Has Oda-Harem
Hünkar'ın Has Oda'sına geldim ve selamımı verip konuyu anlatmaya başladım. 'Hünkar'ım Valide Sultanımız Yahudi bir sarraftan borç almış ve bu borç hududunu aşmış. Bunlarda nüshası. Bunu aslında size Baş Haznedarınızın söylemesi lazım ama gizlemiştir.' dedim. Hünkar sevgilim ise: 'Bu nasıl olabilir? Validem nasıl böyle bir hata yapar. Harem'im kimlere emanet. Ağalar derhal Validem ve Baş Haznedarı çağırın!!!' dedi. Ağalar bir koşuda gidip Valide Sultan'ı ve kuklası Baş Haznedar'ı çağırmış ve Has Oda'ya gelmişlerdir. 'Kabahatiniz büyük Validem. Bu borçlar nedir böyle?' dedi Hünkar. Valide Sultan ise: 'Aslanım bunlar yalan, inanma, Gülnuş Sultan'ın oyunu. Zinhar inanmayasın' dedi. 'Hünkar ise: 'Nüshalar apaçık ortada Validem. Böyle mi yönetiyorsunuz haremi!' dedi. Valide Sultan sustu. 'Ayrıca Baş Haznedarımı da azlediyorum. Görevine son verdim. Gizlediği için elbette onun layığı bu. Yeni Baş Haznedar'ı müstakbel eşim Gülnuş seçecek. Borçlarınızı şimdilik ödeyeceğim fakat bir daha olmasın Validem.' dedi Hünkar. Valide Sultan ise: 'Ben ne söylersem söyleyeyim sen her daim Gülnuş'u dinleyeceksin. Onun sözü benimkinden daha mı kıymetli aslanım?' dedi. Hünkar ise: 'Böyle devam ettiğiniz müddetçe evet! Çekilebilirsiniz' dedi. Sırıtıyordum Valide Sultan'a. Zira bunu hak etmişti. Yeni Baş Haznedar da tıpkı Kızlar Ağası gibi benim seçtiğim ve bana mutlak sadakat ile bağlı biri olacaktı. Valide Sultan'ı dört bir yandan kuşatıyordum.
1608 Güz Dönemi-Harem-Topkapı Sarayı
Katerina ve Olga kız doğurmuştu. Selma Valide Sultan bunu duyunca sinirlenmişti ve onları tıpkı Nihal gibi Eski Saray'a sürdü. Artık Olga, Katerina ve kız çocukları yoktu haremde. Yeni Baş Haznedar ve Kızlar Ağası ile taşlıkta sohbet ediyordum. Bir yıldır beni varlıklarıyla koruyorlardı. Bazen biz Sultanlar'ın göremediklerini kullarımız görüyordu. Hele ki harem gibi bir yerde muhakkak güçlü şahısları elde etmemiz şarttı. Selma Valide Sultan'ın yanında kimse yoktu. Herkese bağırıp çağırıyor ve git gide kendini iyice batırıyordu. Kızı Esma Sultan'ı paşalardan biriyle evlendirip gücünü Divan-ı Hümayün'de gösterecekti. Harem'de etkin olmasa da Nazperver'in çocuğunu paşalar sayesinde tahta geçirip Hünkar oğlundan da kurtulup Nazperver'in şehzadesini yani torununu tahta geçirerek ve nüfuzunu arttıracaktı Selma Valide Sultan. Kendi oğlu bile ona düşman olmuştu fakat onun gözü iktidardan başka bir şey görmüyordu. Tıpkı rahmetli Büyük Valide Sultan gibi. Aynı onun hareketleriydi. Bizde iktidar ve güç meraklısıydık elbet. İktidar şerbeti insanı kendine bağımlı yapıyordu. Kim istemez ki dünya'nın en güçlü kadını olmayı.
Kuşhane Mutfağı-Harem
Şeker Ağa en güzel yemekleri hazırlamıştı. Sultanlar her daim yiyecek ve içecek söylüyorlardı. Özellikle Nazperver ve Pertevniyal Sultan. Görmemiş gibi sürekli emir veriyorlardı ağalara. Ağalarda getiriyordu yemekleri. Kazanlarda et ve pilav pişiyordu. Bugün ki yemekte etli pilav vardı. İçecek olarak ta ayran yapmıştı ana yemekte Şeker ağa. Diğer yan yemekleri saymıyorum bile. Kuşhane Mutfağı'nda her daim çeşitli yemekler olur elbet. Baş Haznedar bastonunu yere vurarak 'Daha hazır olmadı mı Şeker Ağa! Sultanlarımız bekliyor.' dedi. Çernici Başı yemekleri ve içecekleri tattı ve onayı verdi. Şeker ağa yemekleri altın bir tepsi üzerinden ve çinilerle kaplı bardaklarda ki ayranları cariyelere götürmesi için teslim etti. 'Afiyet olsun Sultanlarımıza' dedi gülümseyerek Şeker Ağa. Baş Haznedar gözünü cariyelerden ayırmayıp gitti.
Nazperver Sultan'ın Dairesi-Harem
Etli pilav Nazperver ve Pertevniyal Sultan'a servis edilmişti. Öyle lezzetli kokuyordu ki görgüsüz gibi yemeye doyamadılar. Hanım Sultan değil resmen aç gözlülüktü bu. Halbuki hepimizi rahmetli Büyük Valide Gülbahar Sultan yetiştirmişti. Bir şeyler öğrenmeleri gerekirdi. Pertevniyal Sultan: 'Valide Sultan gözden düşmüş diyorlar, bugün yarın haremi Gülnuş yönetecekmiş.' dedi. Nazperver ise: 'Dur bakalım, hele bir veliaht şehzadesinin canını alalım işte o zaman benim oğlum tahta çıkacak. İstediği kadar yönetsin haremi. Sonu Eski Saray olacak!!!' dedi. Pertevniyal daha iyi niyetli fakat bir o kadar da çirkefti. Nazperver Sultan ise gaddar ve barbardı. Tıpkı rahmetli Büyük Valide gibi. Pertevniyal Sultan ise: 'Benim şehzademe kıymazsın değil mi?' dedi. Nazperver Sultan ise: 'Merak etme, bu yolda birlikte yürüyeceğiz. İkimizde Valide Sultanlığın tadına bakacağız. Fakat Gülnuş'un veliahtın'dan kurtulmamız lazım ki devlet bize kalsın. Aksi taktirde şehzadelerimiz ölür ve zaferini ilan eder.' dedi. Pertevniyal Sultan ise: 'Selma Valide Sultan ne yaparsa yapsın daha da gözden düşüyor. Devreye girmemiz lazım. İpleri elimize almalıyız' dedi. Nazperver Sultan ise :'Gör bak neler yapacağız o Gülnuş'a. Evlat acısı çekecek. Ayrıca Selma Valide Sultan'da boş durmaz. Oda bizimle!!!' dedi ve ikisi birden cadılar gibi kahkaha attılar.
Ahır-Topkapı Sarayı
Saray Ahırı en güzel ve en heybetli atların olduğu muhteşem bir yerdi. Hünkar beni Ahıra getirmişti. Birlikte atlara bakıyorduk. Bembeyaz yeleli bir atı Hünkar bana hediye etmişti. Kendisinin atı ise parlak kahverengi ve kaslı bir attı. İkisi de heybetliydi. Fakat Benim atım daha zarif daha kadınsı ama Hünkar'ın ki ise daha heybetli ve daha kaslı bir attı. Hünkar kendi atına binmişti ve atını sürerken Selma Valide Sultan'ın ağasını Hünkar'ın atına bir şey yaptığını gördüm. Hünkar fark etmemişti bile ve atı sürmeye devam etti. Ağa ise koşarak kaçtı oradan. Yoksa Selma Valide Sultan kendi oğluna kıyıp tahta Nazperver'in bebek şehzadesini mi geçirecekti? Kendisini de Büyük Valide mi ilan edecekti? Üstelik bazı paşalar da Selma Valide Sultan'ın hizmetindeydi. Hünkar attan düşmüştü ve beyin kanamasından acı çekerek gözümün önünde öldü. 'Hünkar'ım sevgilim aç gözünü lütfen bırakma beni.' diyordum. Hekimler bile gelene kadar Hünkar can vermişti. Resmen nefes bile almıyordu. Beyni kanamıştı ve can vermişti toprağın üzerinde. İşte o an anladım ki taht kavgaları başlıyordu.
Saray Ahırı (Aşağıda ki resimde)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harem
Ficção HistóricaHarem 1 Bir Fransız köle olan Clara'nın Fransa Krallığı ve Osmanlı İmparatorluğu diplomatik ilişkilerini geliştirmek için Topkapı Sarayı'na hediye edilmesi ve kaderinin tamamen değişmesi söz konusudur. Entrikalarla dolu Saray'da türlü türlü oyunlar...