Louis gergin bir tavırla beklediği koridorda dolanıyordu. Üzerine gözleri ile uyumlu kareli bir gömlek siyah bir pantolon giymişti.
Harry'nin eli şiş olan karnında, yeşil gözleri ise gergin bir tavırla koridoru turlayan ve mavi gözleri yerdeki lüks halının deseninde gezinen adamdaydı.Louis sonunda ailesiyle görüşmeyi kabul etmiş, adresi verilen şirket binasına gelmişti. Tek gereken içerideki kişi her kimse onun işini bitirip Louis'yi içeriye almasıydı.
Harry ise her ne kadar Louis için çok önemli olan bu günde onu yalnız bırakmamak için burada olsa da odaya onunla girmeyecekti.
"Louis-"
Louis isminin seslenilmesi ile Harry'e döndü. "Efendim? Bir şey mi oldu? Yine sancı mı?" Son bir kaç gündür küçük sancıları oluyordu ki bunlar büyük ihtimalle Harry'nin son iki gündür düzenlenen parti için ihmal ettiği vitaminlerinden dolayıydı.
"Hayır, sadece sakin olmanı isteyecektim." Dedi Harry gülümseyerek.
Louis derin bir nefes aldı ve yanına oturdu.
Bir süre sonra Harry aklından geçeni korkarak da olsa yerine getirdi ve Louis'nin elini tutarak hafifçe karnına koydu. "Louis, beklentilerin ne bilmiyorum... Ancak eğer üzülürsen, burada bir ailen olduğunu unutmamanı istiyorum." Dedi gülümseyerek.
Louis onun yeşillerine bakarken gülümsedi ve derin bir nefes aldı. Elinin altındaki minik kıpırdanmaları hissedince karnını hafifçe okşadı ve Harry'nin yanağını da hafifçe öptü.
Bu sırada sekreter ya da asistan olduğunu düşündüğü kişi gelerek artık odaya girebileceğini söyleyince heyecanla Harry'e döndü.
"Hadi, git." Dedi Harry gülümseyerek. Louis son kez onun yanağını öptükten sonra kalktı ve kapıya ilerledi, ancak açmadan hemen önce ona döndü.
"Gelmek ister misin? Sonuçta, sen de ailedensin... yani, bebeklerimiz ile-"
"Louis, sen görüşsen daha iyi olur tamam mı? Ben burada olacağım merak etme." Dedi Harry gülümseyerek.
Bunun üzerine Louis gülümsedi ve kapıyı açarak içeriye adımını attı.
Karşısında gördüğü manzara onu geçmişe sürükledi bir anlığına, babasının odasıydı bu. Nerdeyse her hafta onu odasına çağırır, bağırır kızar ve sonra da gitmesini isterdi.
Az önce kalbinde hissettiği minik sıcaklık ve ufacık heves nedense bu anılar ile sönüp gitmişti.
Louis'nin yüzündeki gülümseme silindi, bunun yerine karmaşık çözülemez bir ifade takınmıştı yüzüne.Masa boştu, siyah deri ofis koltuğu da öyle. Dalga mı geçiyorlar diye düşünürken odaya yeşil takım elbiseli ve siyah topuklu ayakkabıları ile saçını at kuyruğu yapmış bir genç kadın girince kaşlarını çattı.
Bir süre gözüne bir yerlerden tanıdık gelen bu kadını sonunda hatırlamış gibi seslendi.
"Lottie?" Dedi Louis sorarcasına.
Lottie gülümsemiş ve ona yaklaşarak aniden sıkıca sarılmıştı. "Abi! Seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin!"
Louis ne diyeceğini bilemeden sarılışına karşılık verdi. Ne kadar kötü zamanları geçerse geçsin o evde özlediği tek şey kardeşleriyle olan ilişkisiydi.
Lottie gülümseyerek çekildi, Louis'ye karşısındaki koltuğa geçmesi için işaret verdi ve siyah deri koltuğa oturmak yerine karşısındaki koltuğa oturdu.
Louis kardeşinin onu bu kadar mutlu karşılaşmasına sevinmişti. Açıkçası bu odada o yerine babası olsaydı ne olurdu kim bilir...
"Gittiğinden beri nasılsın?" Dedi Lottie. "Uzun süredir konuşmadığımız için böyle başlamak garip ama..."
"İyiyim, sanırım. Babamın nefret ettiği sanatımda ilerledim... Bu arada," dedi aklına gelince. "Babam ve sevgili erkek kardeşimiz nerede?" Bunu söylerken alaya aldığı belliydi.
"Babamız.. tam 4 sene önce öldü Louis." Dedi duraklayarak Lottie. "E-evrak işleri zordu sonuçta Victoria ve oğlunun da hakkı olduğuna dair bir çok olay çıktı ancak bir şekilde uzlaşmaya vardık."
Louis, hayatını mahveden adamın tamı tamına 4 sene önce ölmesine inananamadı. Bir süre yeri izledi. Zaten kendisini mirastan mahrum bırakacağını biliyordu, üzüldüğü tek şey, bunca zaman ona babalık yapma fırsatı ve şansı varken bunu değerlendirmeden ölüp gitmesiydi. Acınası hayatının son bulması, Lottie'nin sözde üvey abisine kalacak şirketi yönetmesi aslında içten içe adaletin yerini bulduğunun göstergesiydi onun için.
"İyi misin?" Dedi Lottie kısık bir sesle. Uzun süre sessiz kalınca korkmuştu.
Louis gözlerini kırpıştırarak başını salladı, ona mutlu olacağı bir haberi vermek için buraya gelmişti. O aptal adamın ölümü keyfini kaçırmamalıydı.
"Sana bir haberim var," dedi gülümseyerek. "Umarım sevinirsin."
Lottie heyecanla gülümsedi. "Albümünüzün çıktığından bahsediyorsan sana ulaşmaya çalışırken haberim oldu ve eğer yardımcı olmamı istersen seve seve yaparım."
"Yardımını geri çeviremem, ancak bu daha farklı bir şey, özel hayatım ile ilgili."
"Aman Tanrım!" Dedi Lottie heyecanla. "E-evlendin, h-hayır! Evleniyorsun?!"
"Lottie sakin ol!" Dedi Louis gülerek. Neredeyse heyecandan koltuğundan kalkıyordu. Louis gülümsedi."Baba oluyorum."
"Evlendin ve çocuğun da mı oldu!" Louis onun evliliğe neden bu kadar dikkat ettiğini sorgularken onu yanıtladı.
"Evlenmedim! Tanrım... neden evlenmemi bu kadar çok bekliyorsun?"
"Uzun süre uzakta olunca seninle ilgili alabileceğim en büyük haber buydu diye düşünüyordum... Madem evli değilsin? Bu baba olma olayını anlatsana o halde?"
Louis gülümseyerek konuşmaya ve ona olanları sırasıyla anlatmaya başladı, Harry'nin kim olduğundan, nasıl tanıştıklarından, partide birbirlerinin üstüne içecek döktükleri olaydan bebeklerinin olacağını öğrenene kadar hepsini anlattı.
Lottie ise sabırla onu dinledi, Hala olacağı gerçeğini sindirmeye çalışırken ona heyecanla bir şeyler anlatan Louis'yi izliyordu. Harry'i anlatırken mutlu ve gülümserken görüyordu onu. Gittiğinden beri hiç bu kadar mutlu olduğunu görmemişti. Onunla konuşacağı çok şey vardı.
"Harry nerede?" Dedi Lottie gülümseyerek. "Şu an evde mi?"
Louis gözlerini kaçırdı. "A-aslında dışarıda... Bizi rahatsız etmek istemedi."
"Louis! Onu arkanda mı bıraktın?! Umarım ayakta değildir!"
"Hayır oturuyor-"
Lottie çalışanına seslenip onu içeriye almasını söylediğinde, ahşap kapıdan utana sıkıla içeriye girdi Harry.
Louis'ye baktığında uzun süre sonra ilk defa gözlerinin içinin güldüğünü fark etmişti.
Onlara doğru yaklaşırken Louis yerinden kalkarak onun oturmasını sağlayınca teşekkür etti ve gülümsedi."Ben Lottie, Louis'nin kız kardeşiyim." Dedi elini uzatarak Lottie.
Harry kendisine uzatılan eli sıktı ve kendini tanıttı. Hemen ardından Louis'ye döndü. "Louis? Ona geliş amacını söyledin mi?"
Louis bunu tam anlamıyla unutmuştu, Lottie ikisine de anlamayarak bakarken lafa atıldı. "Hayır, sen de buradayken söylesem iyi olur aslında."
"Neyi?" Dedi Lottie. Yine aklından evleniyor olmaları geçiyordu.
"Hayır evlilik değil," dedi Louis aklındakileri okurcasına. "Bebeklerin cinsiyetini öğrenmek adına bir parti düzenliyoruz..."
"Senin de gelmeni isteriz." Dedi Harry gülümseyerek.
"Bunu, Harry ısrar etti aslında..." diyerek iç çekti Louis. "B-ben kendimi, geçmiş ile yüzleşmeye hazır hissetmiyordum."
"Sorun değil," dedi Lottie. "Beni davet etmenize sevindim. Minik yeğenlerime en güzel hediyeleri alacağım!"
Harry, Louis'ye bakıp gülümsedi. Onu da ailesiyle beraber görmek ve bunu sağlayan kişi olmak onu mutlu etmişti.
Ölmedim. (Unfortunately)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
flatmates (larry)
FanfictieHarry'nin yapabileceği en büyük hata, aptal bir parti çocuğu olan ev arkadaşından hamile kalmaktı. ★ mpreg ★ yazım yanlışı uyarısı #28 & #1 larry stylinson #1 larry #1 louistomlinson #1 harrystyles