1632-Güz Dönemi-Varşova Sarayı-Lehistan Krallığı
Lehistan, Avrupa'nın en güçlü devletlerinden biriydi. Baltık denizine kıyısı vardı fakat Karadeniz'e de kıyısı olsun istiyordu. Kral Zygmunt bunun için her şeyi yapardı. Söz konusu Harem'e casus sokmak bile olsa. Lehistan o dönemde Rusların saldırısına çok uğruyordu. Aynı zamanda İsveç İmparatorluğu ile çok savaş yapmış ve yıpranmıştı. Üzerinde Fransa ve Rusların taht kavgaları dönüyordu ve parçalanmanın eşiğindeydi. Fakat Kral Zygmunt öyle bir kadın yolluyordu ki Hünkar'a öyle yardımlar alacakti ki Osmanlı'dan sadece bununla da yetinmeyip Kırım'ı almak için Padişah'a suikat yapacak bir kadın yolluyordu. İşte o kadın Lehistan Prensesi Kinga'ydı. Kinga Lehçe cesur demekti. Öyle güzel bir Prensesti ki bu bakanı kendine büyülüyor ve kölesi yapıyordu. Bakalım Gülnuş Sultan'ın yirmi yaşında tahtta ki oğlu bu kadının kölesi olacak mıydı? Ayrıca Lehistan Prensesi'nin erkek kardeşi Lehistan Prensi Leo'da onunla birlikte Payitaht'a gidecekti. Leo, Aslan demekti. Leo çok yakışıklıydı, hem kadınların hem de erkeklerin beğendiği biriydi ve Padişah'a karşı Lehistan her ikisini de kullanacaktı.
(Lehistan Prensesi yukarıda ki resimde)
(Lehistan Prensi Leo yukarıda ki resimde)
1632-Güz Dönemi-Topkapı Sarayı
Gülnuş Sultan toplam İki Büyük Valide Sultan Dönemi, Üç Valide Sultan Dönemi ve Dört Padişah dönemi görmüştü. Yirmi yıldır devleti yönetiyordu. Safevilerden Bağdat feth edilmişti, Anadoluda ki isyanlar bastırılmıştı, Venedikten Girit adası feth edilmişti ve Balkalarda Viyana feth edilmişti. Rahmetli Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra ki en büyük toprak genişlemesi Gülnuş Sultan döneminde yapılmıştı. Avrupalılar Osmanlı'dan öyle korkuyorlardı ki Tüm Avrupalı Kraliçeler ve Krallar Gülnuş Sultan'a mektuplar yazıyorlar ve birbirinden kıymetli ve muazzam derecede değerli hediyeler yolluyorlardı. Divan'ı her gün Gülnuş Valide Sultan yönetiyordu. Ta ki Padişah oğlu Sultan Bayezid onun Saltanat Naibeliğine son verene dek. Bugün artık Saltanat Naibesi Gülnuş Sultan sadece Valide Sultandı. Gülnuş Sultan bu karara her ne kadar çok sinirlense de elbette ki bu günün geleceğini biliyordu ve anlayışla karşıladı. Artık bu günden sonra Gülnuş Sultan sadece oğlu Bayezid'e rehberlik edecekti. Padişah Bayezid 20 yaşındaydı. Kardeşleri Şahuhuban Sultan (kısaca Şah Sultan) 21, Şehzade Mustafa 19 ve Şehzade mehmet 18 yaşındaydı. Gülnuş Sultan'ın oğulları artık yetişkin bir erkek ve Şah Sultan da yetişkin bir kadın olmuştu ve henüz Gülnuş Sultan'ın oğulları hanedanda daha bir şehzade sahibi değildi. Gülnuş Sultan torun istiyordu ve bu torun Padişah'tan olmalıydı. Fakat onun için fark etmezdi. Bayezid ölse bile hanedan diğer şehzadelerden devam ederdi yani kardeşlerinden ve onlar için şehzade doğardı. Fakat Gülnuş Sultan öyle akıllıydı ki her bir oğlu için cariyeler seçecek ve torun sahibi olacaktı. Tahta kim çıkarsa çıksın soy elbette devam edecekti. Fakat Saltanatı yaşayan ve Şehzadeleri ve Padişah'ı etkisi altına alıp kazanan Gülnuş Sultan olacaktı. Bakalım gelecekte ki gelinleri onu sırtından mı vuracaktı yoksa sadakatle bağlı mı kalacaktı? Söz konusu iktidar ve taht ise kimse kimseye acımazdı. Gülnuş Sultan bunu biliyor ve ona göre davranıyordu. Çünkü zamanında Büyük Validelerden ve Validelerden çok çile çekmişti. Her ne kadar önlemini alsa da gördüklerimiz de var göremediklerimiz de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harem
أدب تاريخيHarem 1 Bir Fransız köle olan Clara'nın Fransa Krallığı ve Osmanlı İmparatorluğu diplomatik ilişkilerini geliştirmek için Topkapı Sarayı'na hediye edilmesi ve kaderinin tamamen değişmesi söz konusudur. Entrikalarla dolu Saray'da türlü türlü oyunlar...