Arabada uzun süren sessizliğin ardından çok sıkılıp radyoyu açtım. Radyoda çıkan şarkıları tek tek atlarken bir şarkıda durdum. Beni geçmişte yaşadığım güzel bir anımı hatırlattı.
"Tut elimi burdan gidelim.
Olmaz demeden dinle beni bi..."Araf'ın bana hep okuduğu şarkıydı bu. Yaşadığım olaylardan sonra ilk kez böyle içten gülümsedim. Yine başardı. En zor zamanımda yine bir yerlerden, bir haritasıyla yüzümü gülümsetti. Bu şarkı beni geçmişe götürdü. Bana ilk şarkı söylediği güne...
Bir kaç yıl önce...
İnsanların olmadığı bir sokakta sarmaş dolaş yürüyorduk. Annemle babamın İsviçreye gitmesi ve evdeki çalışanları göndermesi sonucunu Arafla bulusmakla değerlendirmiştim. Böyle bir fırsat elime bir daha kim bilebilir ne zaman geçecekti?
İkimizinde gözlerinden mutluluk akıyordu. Allah'ım ne olur bu mutluluğu bize çok görme.
"Yine ne dua ettin?"
Gülümseyerek sorduğu bu soruya karşılık bende gülümseyerek cevap verdim.
"Allah bizim bu mutluluğumuzu bize çok görmesin."
"Amin..." Diyip başımdan öptü.
"Sana şarkı söyleyeyim mi?"
"Şimdimi?"
"Evet." Diyip gülümsedim. Fazla utangaç tır. Söyleye meyeceğini adım gibi biliyorum.
"Ne oldu? Neden tuhaf tuhaf bakıyorsun Hüma hanım."
"Araf bey ama siz utanırsınız. Fazla utangaç olduğunuz için söyleyemeyeceğinizi biliyorum."
Bu dediklerime gülümseyerek küçük bir kahkaha attı.
"Kimse yokki. Sadece ikimiz olduğunda sana şarkı soyleye bilirim. Kadrimi , kıymetimi bil bu güzelim sesimi sadece sen dinleyeceksin."
"Hadi ya. İnsanların kulağı sağır olmasın diye demiyoda." Dediğimde bu sefer ikimizde kahkaha atarak gülmeye başladık."
"Güzelim benim. Her yalnız kaldığında bu şarkıyı dinle. Gerçi ben seni asla yalnız bırakmam ama iş'te olduğumda sıkılırsan evde yalnız, aç dinle."
"Sen iş'te olduğunda ben neden yalnız kalıyorum? Bende çalışacağım için evde yalnız kalmayacağım."
"Ay Hüma. Romantizm kuruyordum bozuyorsun. Ama hayatım çalışıp yorulmani gerçekten istemiyorum."
Hayır hayır. Burada sitem etmesi gereken kişi bendim.
"Konuşmuştuk ama bunu Araf. Ya okuyacaktım, ya da çalışacaktım."
"Tamam. O zaman önceliğimiz okumak olsun. Sonra çalışırsın. Ama hamilelik döneminde dokuz ay çalışmak yok."
"Tamam olur. Nazımı çekiceksense olur." Gülümseyerek bana bakıyordu. Ah Araf sen deliysen ben zır deliyim. "E hadi şarkıyı söyle."
"Hazırmısın? Bu kulakların bu ızdırapa dayanacak mı?"
"Az önce övüyordun kendini sevgilim." Deli ya bu. Buna cevap vermeden şarkıya başladı.
"Tut elimi, burdan gidelim,
"Olmaz" demeden, dinle beni bi
Rüzgarım söndü, dindi ateşim
Ah bebeğim, ben hala deliyim." durdu ve yüzüme düşen bir kaç saç telimi kulağımın arkasına sıkıştırarak şarkıya devam etti."Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne ay var ne tek bi yıldız...
Her yer karanlık ve ıssız, göremiyorum."Ben onun açık kahve rengi gozlerine bakıyordum. Sokak ortasında durmuş aynı tanıştığımız ilk gün ki gibi bir birimize bakıyorduk. Fazla aşık ve fazla utangaç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
General FictionSevgili okurlar Derinlerimde Ellerin adlı kitabımızın yeni ismi KESKİN'le devam ediyoruz. -Eğer evlenmeyi başarırsak gerisi kolay. Zaten kağıt üzerinde yapacağımız bir evlilik olacak. Sadece ailelerimizin yanında evli ve mutlu bir çift gibi davrana...