İstanbul-Sarayburnu
Lehistan Prensesi Kinga: 'Geldik mi İstanbul'a.' dedi. Leo: 'Evet kız kardeşim, geldik.' dedi. Prenses'in nedimesi kıyafetlerini yanlış sandığa diziyordu. Kinga ayağa kalktı ve nedimeye bir tane sağlam bir tokat attı. Nedime yere düştü ve ağlamaya başladı. Prenses: 'Oraya dizmeyeceksin seni aptal! Buraya dizeceksin! Seni huzurumdan men ediyorum! Defol! Gözüm görmesin seni!' dedi. Nedime koşarak odadan çıktı. Leo, kız kardeşi Kinga'yı boynundan öperek rahatlatıp ensest yapmaya çalışıyordu. Kinga: 'Nasıl sakinleşeyim, uzun yoldan geldik ve yorgunum. Dinlenmem lazım!' dedi. Leo: 'Ben seni rahatlatırım' diyerek sevişmeye başladılar. O sırada gemi mürettebatından bir görevli odaya girdi ve sanki her şeyi biliyormuş gibi 'Geldik Prensesim, ağalar kapıda eşyalarınızı taşımak ve sizi saraya götürmek için bekliyorlar' dedi. Leo ve Kinga sevişmeyi yarıda bıraktılar. Leo: 'Neyse, artık sarayda Padişahla birlikte üçlü yaparız' diyerek kahkaha attı. Gemiden indiler ve Kızlar Ağası Sümbül Ağa ile konuşmaya başladılar. Sümbül ağa: 'Ben Darüssaade Ağası Sümbül Ağa, size saraya kadar refakat edeceğim.' dedi. Kinga, Sümbül Ağa'yı boydan süzerek bu mısırlı hadım mı bizi karşıladı! Nerde bu vezirler! Nerde bu elçiler!' dedi. Leo ise: 'Ne bekliyordun ki? İki ülke savaşın eşiğine gelmiş. Elbette bir hakım ağa karşılayacaktı' dedi. Sümbül Ağa eşliğinde hep birlikte saraya gittiler. Fakat Valide Gülnuş Sultan'ın bu ziyaretten haberi elbette vardı ve daha önce ki Prenseslerden dersini almış bir vaziyette önlemini de almıştı.
Topkapı Sarayı-İstanbul
Prenses Kinga ve Prens Leo saraya varmıştı ve Has Oda'ya Hünkar'ın karşısına çıkacaklardı. Leo: 'Hünkar'ı etkilemenin vakti geldi kız kardeşim' diyerek sırıttılar. Kapı açıldı ve içeriye girdiler. İkisi de kraliyet selamlarını verdiler. Sultan Bayezid olağan üstü yakışıklıydı ama Leo daha yakışıklıydı. Leo'nun yanında Kinga gölgede kalıyordu. Hünkar ilk görüşte Leo'ya vuruldu. Kinga ise: 'Bizi huzurunuza kabul ettiğiniz için ve sarayınızda ağırladığınız için teşekkür ederiz Padişah Hazretleri' dedi. Sultan Bayezid: 'Prenses ve Prens, Hoş geldiniz. İstediğiniz zaman haremi ziyaret edebilirsiniz Prenses. Kardeşinizle birlikte Beyaz Köşk'te kalacaksınız. Kardeşiniz hareme giremeyecek fakat sarayda onunla görüşebilirsiniz.' dedi. Leo, Hünkar'a derin mavi gözleriyle öyle sexy bir bakış attı ki: 'Teşekkür ederiz güçlü Padişah Sultan Bayezid. Bizi ağırladığınız için şeref duyduk' dedi. Hünkar etkilendi. Prenses Kinga, Valide Sultan'la tanışmak için hareme doğru gitti. Prens Leo tam çıkacakken Sultan Bayezid onun kolundan tuttu ve 'Sen kal' dedi. Ardından deliler gibi sevişmeye başladılar. Lehlerin planları teker teker işliyordu. Sultan'ın kalbini şimdiden kazanmaya başlamışlardı bile. Bakalım bunun sonu nereye çıkacaktı?
Valide Sultan Dairesi-Harem
Gülnuş Valide Sultan oldukça sinirliydi. Yanında Şahuhuban Sultan onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Şahuhuban Sultan: 'Validem sakin olun, alt tarafı bir Prenses, ne yapabilir ki?' dedi. Gülnuş Valide Sultan: 'Aslan oğlumu etkileyebilir ve bana karşı kullanarak kendi ülkesinin menfaati için isteklerini yaptırabilir! Daha önce de böyle bir Prenses ve bir Kraliçe görmüştüm. Hele bir tanesi Kraliçe olan tam bir fahişeydi!' dedi. Valide Sultan: 'Kievli Tanya'yı bu akşam halvete gönderin. Bu halvet Prensesten önce gerçekleşecek. Eğer ki bu halvet gerçekleşmesin hepinizin canına okurum!!!' dedi ağalara ve kalfalara. Ağalar ve kalfalar hemen Kievli Tanya'yı hazırlamak için onun yanına gittiler. O sırada Ağaların ve Kalfaların korkuyla odadan çıkışını Lehistan Prensesi Kinga gördü ve biraz korktu. Kinga içeriye girdi ve selamını vererek 'Beni bu güzel sarayınızda ağırladığınız için teşekkürlerimi sunarım Ana Kraliçe Hazretleri' dedi. Baş Haznedar Prensesin bu cümlesine güldü. Çünkü Ana Kraliçe, Kraliçe veya Kral'ın Annesine denirdi. Padişah'ın annesi ise Valide Sultan'dı. Gülnuş Sultan ayağa kalkarak Baş Haznedarına tokat attı ve 'Sen kimsin de bize gülersin!!!' dedi. Baş Haznedar: 'Affedin Valide Sultan'ım bağışlayın bir daha olmayacak' dedi. Gülnuş Valide Sultan: ' Bu seferlik affettim bir daha yaparsan dilini keserim' dedi. Prenses Kinga öyle korkmuştu ki Valide Sultan'ı işte şimdi ciddiye almaya başlamıştı. Gülnuş Valide Sultan: 'Kahve içer misiniz Prenses? Ayrıca istediğiniz zaman hareme gelebilirsiniz. Odanız her daim hazır. Diplomatik konuları konuşmadan önce Aslanıma veya bana haber verin. Vezir-i Azam'a da haber verebilirsiniz' diyerek gülümsedi yılan valide. Prenses'i kıskacına almak istiyordu. Fakat Lehistan Prensesi Kinga öyle bir eğitimliydi ki tüm manipülasyon taktiklerine hakimdi. Sanki bunun için yetiştirilmişti Fakat kardeşi Leo tam bir kaltaktı. Herkesle yatıyordu ve Gözüne ikisi de Padişah'ı kestirmişti. Valide Sultan Prensesin Hünkar'a göz diktiğini tahmin etmişti fakat Prens Leo'yu hesaba katmamıştı. Şahuhuban Sultan: 'Sarayıma da beklerim, sizi ağırlayıp sohbet etmeyi çok isterim' dedi. Prenses Kinga: 'Tabii ki Sultanım, seve seve gelirim' dedi. Prenses Kinga henüz Şah Sultan'ın zevcesi olan Vezir-i Azam Hüsrev Paşa'yı görmemişti. Acaba bu üçgende neler olacaktı.
Has Oda Çıkışı
Prens Leo Has Oda'dan çıkıyordu ve içeriye Cariye Kievli Tanya girecekti. Tanya, Leo'yu Padişah sandı ve 'Sizi cennetinizde mutlu etmek benim için bir şereftir Hünkar'ım' dedi. Leo şaşırarak güldü ve Tanya'nın göğüslerine bakıyordu. Leo: 'Ben Padişah değilim hatun. Lehistan Prensi Leo'yum. Fakat mutlu edebilirsin' diyerek kahkaha attı ve Beyaz Köşk'e gitti. Kievli Tanya çok şaşırmıştı. Fakat durumu gören Sümbül Ağa hemen olayı Valide Sultan'a anlattı. Kievli Tanya idam edilebilirdi. Dikkatli olması gerekiyordu ve bu gece onun Padişahla olacak olan en güzel gecesiydi. Kievli Tanya içeriye girdi ve halvet başlamıştı. Fakat Hünkar'ı Leo oldukça yormuştu. Bakalım Kievli Tanya mantıklı hareket edebilecek miydi yada duygularına yenilecek miydi? Zira Padişah'tan başkasına vurulmak ve aşk yaşamak yasaktı ve idam sebebiydi.
Beyaz Köşk
Lehistan Prensesi Kinga ve Prens Leo Beyaz Köşke yerleşmişlerdi. Aniden soyunup yataklarında yalnız başına ikisi birbiriyle deliler gibi sevişiyordu. Ensestti bu ve cezası idamdı. Biri duysaydı hemen kıyamet kopardı. Bu tarz gizli sevişmeler hele ki kardeşler arasında çok az görülürdü ve Avrupa o dönem ahlaksız bir çağ yaşıyordu. Kralların metresi ve Kraliçe'lerin gizli aşıkları vardı. Leo, Kinga'nın kasıklarını yalıyordu ve Kinga: 'Ne olur öldür beni kardeşim, gılmanım benim, yalvarırım rahatlat beni' diye Leo'ya yalvarıyordu. Leo tutkuyla onu öpmeye doyamıyordu. Tam o esnada bir vazo kırıldı. Hizmetlerinde ki cariyelerden biri bu durumu görmüştü. Kinga: 'Orda biri mi var?' diye yerinden fırladı. Leo öylesine panikledi ki korkudan tir tir titriyordu. İdam nefeslerine çok yakındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harem
Historical FictionHarem 1 Bir Fransız köle olan Clara'nın Fransa Krallığı ve Osmanlı İmparatorluğu diplomatik ilişkilerini geliştirmek için Topkapı Sarayı'na hediye edilmesi ve kaderinin tamamen değişmesi söz konusudur. Entrikalarla dolu Saray'da türlü türlü oyunlar...