Annemin dakika başı salona girmesiyle Sarpla konuşamamış dışarı çıkmıştık. Annemin bizimle gelmek için verdiği çaba, bardağı taşıran son damla oldu. Sanki o evleniyor. Hayır, evliliği kabul etmedim. En sonunda trenin raylarından çıktığı gibi, bende kendimden çıkıp anneme bağırmıştım. Ve benim bu hareketime şaşkınlıktan gülen Sarpa "Ne gülüyorsun..!" diye çıkışmıştım. Gerçekten sabrımı zorluyordular.
Sarpla arabada geçen sessiz bir yolculuktan sonra küçük bir kafeye gelmiştik. Öğlen yemeyi saati olduğu için kafenin içindeki tüm masalar doluydu. Tek bir masa hariç. Pencerenin kenarındaki boş masaya doğru geldiğimizde, masanın üzerinde rezerve yazısı vardı. Yanımıza gelen garson "Hoş geldiniz Sarp bey." dediğinde Sarpa baktım. Anlaşılan yapılacak konuşma için Sarp baya hazırlık yapmıştı. Maksatı ne bu çocuğun? Bütün bunları neden bilerek yapıyor? İç sesim "Bu soruları kendine değil, karşında oturan Sarpa sor. Soruların cevabı onda." dedi.
Sarp ellerini masanın üstüne koymuş, parmaklarıyla oynuyordu. Alt dudağını durmadan ısırıyor, gözleri benden başka her yere bakıyordu. Hafif bir öksürükle boğazımı temizledim, bakışlarını bana çevirsin diye.
" Sarp yaptığın bu saçmalıkların bir açıklamasını bekliyorum."
Gözlerini bana çevirip, ısırdığı alt dudağını serbest bıraktı.
"Seninle nişanlandığımız gün, sizin kapınızın önünde babam beni tehtit etti. İçeri girip seninle nişanlanacaktım ve babam bana kızımı verecekti. Eğer kabul etmezsen son nefesine kadar kızını göremeyeceksin dedi. Elime bir şans bıraktı. O şansı değerlendirmeliydim."
"Şansmı?" güldüm. "Ne şansından bahsediyorsun?" gülmemi durduramıyorum. "Benim hayatımı karartıyorsun ve buna şans diyorsun öylemi?" gülmemin yerini artık öfke almıştı.
"Kızına kavuşmak için illa benimle mi evlenmen gerekiyor?" soruma karşılık elini saçlarına daldırıp onları çekti.
"Bak sen özgür bir hayat istiyorsun. Bense babamdan kurtulup kızıma kavuşmak istiyorum."
"Ve bununda tek yolu evlenmemizmi? Allah aşkına Sarp güldürme beni."
"Hüma lafımı kesmeden dinlesene beni."
"Neyini dinleyeceğim ya ben senin? Ağzından çıkanları sen kendin duyuyor musun? Acaba ne dediğinin farkında mısın?" gerçekten artık sabrını zorluyordu. O kadar mantıksız cümleler kuruyordu ki, sanki normal bir şeyden bahsediyordu.
"Bak Hüma sen özgür bir hayat istiyorsun. Bende babamdan kurtulup kızıma kavuşmak istiyorum. Kağıt üstünde sözleşmeli evlenirsek eğer, sen özgürlüğüne, bende kızıma kavuşmuş olurum."
Aslında söyledikleri mantıklı gelmişti ama tek mantıksız olan kısmı atlamıştı. Evlilik kısmı. Kağıt üzerinde bile olsa evlilik çok büyük bir sorumluluk. Ne düşünüyordu? Sırf özgürlük için onunla evleneceğimi mi? Sarpla evlenmek demek Arafı sonsuza dek kaybetmek demek.
"Sarp ilk önce şunu söyleyeceğim senin benimle evlenmen yüzde doksan dokuz nokta doksan dokuz olumsuz. İkincisi üzgünüm ama kızını almanda sana yardım edemeyeceğim." dediğimde üzgün dolu bakışlarla bana baktı.
"Hüma hemen kestirip atma. Lütfen." dedi. Hala beni anlamamakta ısrarcı. Pekala, ona anlayacağı dilden konuşacağım. Ortada Araf var. Onun bana olan sevgisine, ben ihanet edemem.
Dirseklerini masanın üstüne yaslayıp, başını avuçlarının içine sakladı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra ayağa kalkıp yavaş adımlarla yanıma gelerek, yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu.
"İyi bir plan yaparsak ikimiz de istediğimiz şeyi elde etmiş oluruz. Eğer sorunsuz bir şekilde evlenmeyi başarırsak gerisi kolay. Zaten kağıt üzerinde yapacağımız bir evlilik olacak. Sadece ailelerimizin yanında evliymişiz gibi davranacağız. Kızımı yanıma aldığımda zaten şehir değiştireceğim. O sırada boşanma işlemlerine başlarız."" Sarp boşanma işlemleri bir yıl sürer. Bir yıl uzun bir süre."
"Yani evlenmeyi kabul ediyorsun?"
"Hayır. Sadece söylediklerin mantıksız. Boşandıktan sonra sen istediğin özgürlüğüne kavuşacaksın. Bense kendi çöplüğüme daha kötü bir halde dönüp perişan bir hayat yaşayacağım. Boşanmış bir kadın olarak babamın evine nasıl döneceğimi düşünüyorsun? Annemin neler yapacağını biliyorsun. "
" Hüma sana kimse karışamaz. Özgür olursun."
" Asıl boşandıktan sonra benim cehennem hayatım başlayacak. Bak bu söylediğin şey fazla saçma ve benim burada seni dinlemem ondanda saçma. Üzgünüm ama sırf sen kızına kavuşup başka şehire taşınacaksınız diye ben hayatımı daha fazla karartamam.
Bunları söyledikten sonra Sarpın gözleri anında kızardı ve gözyaşıyla doldu. Belki benim bencillik yaptığımı düşüneceksiniz ama öyle değil. Bir başkasının hayatı için kendi hayatımdan vaz geçmem.
"Evet tatlım çok güzel hayatın var sanki." Bunu diyen iç sesimdi. Hep haklı olmak zorunda mısın? "Bebeğim ben her zaman haklıydım. Sen de her şeyin farkındasın ama kabul etmiyorsun."
"Kessene sesini" diye tısladığım sırada Sarp kolumu dürttü.
"Hüma?"
"Efendim?"
"Yine mi kendi kendine konuşuyorsun? Onu anlamadığıma dair bakışlar atarken, durumu yavaştan idrak etmeye başladım. Ben sesli bir şekilde iç sesimle konuşuyordum.
" Hayır Sarp. Seninle konuşuyorum. " Bu dediğime Sarp tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Az önce 'kessene sesini' dedin. Və ben ağzımı açmamıştım bile. Ellerimle yüzümü kapatıp başımı sağa sola salladım. Bütün bunlardan o kadar çok yorulmuşum ki, bir an önce her şeyin bitmesini istemiştim.
" Ne düşünüyorsun? " bu soruyu soran Sarpın sesinden onunda yorulduğu belli oluyordu.
"Sarp seni anlamaya çalışıyorum. Anlıyorum Kayra için yapmak istiyorsun. Ama anlamadığım şey neden ben?"
"Babama sordum neden Hüma? Başkası olsun dedim. Yemin ederimki dedim. Başkası olursa vermeyecek kızımı. Zaten kızımın velayetini sana verecek. Nedenini inanki bende bilmiyorum."
Velayeti bana vermeleri saçmaydı. Hem böyle şeyler bu kadar kolaymıydı? Annesi değilim, akrabası değilim ki. Ben bunları düşünürken Sarp devam etti.
"Ayrıca annen de boş durmuyor. Daha sabah evden çıkarken annen annemle konuşuyordu. Eğer benimle evlenmezsen babana her şeyi açıklayacak. Senin düşük yaptığını, Arafın ölmediğini. Onu oradan kurtaranın ben olduğumu biliyor. Anlayacağın annen her yaptığımızı biliyor. "
Annem bunu nasıl biliyor? Bu imkansız. Sarp elimi tutup:
"Hüma annenin amacı ne bilmiyorum. Ama biz evlenmezsek sen Arafı , ben Kayrayı kaybedeceğim. Bir plan yapmalıyız. Belki hiç boşamayız. Evliliğimize devam ederiz. Olmazmı?" Son söylediği cümleyi duymamla elimi elinden çektim.
"Ben evlenmek istemediğimi sana söylüyorum. Sen bana boşanmayalım diyorsun. Arafla evlenmem mümkünsüz bir şey biliyorum. Ama bu bir birimize olan sevgimize, güvenimize ihanet edeceğim anlamına gelmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
General FictionSevgili okurlar Derinlerimde Ellerin adlı kitabımızın yeni ismi KESKİN'le devam ediyoruz. -Eğer evlenmeyi başarırsak gerisi kolay. Zaten kağıt üzerinde yapacağımız bir evlilik olacak. Sadece ailelerimizin yanında evli ve mutlu bir çift gibi davrana...