Görseldeki Avukat Kerem...
Ömür... Ömür dediğin nedir ki... Dünyaya ağlayarak göz açtığımız gibi, ağlayarak ta bu dünyaya gözlerimizi ebediyen kapatarak veda ediyoruz.
Arafla var olduramadığımız ilişkimizi bir kutuya koyup, rafa kaldırdım. Bizim bir birimize hər yaklaştığımız an büyük bir darbe alıyorduk. Ve bu en büyük darbe benden geliyordu.
Artık bir yola girmiştim. Ve girdiğim bu yolda annemi arayacaktım. Biliyorum ölen bir insanı aramak belki de manasızdır. Eğer annem öldüyse, peki neden yaşıyor hissi var içimde.
Kim bilir ben doğduğumda annem ne kadar sevinmiştir yada sevinememiştir. Öldüğünde ne kadar acı çekmiştir. Kim vardı acaba yanında. Kimin yanında son nefesini vermişti?
Kafamda o kadar çok sorular var ki, hangi birine cevap arayacağım bilmiyorum. Bana yapılan onca şeyin, neden yapıldığına dair bir cevap bulamamışken, çıktığım bu zorlu yolda bütün bu yaşanmışlıklar rağmen cevabını bulurum diye umut ediyordum.
"Ne düşünüyorsun?" Sarp'ın sorduğu soru beni düşüncelerimden ayırmıştı.
"Hiç, öylesine yola bakıyordum."
Araba bir binanın önünde durduğunda Sarpa baktım.
"Hadi bakalım Hüma hatun geldik."
"Hatun mu?" Diyip güldüm.
Sarp arabadan inerken bende inip yanına yaklaştım.
"Sarp sence bir şey bulabilecek miyiz?"
Soruyu sorduğumda Sarp gülümseyerek kolunu omuzuma atıp "Tabii ki de bulacağız. Kerem bu işlerin en iyisidir. Bakarsın akrabalarını da bulur. Ailene kavuşursun." dedi.
"Sarp kendi babam bana aile olmamış, akrabalarımın da bana aile olmalarını beklemiyorum."
Söylediklerim de haklı olduğum için Sarp alt dudağını dişleyip "Neyse gidelim." dedi. Bu Sarpın sen haklısın deme şeklidir.
Sarpla birlikte binaya girip üçüncü kata çıkmıştık. Sarp'ın telefon görüşmesi olduğundan içeriye girmemişti. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde Kerem ayağa kalkıp bana doğru geldi. Ben kapıyı ardımdan kapattım.
Kerem selamlaşmak için elini bana uzatıp "Selam Hüma. Hoşgeldin." dedi. Keremin bana uzattığı elini sıkıp aynı şekilde bende ona selam verdim.
"Selam Kerem bey. Hoşbulduk."
"Bey demene gerek yok. Buyur lütfen otur."
"Teşekkürler." diyip Keremin oturduğu masanın karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Odada bizden başka biri daha vardı. Genç bir çocuktu. Ona baktığımı anlamış olmalı ki bana yaklaşıp "Selam ben Kerem beyin asistanıyım. Aynı zamanda stajyerim." diyip karşımdaki tekli koltuğa oturdu. Bende başımla selam vermekle yetindim.
"Hüma Sarp bana biraz anlattı meseleyi. Doktorun ölüm bölgesinin yokluğunda, ölüm gerçeği mahkeme tarafından belirlenir. Ölüm belgesi ölenin yakınlarına sunulur. Bu belge sendemi?"
"Bende değil. Kimde olduğunu da bilmiyorum."
"Peki annen ne zaman vefat etti?"
"Bilmiyorum. Ben daha bebek iken ölmüş."
"Bilmiyorum."
"Annen hastanede vefat etmiş yada cenazesi hastane gibi sağlık kurumlarına getirilmiş olması durumunda annenin ölüm belgesi görevli memurlar tarafından düzenlenip hazırlandıktan sonra hastaneden alınabilir. Eğer annen özel sağlık kuruluşunda vefat etmiş ise ölümüne neden olan hastalığın tedavisini gerçekleştiren doktor ölüm belgesini düzenler ancak belediye hekimi ve ya aile hakiminin tasdik etmesi gerekmektedir. Tastik edilmeyen belgenin geçersiz olma durumu bulunmaktadır. Bu iki ihtimal de değilse o zaman anneniz sağlık merkezleri dışında vefat etmiş ise cenazesinin olduğu yerdeki belediye hekimi ya da aile hekimi belgeyi düzenler. Şayet bunlarda yok ise ölüm belgesi düzenlemesi için yetki verilmiş kişiler tarafından düzenlenir. Belgeyi düzenleyecek az önce saydığım yetkililerden hiç birisi olmaması durumunda ise jandarma komutanı, köy muhtarları belgeyi düzenleyip verebilmektedir. Ölümün mesai saatleri dışında olması durumunda olay yerine giden 112 sağlık ekipleri belgeyi doğrudan düzenleyebilir."
"Dediğim gibi annemin nerede, nasıl, ne zaman vefat ettiğini bilmiyorum. İsmini, soyismini, doğum tarihini bile bilmiyorum. Tek bildiğim şey ben bebek iken vefat etmesi."
"Hüma ilk önce annenin ismi, soyismi, baba adını bilmen gerek. Sonra ise ölüm raporunu almak için annenin vefat ettiği yer önemlidir. Özetle annenin hastanede vefat etmişse hastaneden alınır, annenin evde vefat etmiş kimseye eve gelen 112 sağlık ekipleri düzenler."
"İyide yıllar önce yani evde vefat etmişse o zamanlar eve geler 112 sağlık ekiplerini nereden bulacağım? Bulamam."
" Zaten bunların haricinde daha sonra belgeyi alabilmek için Nüfus Müdürlüğü'ne müracaat edilmesi gerekmektedir."
"Tamam teşekkür ederim Kerem. Ben gideyim." diyip avukatın odasından çıktım. Sarp koridorun beyaz duvarlarına yaslanmış, gözlerini tavana dikmiş beni bekliyordu.
"Sarp..." bakışları bana döndüğünde "Hadi gidelim." dedim. Bana bakıp ağzını açıp bir şeyler söyleyeceksen durdu. Sarpın bu huyunu çok seviyorum. Ben anlatmadıkça hiç bir soru sormazdı. Beklerdi benim kendi isteğimle söylememi.
Arabada uzun süren sessizliğin ardından çok sıkılıp radyoyu açtım. Radyoda çıkan şarkıları tek tek atlarken bir şarkıda durdum. Beni geçmişte yaşadığım güzel bir anımı hatırlattı.
"Tut elimi burdan gidelim.
Olmaz demeden dinle beni bi..."Araf'ın bana hep okuduğu şarkıydı bu. Yaşadığım olaylardan sonra ilk kez böyle içten gülümsedim. Yine başardı. En zor zamanımda yine bir yerlerden, bir haritasıyla yüzümü gülümsetti. Bu şarkı beni geçmişe götürdü. Bana ilk şarkı söylediği güne...
Merhaba güzel okurlarım💛 Bu bölüm kısa oldu biliyorum💛 umarım bu bölümü okurken sevmişsindir. Aşağıda soldaki yıldıza basmayı unutmayın💛💛
Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum💛💛💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
General FictionSevgili okurlar Derinlerimde Ellerin adlı kitabımızın yeni ismi KESKİN'le devam ediyoruz. -Eğer evlenmeyi başarırsak gerisi kolay. Zaten kağıt üzerinde yapacağımız bir evlilik olacak. Sadece ailelerimizin yanında evli ve mutlu bir çift gibi davrana...