16.Bölüm

127 73 85
                                    

   Günler geçer, aylar geçer, yıllar geçer. İçimizde yaşadığımız acılar günler geçtikçe çoğalır, aylar geçtikçe alev alıp alışır. Aylar geçer yerini yıllara bırakır, yıllar geçtikçe içimizdeki yangın köz olur acımız hafifler.

   Hafif bir baş ağrısıyla gözlerimi yavaşça açtığımda, arabanın arka koltuğunda uzanmış bir vaziyetteydim. Ellerimi saçlarıma daldırıp "Sarp..." diye seslendim.

    Arabayı böyle vahşi gibi süren, dakika başı kornaya basan Saptan başkası olamazdı. Ben gözlerimi ambulansta açacağımı tahmin etmiştim. Ya da hastane odasında. Anlaşılan Sarp Bu kez geçikmişti hayret. Bana hep bir şey olduğunda babamlara bakmadan beni her zaman hastaneye yetiştirirdi. Gerçek arkadaşlık bunu gerektirmez miydi?

   "Hüma? Uyandın mı?"

   Arka koltukta oturur vaziyette geçtiğimde Sarp bana bakıyordu.

   "Sarp delirdin mi yola baksana öldüreceksin bizi."

   "Ay pardon ya sana bakmaktan unutmuşum bir anlık araba kullandığımı."

   Önüne dönüp hızını yavaşlattı, o sırada yanımızdan geçen bir iki araba kornaya basmıştı. Neyse ki yol boştu. Arka koltuktan ön koltuğa geçip kemerimi taktım.

   "Sarp ben iyiyim hastaneye gitmemize gerek yok."

   "Gerçekten iyi misin çok korktum senin için."

   "Korkacak bir şey yok Sarp her zaman bu kadar abartmana gerek yok. Benim düşündüğün için bunları yaptığını da biliyorum. Gerçekten iyiyim."

   "Peki."

   Biz en son bir kadınla konuşuyorduk. Endişe dolu gözlerle Sarpa baktım.

   "Sarp o kadın nerede? annemi tanıdığını söyleyen kadın." sordum.

   "Kerem'le birlikte annenin mezarına gittiler."

   "Beni de götür Sarp."

    "Emin misin? yani hazır hissediyor musun, bak az önce bayıldın heyecandan."

   "Merak etme iyiyim ben."

   Mezarlığa geldiğimizde vakit kaybetmeden hemen  arabadan indim. Bir an önce anneme kavuşmak istiyordum.

   Küçükken Nilüfer hep benim mezarlıklarla ilgili korkuturdu. Gerçi hâlâ korkuyorum. Ama şimdi korkmadan mezarların arasından geçiyorum.

   Sevdiğin bir insanı kaybettiğinde öğreniyorsun mezarlıktan korkmamayı. Aynı şimdi benim korkmadan annemin mezarına doğru gittiğim gibi.

   Vakti geldiğinde herkes ölür. Sonsuza dek yaşamak diye bir şey yok. Bunun için birbirinize beddua etmeye, nefret etmeye, kavga etmeye, hak yemeye gerek yok. Ölürken kendimizle hiçbir şey götürmüyoruz. Bildiğin bir şey var ki bu dünyada iyi bir insan olmak için çabalamalıyız. Bunun için bizler bu dünyadan göçtüğümüzde bizi yaradanın karşısına temiz çıkmalıyız. Dünyaya gelirken nasıl günahsız ve temiz halde geliriz, öldüğümüzde de günahsız ve temiz bir şekilde ölmek lazım. Allah bize nasıl yaratmış, bizler öyle de öleceğiz.

   Annem Firuze Çınar doğduğu tarih 12.01.1982
                                        Öldüğü tarih 31.01.2001
   Gencecik. 19 yaşında vefat etmiş. Ben doğduktan 14 gün sonra vefat etmiş. Sadece 14 gün. Birlikte olduğumuz gün.

   Annemin mezarının kenarına oturmuş baş taşına bakıyordum.

   "Annem. Güzel Annem..." Gözyaşlarım usulca yanaklarımdan çeneme doğru akmaya başladı. "Ben geldim Hüma senin kı-kızın..."

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin