Beş kardeş, bir babanın yarattığı zelzeleyi sonuna kadar hisseden enkaz'lardık biz. Aramızdan biri can verdi, biri can aldı, biri her şeyden habersiz kaldı. Güç uğruna feda edilip sevgisiz bir evliliğin tohumunu eken de vardı, sonsuza dek ellerindeki kanı izleyen de.
Cezaevinde herkese takılan lakapların arasından bana 'enkaz' denildiğinde anlamadım ama omuzlarımdaki yıkılan hayatımın izini taşıyan kamburumu insanlar dışarıdan bakarak bile anladı.
-Esat Demirkol
🕊️
Mavi ve Siyahın Savaşı
B Ö L Ü M 10
Bir bomba misali düştüğüm Demirkol Malikanesindeki ikinci günümde, gerici bir hava vardı, evin içerisinde. Bu kez gerginliğin sebebi ben değildim; Aydın Demirkol'un yedi yıl önce hapse giren ve bugün cezasının sonlanmasıyla serbest bırakılan en büyük oğlu Esat Demirkol'un bekleniyor oluşuydu. Bu gerginlik benim açımdan iyiydi çünkü evin içindeki varlığıma odaklanılamayacak kadar dikkatler farklı bir yöndeydi.
Sabah daha ben uyanmadan erkenden çıkmış olan Pusat'ın ardından yapılan kahvaltı son derece sessiz geçmişti. Aydın Demirkol, fazla düşünceliyken; Behzat sıkkın ve huysuzdu. Yemekler güzel olmasına rağmen, masada hiçbir şeyi beğenmemiş, yemeği çatalıyla mundar ederek bizimde iştahımızı kaçırdığı gibi sürekli bir şeylerden şikayetlenip durmuştu.
Babası ve erkek kardeşinin aksine heyecanlı olan tek kişi, Leyla'ydı. Mutluydu, çünkü yıllar sonra kendi canından kanından olan abisine sonunda kavuşabilecekti. Keyfinin bozulmaması için olsa gerek benimle hiçbir şekilde muhataba girmediği gibi göz temasında bile bulunmamıştı. İki lokma yemek yiyip hep yaptığı gibi Ceylan'ı yedirmesi için babasına emanet ederek mutfağa Esme Hanım'la birlikte Esat'ın sevdiği yemeklerden hazırlamaya gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ve Siyahın Savaşı
Novela JuvenilMVSS +13 Mavi gözlerime, denizden gözlerin var, derken mavi denizlerimin dalgasında boğulacağından habersizdi; İhanetimle onu boğacaktım. Siyah, toprak karası gözlerine beni gömmeden önce. Sonra da o gömerdi belki beni, siyahlarının en derinine. ...