19

380 48 79
                                    


Harry eve geldiğinde sırılsıklam olmuştu, yürümeye başladığında çiseleyen yağmur hızlanmış daha sonrasında da bir sağanağa dönüşmüştü.

Verandanın merdivenlerinden hızlı adımlarla çıkarken gözü köpek kulübesine kaydı. Clifford içeride yatıyordu. Sonunda kapının önüne geldiğinde çantasını karıştırarak bulduğu anahtarıyla kapıyı açıp eve girer girmez kapıyı kapattı.

Sırılsıklam olduğu için, bu sabah hava güneşli diye evden çıkmadan önce giydiği, mavi baharlık ceketi fazlasıyla ıslanmıştı. Ceketini portmantoya asarken bir yandan da, başına bir şey gelmemesi için yol boyunca Tanrı'ya yalvardığı, paketlenmiş tablosunu da yere bıraktı.

Botlarını ayağından hızla çıkardıktan sonra sonunda koridora adımladı.

Işıkların hepsi kapalıydı ve evde tek bir ses bile yoktu. Anlaşılan Louis eve gelmiş uyuyordu.

Duş aldıktan sonra tekrar onun yanında uyuyabileceğini düşünmüştü. Sonuçta bebekleri için beraber uyuyorlardı, Louis, Harry'nin rahatsızlanması ihtimaline karşı istemişti bunu.

Merdivenleri yavaş yavaş çıktı ve odasına doğru ilerledi. Louis'nin odasından yine ses seda yoktu. Gerçekten uyuyor olmalıydı. Başta Louis'ye onu almaya geleceğini söyleyip mesajına cevap vermediği için kızgındı ancak uyuyorsa onun için sorun değildi.

Harry de onu uyandırmamak adına yavaşça odasına girdi ve kapısını kapattı.
Üzerindeki ıslak kıyafetlerinden kurtulduktan sonra banyosuna girdi ve en sevdiği duş jeli ile güzel bir duş almak için suyun sıcaklığını ayarladı.

Sonunda su istediği sıcaklığa eriştiğinde hızla kendisini suyun altına attı. Sıcak su bedeninden akıp giderken gülümsedi. Vücudunu vanilyalı duş jeli ile köpüklerken saçlarını da yıkamayı ihmal etmedi. Sonunda duştaki işi bittiğinde mor bornozunu giyip banyodan dışarıya çıktı.

Buklelerini güzelce tarayıp kuruttu ve duştan çıkmadan hazırladığı pembe şortunu ve üzerinde kedi deseni olan beyaz kazağını giydi.

Saçlarını da güzel bir topuz yaptı. Gece uyurken dağılmasından hoşlanmıyordu.

Bu sırada dış kapının sertçe açılmasıyla irkildi. Kapı aynı sertlikle kapanınca kaşlarını çatıp kapısına temkinli adımlarla yaklaştı ve kapıyı hafifçe aralayarak merdivenlere baktı.

Louis ve genç sarışın bir çocuk öpüşerek merdivenden yukarıya çıkıyorlardı.

Harry kalbinin kırılma sesini neredeyse duymuştu. Gözlerini kaçırdı ve hızla kapısını kapatıp fark ettirmeden kilitledi.

Gözlerini kaçırdı. Ne düşünüyordu ki? Louis onun hiç bir şeyi değildi. Onunla bebekleri için ilgileniyordu. Ondan hoşlandığı her saniye bunu kendisine hatırlatıyordu ancak umut yoktu. Kendini çoktan o mavi gözlü adama kaptırmıştı bir kere.

Gözlerinin dolduğunu bir damla yaş yanağından süzülünce fark etti. Işığını kapattı ve burnunu çekip günlerdir yatmadığı yatağına Louis ve çocuğun gürültülü sesleri eşliğinde ilerledi.

Sonunda Louis'nin kapısı kapandığında sesler biraz olsun azalmıştı. Böylece Harry de yatağa girdi.

Yorganını başına kadar çektikten sonra bacaklarını kendine çekti ve başının altındaki yastığa sarılıp dolu gözlerini kapattı.

Sabah her şeyin düzeleceğini umut etmekten başka çaresi yoktu.

Louis, barda buluştuğu çocuğun dudaklarından sonunda ayrılabildiğinde odanın kapısını çoktan kapatmıştı. Yorgun mavi gözlerini boş odada gezdirirken aklına bir kez bile sergiden almayı unuttuğu yeşillerin sahibi gelmemişti.

flatmates (larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin