Has Oda Ağaları vardı elbet fakat bu ağa onların başıydı. Beni şöyle küçümser bir şekilde süzdü. Daha sonra odasına gitti. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Harem'de ki herkes bir cariyenin yükselip Sultan olup onların canına okumasından korkuyordu. Zaten 25 yıldır hanedana evlat verecek kimse olmadığı için iyi at koşturmuştu Valideler. 25 yıl sonra şehzade doğuran Sultan'ı kim bilir nasıl el üstünde taşırlardı acaba. Nihal Hatun ise dün halvete girmişti. Erkek doğursa bari, zira Valideler ondan ümitliydi. Acaba gebe mi kalmıştı bilmiyordum. Tek düşündüğüm Hünkar'dı. Altın Yol'da kalbim çarpıyordu resmen. O sırada Büyük Valide Gülbahar Sultan karşıma çıktı. Bana bir teklif sunacaktı Büyük Valide. 'Eğer benim sarayda kalmamı güzelliğini kullanıp Hünkar'ı etkileyip ikna edersen bende seni destekler ve arka çıkarım' dedi. Güzel bir teklifti bu. Arkamda güçlü bir kadın olacaktı. Hele ki Büyük Valide Sultan'ın çevresinden faydalanmak isterdim elbet. Paşalar ve nice tüccar hatunlar ile çevre yapıp Harem'e yeni kökü ben salabilirdim. Bu teklifi kabul ettim. Büyük Valide bana 'Bol Şans Fransız Güzeli Clara' dedi. Has Oda'dan içeriye girdim. İşte o an gelmişti ve kalbim feci çarpıyordu. Bakalım halvet nasıl geçecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harem
Historical FictionHarem 1 Bir Fransız köle olan Clara'nın Fransa Krallığı ve Osmanlı İmparatorluğu diplomatik ilişkilerini geliştirmek için Topkapı Sarayı'na hediye edilmesi ve kaderinin tamamen değişmesi söz konusudur. Entrikalarla dolu Saray'da türlü türlü oyunlar...