🕊️Önce oylarrr verilsin mii? 💞
İyi bayramlar.
Tuna'nın haberiyle kapıma dayanan Aytunç'u kovmamdan yarım saat kadar sonra Başak ve Tuna'yı da uğurlayarak salondaki fincanları aldım ve mutfağa geçtim. Saklama kaplarını dolaba yerleştiren Binnaz abla beni fark ederek sürmeli gözlerini bana çevirdi.
"Merhaba, Binnaz Sultan."
"Ben hallederim, mavişim." dedi, elimdeki fincanları sudan geçireceğimi anlayarak. Ketum biri gibi gösteren sert ifadeleri ve keskin harelerinin aksine tebessümü yumuşacık ediyordu insanı. Bebekliğimden bu yana bizimle yaşayan bu kadının aileden biri gibi oluşuna en çok anne ve babamın ölümünden sonra şükrettim. Sevgisini belli edebilen bir yapısı olmasa da, yaptıklarıyla bize verdiği değeri yeterince hissettiriyordu.
Omuz silkerek kahve fincanlarını sudan geçirdiğimde yanıma geldi. Mutfak beziyle tezgâhı silmeye başladı.
"Seninki kapılara dayanmaya da başlamış." dediğinde sakin ve düz ses tonunun aksine iması belirgindi. Dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi kaçırdım hızla. Haftalardır ortadan kayboluşumun, Demirkol'lara gelin gittiğim haberiyle patlak verişiyle evin içinde geldiğimden beri gergin bir hava oluşturuyordu.
Binnaz abla, ailemizden biri gibi olsa da tek bir şeye dikkat ediyordu. Asla bizim meselelerimizi sorgulamıyor, soruşturmuyordu. Ancak içine sinmeyen bir şey olduğunda bunu belli ediyordu, bir şekilde bize hissettiriyordu. Demirkol'lara gelin gidecek oluşumun memnuniyetsizliği vardı üzerinde. Hiçbir şey söylememişti ama biliyordum, farkındaydım. Hoşnut değildi, abim gibi.
"Biliyorsun, nişan olacak bu hafta sonu. Ufak tefek işleri sormak için gelmesine gerek yok, değil mi? Halletsin kendi başına işte."
Ses etmedi. Bakışlarım gergince ifadelerini yoklamak üzere yüzünde gezinmeye başladı.
"Damadı nasıl buldun?" diye sordum, tezgaha kalçamı yaslayarak.
Yine sessiz kaldı. İyi bulmamıştı anlaşılan. Hoşuna gitmeyen, içine sinmeyen bir şeyler olduğu kesindi. İki elimin parmaklarımı açıp ona uzattım, küçüklükten alışkanlık olan bir şekilde.
"Enerjisini puanla." dedim, merakla. Binnaz abla garip bir kadındı, hisleri kuvvetliydi, insanların enerjisi vardı ona göre.
Kötü enerji aldığı insanların yanında kaşınmaya başlar, bir an önce gitmek isterdi. Ne hikmetse o enerjiyi aldığı insanların sonradan ortaya çıkan foyaları da hislerinin boş olmadığını kanıtlar nitelikteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ve Siyahın Savaşı
Teen FictionMVSS +13 Mavi gözlerime, denizden gözlerin var, derken mavi denizlerimin dalgasında boğulacağından habersizdi; İhanetimle onu boğacaktım. Siyah, toprak karası gözlerine beni gömmeden önce. Sonra da o gömerdi belki beni, siyahlarının en derinine. ...