Sezon 1 Bölüm 5

821 26 0
                                    

Divan-ı Hümayün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Divan-ı Hümayün

Hünkar Divan-ı Hümayün'e geçmişti. Devletin politik işlerinden konuşuyordu. Safevilerle olan savaş ve Anadolu'da çıkan isyanlar bir türlü durdurulamıyordu. Hünkar 20 yaşında genç toy bir delikanlıydı. Divan-ı Hümayün'de ki paşalarla ara sıra Büyük Valide Gülbahar Sultan ve Selma Valide Sultan konuşuyordu ve durumu istişare ediyordu. Saltanat Naibesi Büyük Valide'idi. Safeviler Anadolu'ya casuslar gönderiyor ve nehirleri zehirliyerek ahali'yi huzursuz ediyordu. Balkanlarda ise barış hakimdi fakat Osmanlı'nın doğusu güvenli değildi. Anadolu çıkan isyanları bastırmak için Hüsrev Paşa gönderilmişti. Safevilerle olan savaşa komutanlık etmek içinde Süleyman Paşa gönderildi. Görevlendirmeleri ve tayinleri bizzat Büyük Valide Gülbahar Sultan yapıyor ve Hünkar'da onaylıyordu. Büyük Valide, devlet içinde kendi adamlarını, beylerbeyi ve vali yapmak için tayinler yapıyordu. Hünkar daha toy olduğundan yeni yeni öğreniyordu. Hünkar'a yabancı devletlerden öyle hediyeler geliyordu ki altın kaplaması yakut taşlı incilerle çevrili hediyeler ve daha neler neler Genç Padişah'a hediye ediliyordu. Çin'den gelen ejderha motifli platin kaplamalı hediye çok dikkat çekiciydi. Alınan haberlere göre Çinli Prenses Wei Osmanlı Sarayını ziyarete gelecekti. Saray bu karşılama için günlerce hazırlanıyordu. Sonuçta koskoca Prenses geliyordu. Ayrıca İngiltere Kraliçesi Konsort Kraliçe Maria'da Sarayı ziyaret için yoldaydı. Kraliçe daha çok diplomatik konuları konuşmak için ağırlanacaktı. Konsort Kraliçe Maria ve Çinli Prenses Wei çok gençlermiş. Acaba Hünkar'ı etkileyip menfaat olarak kullanacaklar mıydı yoksa asıl etkilemeleri gereken kişi Büyük Valide mi olacaktı?

 Acaba Hünkar'ı etkileyip menfaat olarak kullanacaklar mıydı yoksa asıl etkilemeleri gereken kişi Büyük Valide mi olacaktı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözdeler Katı-Harem / Halvet'ten 3 ay sonra

Tüm harem saraya gelecek olan Çinli Prenses Wei ve Konsort Kraliçe Maria hakkında konuşuyordu. Harem mutfağı öyle hazırdı ki Aşçıbaşı Şeker Ağa her şeyi dört dörtlük hazırlamıştı. Ayrıca Harem süslenmiş ve temizlenmiş bir şekilde ağırlamak için bekliyordu ağalar ve kalfalar. Fakat gelmelerine daha vardı. Bende Gözdeler Katı'nda dairemdeydim. İstediğim şekilde çeşitli yiyecekler, içecekler, tatlısından acısına kadar her şey ayağıma kadar getirtiyordum gözde olduğum için. Alt katta ki cariyelere acıyordum. Onlar böyle şeylerden faydalanamıyorlardı. Çünkü Harem aslında rütbelerin olduğu mevkilerin konuştuğu bir yerdi. Ünvan'ın varsa kudretinde vardır. Sabah kahvaltım için Kuşhane Mutfağından peynirli yumurta söylemiştim. Yumurtaya bayılırım. Kahvaltım hazır olduğunda yemeye başlamıştım. Ardından haremde görevli bir kalfa odama geldi. Bu kalfa bizzat Selma Valide Sultan'nın kalfasıydı. Gözünü üzerimden ayırmıyordu ve ne yaparsam her şeyi Validelere söylüyordu. Bundan rahatsız olmuştum. Fakat şehzade anası olmadığım için tersleyemiyordum. Anında falakaya yatırırdı beni. 'Hayırdır Emine Kalfa, bir şey mi oldu?' dedim. 'Bir şey olmadı. keyfin yerinde mi diye bakmaya geldim. Maşallah şimdiden Sultan gibi olmuşsun her ne kadar gebe olmasan da' dedi. Yumurtamdan bir lokma aldım ve çayımdan da bir yudum alarak 'Belli mi olur kalfa, bakarsın gebe kalırım. Hem sonuçta halvet gerçekleşti.' dedim. Kalfa bana 'Bu sarayda ne kadar çok erkek doğurursan o kadar çok kudretin artar. Bunu unutma Hatun. Afiyet olsun' dedi ve gitti. Çok mu dikkat çekiyordum acaba yoksa göze mi batıyordum bilemiyorum. Kahvaltım bittiğinde midem bulanmıştı. Uykum geliyordu. Hemen hekim çağırttım. Yatağımda dinlenirken hekimler ve ebe kadınlar beni tedavi ediyordu. Hastalandığımı duyan Valideler ve kızları hatta Nihal bile odama geldi. Beni öyle merak ediyorlardı ki tüm gözler üzerimdeydi. Çünkü Hünkar'ı etkileyen yegane kadın bendim. Genç yaşta bir hükümdarı etkim altına almam onları korkutmuş ve gözlerini üzerime çekmişti. Hemen her şeyimi bizzat takip ediyorlardı. Validelerin beni yok etmesi için önüme attığı Nihal Hatun bile merakla bakıyordu bana. Gözlerini üzerimden ayırmıyor ve Valideler ve kızlarıyla birlikte ebe kadından ve hekim kadından gelecek cevabı bekliyorlardı. 'Ne oldu gebe kadın, nesi varmış Gözde Gülnuş Hatun'un? Konuşsana !!!' dedi Büyük Valide bastonunu yere vurarak. Ebe kadın ise: 'Müjdeler olsun Validem, Hatun gebe.' dedi. Çok sevinmiştim. bunu duyan Selma Valide Sultan ve Nihal Hatun suratları bozgun bir şekilde baka kaldılar. Nihal'de gebeydi ve bu haber baş kadın efendi olacak mahlukatı üzdü. Daha ne ki, beter edeceğim onları daha ileride. hele bir şehzademi kucağıma alayım. Büyük Valide Gülbahar Sultan: 'Aman deyim kızım yediğine içtiğine dikkat et. Nihal gibi sende gebesin var karnında ki Hanedan-ı Ali Osman'ın çocuğudur. Dikkatli ol' dedi. Selma Valide Sultan burun kıvırarak 'Hayırlı olsun Hatun.' dedi. Nihal ise: 'Allah analı babalı büyütsün Gülnuş Hatun.' dedi. Validelerin kızları da beni tebrik etti. 'Teşekkürler' dedim hepsine. Ardından hepsi dairelerine geri döndü. Şimdiden mutlu olmuştum. Cariyeler odamı ziyaret ediyor ve beni tebrik ediyorlardı.  Nihal herkese kaba ve kötü davrandığı için tebrik pek almıyordu. Onun yanında iki cariye arkadaşı vardı sadece. Onlarla sürekli beni çekiştiriyor ve beddua ediyordu. Benimse yanımda hep cariye arkadaşlarım vardı ve kudretim adeta kök salmıştı şimdiden haremde. Hele bir sultan olayım daha neler yapacaktım bana acımayan bu insanlara. Gebe olduğumu Hünkar duymuştu ve daireme geldi. Hiç kaçırırlar mıydı. söylemeyi. Hemen ötmüştü ağalar Hünkar'a. 'Gülnuş'um aşkım, tebrik ederim' dedi Genç Hünkar Selim ve eliyle baldırıma  dokunarak beni tahrik etti ayaküstü. Başımı eğerek selam vererek 'Sağ olun Hünkarım. Allah'ın izniyle size şehzade vereceğim' dedim. Hünkar gülümsedi. 'Validelerle aran nasıl? Nihal ile kavga olmuyor değil mi?' dedi Hünkar. 'Büyük Valide Sultan beni özel yetiştiriyor. Onunla çok iyiyiz. Nihal Hatun'la ise henüz bir münakaşamız olmadı Hünkar'ım zira kavgadan uzak duruyorum.' dedim. 'Sultan olacak benim hatunuma da bu yakışırdı zaten' dedi Hünkar. Alnımdan öptü ve Has Oda'ya gitti. Bende camdan dışarıya bakıyordum. Geleceğime kaderime bakıyordum. Yarın büyük gündü. Büyük Valide Gülbahar Sultan beni tüccarlarla, paşa kadınlarıyla tanıştıracak hatta beraber harem gelir giderlerini hesaplayacaktık. Selma Valide Sultan ise bu durumu hep kıskanıyor ve önüme engel olmaya çalışıyordu. Gerçi Nihal'i Büyük Valide beğenmişti ama Selma Valide Sultan'da tuz katıyordu hep. Bakalım yarın nasıl bir gün olacaktı. 

HaremHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin