🕊️
Mavi Ve Siyahın Savaşı
B Ö L Ü M 28
2020, Türkiye
İmtihanın nereden geleceğini insanoğlu kestiremiyordu. Nasip kimi nerede karşına çıkaracağını, kaderin alnına neler yazdığını bilemiyordu. İnsanı ise en çok yokluk sınıyordu.
Pusat Aytunç Demirkol da hayatının en ağır sınavını veriyor, karanlıkla sınanıyordu. Rıdvan AKÇATEPE’yi şehit verdiği gün, gözlerini kaybetmişti. Bir masumu toprağa vermenin bedelini gözleri ödemişti. Şimdi ise Yozgatlı’nın yokluğu ve gözlerinin yoksunluğu sınıyordu onu.
Ayların, yıllar gibi geçmek bilmeyen günlerinde aydınlığa hasretti. Gündüzleri yoktu, kendi dünyasında bir tek geceye sahipti. Zifiri ve kapkara. Dışarıda iki mevsim yitirmişti, içinde dört mevsimi birden geçirmişti. Ama hepsi aynı tatsız, kuru ve soğuk mevsimlerdi. Yusuf gibi kör kuyuların karanlığına gömülü kalmıştı. Onun zindanı da kendi kafanın içiyle baş başa kalmaktı. Son gördüğü yüz, karanlığında onu yalnız bırakmıyordu. Psikolojik anlamda onu en çok yoran da bu oluyordu.
Üstelik artık karanlıktan ölesiye nefret ediyordu.
“Gözleriniz kamaşabilir. İlk başta acıyacak, gözünüzü biraz yaşartacaktır. Ama birkaç dakika içinde alışacaksınız.”
Oturduğu hasta yatağında, başındaki doktoru dinlerken sessizdi. Zaten sessiz ve kendi kafasında bir insandı. Bu karanlık onu daha çok içine çekmişti. Gözleri, dilini de almıştı ondan. Zaruri olmadıkça konuşmayı tercih etmiyordu.
“Haydi bismillah! Aç doktor, aç! Hemen alışır o. Sen bakma, güçlüdür ha bizim oğlan.”
Duyduğu ses, doktorun hemen yanında, yerinde duramayan Soner’e aitti. Hemen yan tarafta da elleri dizlerinde gergince bekleyen Haktan vardı. O sessizce izliyordu, küçük operasyondan sonra Pusat’ın gözündeki bandajın açılışını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ve Siyahın Savaşı
Teen FictionMVSS +13 Mavi gözlerime, denizden gözlerin var, derken mavi denizlerimin dalgasında boğulacağından habersizdi; İhanetimle onu boğacaktım. Siyah, toprak karası gözlerine beni gömmeden önce. Sonra da o gömerdi belki beni, siyahlarının en derinine. ...