5

523 44 54
                                    


"Harry bu kutunun içinde ne var!?" Dedi Niall bıkkınlıkla.

Bu taşıdıkları dördüncü kutuydu ve sanki bir diğer kutuya her geçişlerinde ağırlıkları kat kat artıyordu.

"Niall son kutu zaten ne kadar çok söylendin." Dedi Louis gözlerini devirerek.

"Tabii, senin için kolay sadece Harry'nin bavullarını taşıyorsun."

"Kavga etmeyi kesin de verin şunları." Dedi Harry gözlerini devirerek ve Niall'ın elindeki kutuyu hiç zorlanmadan alıp arabaya yerleştirdi.

Niall onun bu kadar çabuk koliyi kaldırmasıyla şaşkınca Louis'ye döndü. Louis ise gülerek ona baktı,

"Tek güçsüz İrlandalı olduğunu kabul et Niall." Dedi Louis Harry'nin pembe bavulunu yerleştirirken.

"Ben senin gibi sağlıksız beslenmiyorum ayrıca her sabah yürüyüşe ya da koşuya çıkıp formumu koruyorum." Dedi Harry sırıtarak ve hızla önden adımlayarak arabanın ön koltuğunu kaptı.

Louis sürücü koltuğuna bindi ve Harry'e bir anlığına gözleri kaydı. Yeşil gözleri uzun kirpiklerinin altından bakıyor ve dışarıyı turluyordu.

Louis yutkunup önüne döndü ve diğerlerinin binmesiyle arabayı çalıştırdı.

Niall arka koltuktan uzanarak Harry'nin omzuna dokundu.

"Cidden ne vardı o kutularda?"

Harry gülerek ona döndü, "Niall, sadece boyalar fırçalar tuvaller falan işte."

"Ama son kutu ağırdı!" Dedi Niall kaşlarını çatarak.

"Şövalemin parçaları vardır büyük ihtimalle."

Niall tam ağzını açıp şövalenin ne olduğunu soracakken cevapladı onu Harry,

"Tuvallerimi koyup çizdiğim tahta destek."

"Tahmin edeyim, o da pembe." Dedi Louis araya girerek.

Harry kaşlarını çattı, "Sen nerden biliyorsu-"

"Telefon kılıfından bavuluna kadar her şeyin pembe Harold." Dedi Louis.

Harry ona Harold demesi ile garip hissetmişti. Daha önce kimse ona böyle seslenmemişti.

Yeşil gözleri daldığı sırada Louis, Nirvana'dan favori albümü olan in utero'nun takılı olduğu araba CD çalarının düğmesine bastı.

Rape me  adındaki şarkı kaldığı yerden devam ederken Harry gözlerini kocaman açıp radyoya döndü.

"Nirvana!" Dedi Harry gülerek. Louis sırıttı.

"In utero favorimdir." Dedi gülerek. Bu sırada Harry'nin yeşillerine bakıyordu. Yeşil gözleri sanki duygularıyla beraber ton değiştiriyordu.

"Nevermind'ı tercih ederim." Dedi Zayn mırıldanarak. Bu ses Louis'nin içine düştüğü yeşillerden gözlerini kırpıştırarak çekilip önüne dönmesini ve ona korna çalan, trafik ışıklarındaki, arabaları fark edip gaza basmasını sağlamıştı.

Harry gözlerini devirdi, "Gerçek Nirvana dinleyenler-"

"In utero dinler." Diyerek Harry'i tamamladığında Louis, gözleri tekrar kesişti.

Boğazını temizledi ve önüne döndü Louis, "Gördün mü? Herkes benim gibi düşünüyor." Dedi sırıtarak.

Zayn gözlerini devirdi. "Nevermind ile  ünlü oldular! Çünkü o daha güzel!"

"In utero!"

"Nevermind!"

"In-"

"Yeter!" Dedi Niall. "Çocuk gibisiniz!"

"Pekala, başka bir şey dinleyelim o zaman." Dedi ve radyoyu açıp dolaşmaya başladı Louis. Çalan müzikler konusunda tartışırlarken yine başka bir kavgaya tutuştukları sırada Harry gülerek yola döndü. Arkadaşlarını seviyordu. Öte yandan da yeni evini düşünmeden edemiyordu. Yani, aslına bakarsanız odasını. Bir anda ona seslenilmesiyle etrafındaki düşünce bulutları dağılınca kaşlarını çatıp onlara döndü Harry,

"Harry gelir misin?" Dedi Niall.

"Neye, ne?" Dedi Harry.

"Her gece çaldığımız bara, bu cumartesi" Dedi gülümseyerek.

Harry gözlerini kaçırdı, alkol ona göre değildi ayrıca onlar sahnede olacaktı ve Harry de yalnız. Onlar dışında başka arkadaşları yoktu. Tek başına ne yapacaktı ki.

"Ben, bilmem ki. Siz çalacaksınız ben yalnızca sizi izleyeceğim." Dedi Harry gözlerini kaçırarak.

"Sadece bir kaç parça sonra partileyeceğiz." Dedi Louis sırıtarak.

"Olabilir, yani-"

"Hadi Hazz!" Dedi Niall.

"Pekala, pekala...tamam o halde." Dedi gülümseyerek.

Araba durduğunda Louis onlara döndü.

"Geldik!" Diyerek indi ve herkes kutuları teker teker almaya başlarken Harry'de bavullarını indirdi.

Eve doğru ilerlerken Louis kutuyu tam yere bırakacaktı ki Harry onu durdurdu.

"Dur ne yapıyorsun!"

"Yere bırakıyorum?" Dedi Louis soracasına.

"Sakın! O kutuda benim özenle boyadığım tablolarım var!"

Louis gözlerini devirerek Niall'ın taşıdığı kutunun üzerine elindeki kutuyu bıraktı.

"L-louis!" Dedi Niall.

"Sızlanma İrlandalı." Dedi Louis ve kapıyı açıp önden Harry'nin girmesine izin verdi.

Harry önden ilerlerken onu kalçasını izliyordu. Louis'nin nereye baktığını fark edince Niall bilerek onun ayağına bastı.

"Ah!" Dedi Louis acıyla inleyerek.

"Pardon Tommo! Görmemiştim de." Dedi imalı bir şekilde ve içeriye ilerledi. Zayn onun peşinden gözlerini devirerek ilerledi.

Louis de söylenerek kapıyı kapattığı sırada arkasını dönmesi ile beraber Harry'nin dibinde bitmesiyle irkildi.

"Şey, odam nerede? Buradan sonrasını ben hallederim, aslında... Sen sadece odamı göster, sonra çalışma odamı göstersen yeter Lou." Dedi Harry gözlerini kaçırarak.

"Tabii." Dedi Louis başını sallayarak ve hızla üst kata çıkan merdivenlere yöneldi. Koridora geldiğinde ilerledi ve kendi odasının karşısında olan odaya girdi.

Niall ve Zayn kutuları çoktan odaya bırakmışlardı.

"Burası, bir şey olursa biz aşağıdayız." Dedi Louis gülümseyerek.

Harry başını sallayıp teşekkür etti ve bavullarını yere bırakırken pencereye yöneldi.

Dışarıda büyüleyici bir manzara vardı. Harry iç çekip pencereyi açtı ve derin bir nefes aldı. Bu evde onu nelerin beklediğini oldukça merak ediyordu.

basim full donuyo  bu ne ua..

flatmates (larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin