9.Bölüm

214 121 512
                                    

   Uzunca bir süre Sarpla sessiz kalmış, bu söylediklerini düşüneceğimi söyleyip sohbetimizi kestirip atmıştım. Büyük ihtimal ile kabul edecektim bu evliliği. Həm Arafı korumam gərək, hem de Sarpın bana bu kadar yıldır karşılıksız yaptığı bu iyiliklerden sonra benim ona yardım etmemem haksızlık olurdu.

   "Hüma?"

   "Efendim."

   "Kalkalım mı?"

   "Olur Sarp kalkalım." dedikten sonra ikimizde oturduğumuz masadan kalkıp çıkışa doğru yöneldik.

   Çıkışta valenin arabayı getirmesini beklerken Sarpı izledim. Yoldan geçen arabaları izliyordu. Yanına yaklaşmak için aramızdaki bir kaç adımı kapattım. Elimle koluna dokundum, bana bakması için.

   "Sarp..." bana baktığında, gözlerinde bir çok ifadenin biriktiğini gördüm. Yakın arkadaşım olmasaydı eminim ki anlamazdım.

   "Efendim Hüma?"

   "Sarp ben kabul ediyorum."

   "Nasıl? Yani neyi?" heyecanla sorduğu soruyu cevapladım.

   "Evlenmeyi kabul ediyorum."

   "Gerçekten mi?"

   "Evet Sarp. Kızına kavuşman için ne gerekiyorsa yardım edeceğim sana." bunu söylememle Sarp bana sarılmıştı.

   "Çok teşekkür ederim Hüma. Bu süreçte istemediğin hiç bir şey olmayacak." bunu duyduğuma sevinmiştim açıkçası. Ama bu evlilik sözleşmeli evlilik olacak. Ve bundan tabii ki annemin haberi olmayacak.

   Arabaya bindiğimizde Sarp çok sevinçliydi. Gülümsemekten ağzı kulaklarına yetişecekti neredeyse. Onu ikinci kez böyle sevinçli görüyordum. İlki Zeyneple sevgili olduklarında böyle gülümsüyordu. Umarım kızına kavuşur. Tek korktuğum şey vardı. Oda bütün bunların bir oyun olmasıydı. Annem yapardı ama Sarpın babası Kazım amca böyle şeylerden uzaktı. Söylediği şeylerin hep arkasında dururdu.

   "Ne düşünüyorsun?" Sarpın aniden sorduğu soruyla düşüncelerimden irkilerek ayrıldım.

   "Sarp ya, ikimizden biri diğerine aşık olursa? Boşanmak istemezse?"

   "Sen bana aşık olacağından mı korkuyorsun?"

   "Tabii ki de hayır."

   "Tamam. Eğer benim sana aşık olup, boşanmayacağımı düşünüyorsan bu bana güvenmediğin anlamına gelir Hüma."

   "Hayır sadece evliliksözleşmesi yapmamız daha iyi olacak." araba kullandığı için bana bakmıyordu . Bende yüz ifadesini göremiyordum.

   "Az önce dediğim gibi bu evlilik sürecinde istemediğin hiç bir şey olmayacak. Sen nasıl istersen öyle olacak. Ben avukatla konuşurum. Nikahtan önce sözleşmeyi hazırlayıp imzalarız."

   "Tamam." demekle yetindim. Başımı arkaya yaslayıp, yolu izlemeye başladım. Hep düşünürdüm onca yaşattıkları şeyler için, neden hala sevdiklerimden vazgeçmiyorum. Onları sevdiğimden mi? Yoksa korktuğumdan mı? Hala onlarlaydım. Hala içimdeki buruk dolu gözlerle bakıyordum onlara. Bunca yaptıkları eziyyetten sonra neden bırakıp gidemiyorum? İnsan geçmişinden kaçamaz. Heleki ailesinden asla kaçamaz.

   Her gidişimde beni yolumdan alı koyan var. Eğer gidersem ilk onun kapısını çalarlar. Çalmaktan daha çok kırarlar. Kendisinide yaşatmazlar. Sarpın radyodan açtığı müzik tam da benim düşüncelerimin devamını getirmişti:

   "Gidecek yerin yok, çalacak bir kapın yok
    Anlarsın yalnız kaldın mı bu dünyada
    Diyecek sözün çok ama dinleyen yok..."

   Murat Dalkılıç'ın en sevdiğim şarkısıydı bu.

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin